Alıcılarınızla oynamayın, görüntü gayet net
Yaşadığımız çağda medya organları ve özellikle de sanal âlemden beslendiğimiz bir gerçek. Fakat önümüze konan bazı NESEPSİZ veya HAZIR YORUMLAR var ki, doğru-yanlış bilmeden düşüncelerimizi bir mıknatıs gibi kendisine çektiği tartışılmaz. Doğal olarak zihinlerimiz, adeta bilgi çöplüğüne dönüşüveriyor çoğu zaman. Böylece doğru istikamet çizmek de fazlasıyla zorlaşıyor. Araştırmak, doğru bilgi edinmek ve kritik yapmak şöyle dursun, zihinlerimiz ise BİRİLERİNİN YÖNLENDİRDİĞİ ALGIYA kelepçelenir bir vaziyete evirilebiliyor. Sonuçta olarak ta duygu ve düşüncelerini uçlarda yaşayan ve saplantılı ideolojileriyle fink atan insanlar türüyor etrafımızda. “Ağzınızla kuş tutsanız”, sabit fikirlerinden asla geri adım atmayan ve bir takım odakların İSTEDİĞİ DOĞRULTUDA İNANAN bireyler kısaca… Aslında bu durumu savaşların, bombaların, paranın vb… türlü enstrümanın yapamadığını, PSİKOLOJİK VE ALGISAL OPERASYONLARLA başarıldığına örnek vermek mümkündür. Öyle ki ÜST AKLIN asırlık planlarını, figüranları arayıcılarıyla toplumlara KABUL ETTİRME YÖNTEMİ olarak aynı yolu seçmesi, başka söze hacet bırakmıyor.
Bunları niçin yazdığımı, merak ediyorsunuzdur muhakkak. Hemen söyleyeyim! Doğrularla yanlışın, birbirinden ayırt edilemediği bir çağda yaşadığımız ortadadır. Bu atmosfer ALGI YAPARAK ve hedeflerine yürümek isteyenler için, aranıp ta bulunamayan bir iklimi de beraberinde getirmekte. O yüzden bahsettiğimiz mesele, bizlerin yakından ilgilenmesini kesinlikle elzem kılıyor. Keza stratejik bir konuma sahip, önümüzdeki süreçte de önemi kat be kar artan aktörün, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ olduğu herkesin malumu. Dolayısıyla bunun da bizi, açık hedef haline getirdiği inkâr edilemez. Zira öylesine bir dönemden geçiyoruz/geçeceğiz ki bağımsızlığımız, güvenliğimiz, bütünlüğümüz ve ekonomimiz kadar, Dünya Düzeninin de şekilleneceği aşikâr. Elbette ki söz konusu girdaptan birlik ve bütünlük içerisinde, Devletimize destek vererek, ortak değerlerimize sahip çıkarak, çalışarak, üreterek, inanarak, el ele vererek… çıkabileceğimiz şüphesiz. Lakin günümüzde, dünyada neler olup bittiğini görmeden, “Türkiye’de her şeyin kötü olduğuna” dair bir takım TEMELSİZ LAFLAR edilmesini üzülerek izliyoruz. Bu ise Romalı düşünür Renatus’un; “SİYASİ TARTIŞMALAR, TOPLUMLARA KENDİNİ SAVUNMANIN ÖNEMİNİ UNUTTURUR” ifadelerini hatırlatmıyor sayılmaz.
Mesela mı? Tıpkı geçenlerde BORSA İSTANBUL HİSSELERİNİN, bir bölümünün satışıyla başlayan tartışmalara, TANK PALET FABRİKASINI da ekleyerek gündeme getirilmesi gibi… Hem de ne tartışma! “MÜDDEİ İDDİASINI İSPATLA MÜKELLEFTİR” düsturunu uygulaması gerekenler, kamuoyunu sarsan hakaretleriyle çoğumuzun tepkisini çekti. Üstelik Katar’ın Türkiye dışında, Avrupa'dan ABD'ye, Rusya'dan Çin'e kadar, her yerde BU TARZ devasa yatırımları mevcutken… Buna rağmen hisselerin % 10'luk payı için, "ÜLKENİN TAMAMINI KATAR'A VERECEKLER" biçiminde kıyametler kopartılmasına şaşırmamak elde değil. Ondan da ilginci; 2015 yılında Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ile Borsa İstanbul’un Stratejik Ortaklık Anlaşması imzalaması ve Borsa İstanbul'un % 10'luk payının AVRUPA'ya gitmesinden ziyade, o günlerde yine AYNI KİŞİLERİN bunu "SAKINCALI" görmemesinden ibaret seyrediyor.
Hal böyle olunca kafamızda deli sorular belirmesi, gayet doğal karşılanmalıdır. Çünkü bu yermezmiş gibi olayın fütursuz ifadelerle Tank Palet Fabrikasına bağlanması, ucu girişte yaptığımız izahatla ÖRTÜŞEN bir pozisyona kadar uzayabilir. Ne alakası var, demeyin sakın! Altay Tankı üretimi döneminde, Fabrikanın modernizasyonu ve daha işlevsel hale gelmesi için, 25 yıllığına özel sektöre devrinin gündeme geldiğini hatırlarsınız. Bunun için ismi herkesçe malum büyük şirketler talipli olmuştu. Buna göre birinci şirket, 250 tank üretimi için 7 milyar Euro fiyat biçerken; ikinci şirket, verdiği rakamı 4.2 milyar Euro’ya kadar indirmişti. PAZARLIKLAR neticesinde ise ihale, 3,6 milyar Euro’ya İKİNCİ ŞİRKETTE (BMC) kalmıştı. Yani Devletimiz milyarlarca Euro, FAZLA ÖDEMEKTEN KURTULMUŞTU anlayacağınız üzere. İşte hengâmede buradan koptu. Zira ikinci şirketin (BMC) KENDİ BÜNYESİNDE, Katar ile olan ortaklığı sebebiyle ortalık bir anda karıştı. Belki de itirazları, İŞLETME ORTAKLIĞI ile SATIN ALMA arasındaki FARKI kavrayamadıklarından kaynaklanıyordur. Bunu bilememekle beraber, takdirini de sizlere bırakıyorum… Ama tüm mülkiyetinin ve her türlü denetim yetkisinin MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI'NA ait olduğu Fabrikanın, sadece İŞLETME HAKKI 25 YILLIĞINA BMC'YE KİRALANDIĞI için, bu denli rahatsızlık duyulması size de manidar gelmiyor mu?