Ali Erbaş'a saldırının anatomisi
Dua, yani İslam’ca duaya düşman olan hain ve insafsız insanlar, Ali Erbaş üzerinden yine İslam’a saldırıya geçtiler. Yargıtay yeni hizmet binası açılışında Ali Erbaş dua etti diye âdete krize girdiler. Oysa bir papaz, haham dua etseydi, yada yoga ve meditasyon seansı düzenlenseydi, medeniyet roket hızında yerinden fırlardı (!) ama İslam’ca dua olanca laikliğin ağzı burnu birbirine karışıyor, gözleri akıp, kalbi yerinden fırlıyor…
İslam’ca duanın içinde sadece hayır vardır; sadece hayırlı
olan istenir ama çok ilahlı ve putçu dinlerin duasında her türlü içmek, kaçmak,
yutmak bacak hürriyeti olduğu için bozuk yağların işine geliyor. Evet,
Müslüman’ın bozuğu, bozuk yağ gibidir. Her
türlü özgürlüğün hudut dışı, sıra dışı yaşam tarzının duaları – istekleri malum
olduğu için İslam’ca dua yapılması onların şeytanca yaşamlarını rahatsız
ediyor. İslam’ca dua, şeytanca yaşayana, bütün insani vazifeleri hatırlattığı
için keyiflerini kaçırıyor. Müslüman duada ne ister: Helal dairesinde kazanmak,
yaşamak ister, günahsız hayat ister, adalet ister, Allah’ı ve Resulünü razı
edecek hayat ister ve imtihanı kazanılmış ahiret ister… Eee.. şeytanca hayat sürdürenler, İslam’ca dua isterler mi? Kendilerince
haklı olarak Ali Erbaş hocaya ve bu fırsatla İslam’ca dua edenlere nefret
kusuyorlar…
Ruh
anatomisi, iman anatomisi ve dua anatomisi bozuk olanlar, Kim’den ve nasıl istenileceğini
bilen dua anatomisi sağlam Ali Erbaş’a ve İslam’ı hatırlatan İslam’ca duaya
düşman olacaklardır. Kısaca; bu zındıklar, bizim duamızı
bizden çok daha iyi biliyorlar ve körü körüne düşman olmuyorlar…
Şimdi diyecekler ki: Diğer dinler de dua ediyor. Evet,
doğrudur dua ediyorlar ama ahirette kurtuluşa vesile olacak olanı yani gerekeni
yapmıyorlar. Mesela; onların din adamları bile kafayı çekiyor. Elbette bizde de
var istisna olarak duasına muhalif yaşayan ve yaşamak isteyen insanlar. O
onların sorunu…
Yargıtay
açılışına bir dua da benden: Allah’ım; mahkemelerin verdiği adaletsiz ve yanlış
kararların Yargıtay radarına ve sıkı olması gereken eleğine takılsın; herkes
hukukun ve adaletin keyfini çıkarsın, devlete ve yargı mensuplarına adalet için
dua etsin. Şimdi şeytanca dua edenler elbette bu duadan rahatsız
olacaklardır. Eğri yürüyenler asla doğru olanı sevmezler. Hukuksuz yaşayanların mutlaka hassas hukuka karşı karın ağrısı vardır.
Neticece olarak; Ali Erbaş’a saldırı, İslam’ca dua ve
yaşayış yüzündendir. Müslümanların bir duası bile zındıkların kimyasını
bozuyor. Müslüman’ın birinci duası; imanla kabre girmek ve ahirette mutlak
Adalet önünde rahat hesap vermektir. İşte bunu hatırlatan dua, İslam
düşmanlarını, günümüzün akılları kuruyası Ebû Leheblerini çok ama çok rahatsız
etmektedir. Onların hiçbir fiili ahiret için geçerli akçe değil ve bunun
ezikliğini yaşıyorlar zira “fıtrat yalan
söylemez” İşte bunun için hem laiklik diyip hem de İslam’a saldırıyorlar. O ki laiksiniz, laik gibi davranıp, duaya
ve imana karışmayın. Kendiniz nasıl bir ölüm ve ahiret arzu ediyorsanız
onun zıddına çalışın. Zaten sizin kafada olanlardan biri mezarda bir meyhanede
kafa çekme düşüncesine sahip. Mezarda toplanıp kafa çekeceklermiş. Keşke gerçek manada kafayı dalaletten,
günahtan ve hadsizlikten çekebilseydiniz; şeytana inat uyanık ve imanlı yaşasaydınız.
Ali Erbaş ve diyanet mensupları bu memleketin kurumlarına ve insanlarına dua etmeye devam edecekler, bizlerde yapılan tüm hayırlı dualara âmin diyeceğiz ve diyoruz. Siz laiklik maskesi altında nasıl bir hayat yaşarsanız yaşayın, hatta kurabilirseniz mezar içinde meyhane kurun ama hayatını Allah’ı razı etme esası üzerine kuranlara ve duayı ibadet sayanlara karışmayın. Hele Yargıtay için, kurumlar için yapılan dualara hiç karışmayın. Oraların tıkırında ve adaletli çalışması tüm insanlarımızın rahatı için gereklidir. Siz ahiret inancına zıt çok ilahlı dinin her şeyi serbest bırakmasına takılıp, sadece dünya için yaşayıp gidin ama orada meyhane yok!