Alimin Sorumluluğu
90'lı yıllarda, özel televizyon kanallarında, özellikle dini konularda bolca tartışma programları yayınlanıyor, ismi öne çıkan birkaç medya maymunu hoca ile ekranlar, sıradan insanların önünde tartışılmaması gereken konularla meşgul ediliyordu.
Özellikle dini konuların, milyonların önünde olur olmaz yöntemlerle, olur olmaz isimlerle tartışılması, konu hakkında en ufak bir malumata dahi sahip olmayan insanların zihnini bulandırmaktan başka bir işe yaramıyordu. Oysa ki din öyle hassas bir alandır ki yapacağınız bir ilmi hata ile bir yığın insanın günahına girebilirsiniz.
Şimdilerde de benzer şeyler yaşanıyor. Özellikle sosyal medyadan yayılan bazı sözümona ilmi mülahazalar ile insanların zihni bulandırılıyor. Normal şartlar altında ilmi bir toplantıda dile getirilmesi gereken ya da ilmi bir dergide, herhangi bir makalede tartışılması gereken bir konu sosyal medya ya da tv yoluyla geniş insan kalabalıkları huzurunda tartışmaya açılıyor.
Söz konusu Kur'an ve Hz Peygamber olunca daha hassas ve daha ölçülü davranması beklenen sözüm ona ilim adamları, olur olmaz şekilde hassas konuları gündeme taşıyarak bolca zihin bulandırıyorlar. Mustafa Öztürk ün gündeme taşıdığı konu da tam böyle bir şey. Hocanın ilmi saygınlığına ve fikrini beyan etme özgürlüğüne hürmet duymakla birlikte Kur'an hakkında hassas ve teknik bir konunun geniş kalabalıklarla paylaşılmasını doğru bulmadığımı ifade etmek isterim.
Ancak ve ancak Kur'an tarihi kaynaklarına müracaat ederek hakkında bilgi sahibi olabileceğiniz bir konunun Kur'anla ilişkisi sadece mezarlıklarda okumak olan bir toplumun önünde günlerce tartışılması abesle iştigaldir.
Müsteşriklerin yıllarca deneyip başaramadığı bir spekülasyona kendi ellerimizle tekrar mecra açmamız bizi çok tehlikeli bir noktaya sürükler. Özellikle Kur'an'ın tartışmaya açılması çok tehlikeli sonuçlar doğuracaktır. Haşa bu Mübarek Kitabı peygamberin yazdığına dair iğrenç iddiaların kendi ellerimizle önünü açmak, buna yol vermek büyük bir vebal üstlenmektir. Bu vebali de aklı başında bir ilim adamının üstlenmeyeceğini düşünüyoruz.
İlim adamlarımız bazı konular hakkında kamuoyu önünde görüş bildirirken son derece iyi niyetli olabilirler. Ama bu tutumun hangi yönlere savrulabileceğini tahmin edememeleridir üzücü olan. Türkiye gibi bir ülkede, özellikle dini bilginin çok kolay manipüle edildiği bir ülkede bütün toplumun önünde her konunun tartışılmaması gerektiğine dair bir hassasiyet oluşturmamız gerekiyor.
Bu vesileyle okuyan yazan ilimle uğraşan bütün dostlarımızı sorumlu davranmaya davet etmek doğru olacaktır. Bizim kaynaklarımızla ilgili özellikle Kur'anla ilgili en ufak bir şüphemiz yoktur. Hak kitap olduğundan ve Allah katından hem lafzıyla hem manasıyla Hz Peygambere ulaştırıldığından ve Peygamberin de en ufak bir katkı ya da eksiltmede bulunmadığından da zerre kadar şüphemiz yoktur. Ancak geniş toplum kesimlerinin zihnini bulandıracak ve Kur'anı tartışmaya açacak çıkışlardan da uzak durmamız gerekiyor.
Saygıdeğer hocalarımız, biraz daha sorumlu davranalım lütfen! Lütfen biraz daha hassas olalım ve bilhassa hassas konuları kendi mecrasında tartışmayı da öğrenelim. İlim bir sorumluluk gerektirir. Bu sorumluluğu taşıyamayacak olanların bu faaliyet alanını kirletmemeleri gerekiyor. İlmi faaliyet sadece bilme sürecini içermez ilim aynı zamanda ahlaki ilkeleri olan bir alandır. Ahlaki saygınlığımıza ve ilmi yetkinliğimize gölge düşürmememiz gerekiyor. Bunu bir şahsa yönelik olarak dile getirmiyorum. Din adına fikir beyan eden herkesin hassas davranması gerekiyor. Dünyada herşeyi oyuncak haline getirebilirsiniz ama Allah'ın dini asla oyuncak değildir. Ve şakaya gelmez. Dinini oyuncak haline getirenlerin ve dini istismar ederek kendisine alan açanların, menfaat temin edenlerin dünyada da ahirette de gün yüzü görmeyecekleri açıktır.