Alın size çılgın proje
Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem
Kasapoğlu ve bir uçak dolusu gazeteci olarak Şırnak’a
gittik.
Şırnak’ta Belediye, Valilik, Üniversite, Bakanlık ve Türkiye
Tenis Federasyonu bir araya gelerek önemli bir başarıya imza attılar.
Adı terörle mücadeleyle anılan Cudi, artık Tenis ile
anılacak..
9 faklı ülkeden 81 sporcunun katılımıyla Uluslararası Cudi Cup
Tenis Turnuvası’nın gerçekleştirildiği Şırnak, yüzlerimize
terörle mücadelenin başarısını Hazreti Nuh’un soluduğu hava ile
üfledi.
Gurur verici bir başarı oldu.
Yakın zamanda daha da fazlasının geleceğine inanıyorum.
Zoru başarmak için zora talip olmak öncelikli meseledir.
Ülkemizin direksiyonunda vatan millet sevdasını önceleyenler olduğu
müddetçe muhakkak ileri gidişimiz devam edecek.
Fırsat bu fırsat, diyerek hazır Şırnak’a gelmişken sokağın
nabzını tutmadan olmazdı.
Fırsattan istifade denk geldiğim tüm Şırnaklılara şehrin
ve ardından ülkenin hâlini sordum.
Terörle mücadeledeki başarıdan epey memnunlar.
Yatırımların artması da herkesin ortak memnuniyetleri arasında...
Ama tıpkı memleketin batısı gibi doğusu da ekonomik
bunalımdan yorulmuş durumda...
Tek gündem adeta "ekonomi" olmuş...
Herkes hep bir ağızdan “Yetmiyor, yetiştiremiyoruz.” diyor.
Bu maaşlarla çocuk okutmak mı, ev geçindirmek mi, sağlık mı, gıda mı ve
daha nice masrafın hangisine yetişeceğimize şaşırdık, yakınmaları kısa
muhabbetlerde hemen yer buluyor.
Cizre’de de durum aynı...
Nuh Peygamberin kabrine de
uğradığımız Cizre’nin olağan durağı hâline gelen Dengbejler Evi’nde Nuh
Tufanı ve Nuh’un Gemisi ile ilgili birçok delilin
dile getirildiği bir tanıtımı dinledikten sonra Ağrı’daki “Nuh’un
Gemisi” açıklamalarına, karşı delillerle argüman geliştirdiklerine
şahit oldum.
Şehirler arası rekabet iyidir.
Ama iş birliği ile rekabet arasında ince
bir çizgivardır.
Değer üretemezseniz bu sefer değer üretilmesinin önüne ket vurmaya
başlarsınız.
Sözüm tabii ki Cizre ve Şırnaklılara değil.
Bölgede terörün son bulmasının getirdiği ferahlık, yatırım
iştahını da artırmış.
Her yerde ufak çaplı bahçeler, birkaç dönümlük tarlalar açılmaya
çalışılmış.
Toprakların verimli olduğu her hâlinden belli...
Göze çarpan en önemli ayrıntı toprağın adeta taş kustuğu gerçeği
olsa gerek...
Tarlaların yanında, tarlalardan çıkan taşlarla; tarlaların yüzölçümünden
daha fazla boyuta ulaşan duvarlar örülmüş.
Varın siz hesap edin gerisini...
Yani Şırnak ve Cizre’nin tarımsal üretimde
potansiyeli yüksek, yalnız su konusunda sıkıntılar var.
Her evin damında bir su deposuyla kısmi çözüm sağlanmaya
çalışılsa da tarımsal üretim için daha ciddi çözümlerin
düşünülmesi gerekiyor.
Zeytin, tahıl ve üzüm öne
çıkan ürünler...
Tarım arazileri konusunda şu ana kadar bir sorun çıkmamış ama üç
vakte kadar çıkar.
Çünkü Türkiye’nin tarımsal üretimde uyguladığı neoliberal politikalara uymayan sosyolojik
durum, tarımsal üretim maliyetini artırmaktan ve miktarını
düşürmekten başka bir işe yaramıyor.
Bir de devletin tarım arazilerini "kiralaması" veya
"satması" ile üretim iyiden iyiye baltalanıyor.
Bu yöntemin tarımsal üretimi ileri götürmediği artık
herkesin hemfikir olduğu bir konu...
Konjonktürel sorunlara da çözüm olacak bir ara formül sunayım
yine...
380 milyon dekar tarım arazisi var.
Bugün için devletin ortalama rayiç bedeli dekar başına 8 bin
TL civarında...
Tümünün kamulaştırılması için 3 trilyon 40 milyar TL yani
ABD doları cinsinden söylersek 200 milyar dolar gerekiyor.
Devletin bu parayı bulması çok kolay...
Kur Korumalı Vadeli Mevduat hesaplarının
getirisi şu aşamada düşmeye başlayacağı için tekrar dolara doğru bir yöneliş
başlayacaktır.
Reel getiri arayan 250 milyar dolar sahibi yurtiçi yerleşiklere çözüm
sunulacak bir plan neden olmasın?
Devlet tarım arazilerini bedelleri karşılığında
kamulaştırarak üretimi tekelleştirip maliyet avantajı sağlayabilecek
bir aşamaya geçilebilir.
Üretimin maliyet bedellerinin ortalama yüzde 30 fazlasına kar dağıtılacağı
garanti edilerek arazileri aynı borsadaki gibi lotlara bölüp satışa çıkararak
tarım arazisinin üzerinde hak sahibi olunmasın yerine tarımsal üretimde hisse
sahibi olunması modeline geçilebilir.
Üretim ihaleyle en ucuza yapan firmaya verilebilir.
İstihdam, yatırım ve üretim artırılırken finansal
piyasalarda da uzun vadeli istikrar da sağlanmış
olur.
Tüm dünyada gıda krizi ve açlık
senaryolarının konuşulduğu bir vakitte bu çözüm önerisini yabana
atmayın derim.
“Olur mu hiç öyle şey...” demeyin!
Olur mu olur, benden söylemesi...
Çılgın Proje arayanlara
duyurulur...