"Âlimler peygamberlerin vârisidir!.."
Eşref-i mahlükat yani yaratılmışların en şereflisi olan insana câhillik değil, âlimlik yakışır. Çünkü -herşeyden önce- insan, Allahü Teâlânın muhatabı ve yeryüzündeki halifesidir. Allah, -insanı câhillikten kurtarmak için- çok sayıda kitap ve peygamber göndermiştir. Son Peygamberi Muhammed aleyhissalatü vesselama gönderdiğ son kitabı Kuran-ı kerimin ilk emri; “ikra” yani “oku”dur. Çünkü Rabbimiz celle celâlüh, beşeriyeti cehâlet karanlık ve bataklığından kurtarıp insanın ulaşabileceği en yüksek derece olan ilimle şereflendirmek ister. Bunun için Dinimizde câhillik çok çirkin görülmüş ve kınanmıştır. Ayrıca, İslâm öncesi döneme, “câhiliyye” denilmiş olması da çok manidardır.
İslam dini, ilimle özdeştir. Medeniyetimizde din ile
ilim, hiçbir zaman birbirinden ayrılmayan iki ana unsurdur. Biri olmayınca
diğeri tek başına insanı hedefe ulaştırmaz. İlim, dünya ve âhiret saadetinin
anahtarı ve erdemlerin en büyüğüdür. Âyet-i kerimelerde buyuruldu ki:
“Bilmiyorsanız ehl-i zikre (âlimlere)
sorun!) (Nahl 43)
“Bu örnekleri ancak âlimler anlar.) (Ankebut
43)
“Gökleri ve yeri yaratması, dil ve renklerinizin farklı olması da Onun (kudretini gösteren) alametlerindendir. Elbette bunda âlimler için
ibretler vardır.) (Rum 22)
“Allah’tan en
çok korkan ancak âlimlerdir.” (Fatır
28)
“De ki: Ey Rabbim! İlmimi artır.” (Taha 114)
Dikkat buyurun! Bu âyet-i kerime bize -başka herhangi
birşey için değil- ilmimizin artması için dua etmemizi emrediyor. Zira
ilim tükenmez bir hazine olup; sadece sâhibine değil, başka insanlara da hatta
diğer canlılara da fayda verir.
Hadis-i
şeriflerde ise, şöyle buyurulmaktadır:
“Âlimin
mürekkebi, şehidin kanı ile tartılır, âlimin mürekkebi, ağır gelir.) (İ.
Neccar)
“Âlimler Peygamberlerin vârisidir.”
(Tirmizi)
“Âlimlere uyun! Onlar, dünya ve âhiretin
ışıklarıdır.” (Deylemi)
“Âlimler olmasaydı, insanlar helâk
olurdu.” (İ. Maverdi)
“Bilmediklerinizi salih âlimlerden
sorup öğrenin!” (Taberani)
“Âlim, Allahü Teâlânın
güvendiği kimsedir.” (Deylemi)
“Ya
öğreten ol, ya öğrenen ol, ya dinleyen ol, yahut bunları seven ol. Beşincisi
olma, helâk olursun!” (Beyhaki)
Efendimiz aleyhissalatü vesselam, bu hadis-i şerifleriyle, âdeta bütün İslam
toplumunun ilim ile meşgul olmasını emrediyor. Bu hadis-i şerife göre; herkesin
kendi şartları nispetinde ilim kervanına katılması gerekir: Bilenler öğretecek,
bilmeyenler öğrenecek, öğrenemeyenler dinleyecek, ötekiler de bütün bu
sınıfları sevip imkânları ölçüsünde onları destekleyecektir. Bu hadis-i şerif,
ilim kervanına hiçbir şekilde katılmayanların, dünya ve ahirette kaybedenlerden
olacaklarını da haykırıyor.
Normalde bütün insanları bir tarağın dişleri gibi eşit
kabul eden Dinimiz; âlim ile câhilin yani bilen ile bilmeyenin asla bir
olamayacağını söylüyor. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “De ki: Hiç bilenlerle
bilmeyenler (âlimler ile câhiller) bir olur mu?” (Zümer 9)
Başka bir âyet-i kerime: “Allah, gerçekten
kendisinden başka ilah olmadığına şâhitlik etti; melekler ve ilim sahipleri de
O’ndan başka ilah olmadığına adaletle şâhitlik ettiler.” (Al-i İmran 18)
Görüldüğü gibi; Allah azze ve celle yüce Zatı ile
başlıyor, ikinci olarak melekleri, üçüncü sırada da ilim sahiplerini
zikrediyor. Âlimlere; şeref, üstünlük ve asalet olarak bu âyet-i kerime yeter.
Dünya ve âhiret saadetinin anahtarı ilimdir. Müslüman;
ilim öğrenmek zorundadır. Çünkü cehaletle, ne İslam yaşanır ne de yaşatılır. İlim,
insanları olgunlaştırarak güzel ahlâka kavuşturur. Toplumu da helâk edici
ahlaksızlıklardan temizler.
İlim, âhiretimiz için ne kadar kıymetli ise, dünyamız
için de o kadar değerlidir. Eskiden savaşlar; fizikî kuvvetle, topla tüfekle
yapılırdı. Şimdi ise ilimle yani bilgi ve teknoloji ile yapılıyor. Bunun için,
artık bilgiyi ellerinde tutanlar, gücü de tekellerinde bulunduruyor ve dünya
düzeninin kurallarını da onlar belirliyor.
İlmin meydana getireceği bu kadar çok büyük kazançlara
mukabil, cehalet de başka yollarla telafisi asla mümkün olmayan kayıplara sebep
olur. Çünkü her fenalığın, hatta küfür ve şirkin başı da bilgisizlik ve
cehalettir. Bunun için âyet-i kerimede: “Sakın câhillerden olma,” (Enam
35) buyurulmaktadır….