Ali Babacan’ın Partisi hangi derde deva?..
Demokrasi ve Atılım Partisi.
Ali Babacan.
Yeni bir partimiz daha oluyor, Sayın Davutoğlu’nun Gelecek Partisi’nin peşinden bu, kısmetse “lans-man” toplantısını izleriz.
Çok sayıda soru gelmekte, uzun yıllar boyunca siyaseti takip eden ve tahminleri genellikle isabetli çıkan bendenize.
“Ali Babacan ne yapar?”
“Yüzde kaç oy alır?”
“Hangi derde deva olur?”
“Bu Recep Tayyip Erdoğan’ı indirme projesi mi?”
Vesaire…
Sayın Ali Babacan’ı biraz, kendisine destek Verdiğini açıklayan Eski Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ü epeyce tanıyorum.
Her ikisinin de, “dibini görmedikleri suya” atlamayacak kadar “ihtiyatlı” olduklarını iyi bilirim.
Sayın Abdullah Gül, “Saadet’in vaadiyle” çatı aday adaylığını kabul edip, o makamlarda bulunmuş bir kişide hiç de şık durmayacak biçimde “boşa düştüğünde” bu kanaatim epeyce aşındı ama, yine de iyi hesap kitap yaptıklarını düşünüyorum bu “ikili”nin.
AK Parti’nin “düşüşte” olduğu ve yedi düvelin hedefi haline gelmiş Erdoğan’ın bu işi “tek başına” uzun süre götüremeyeceği gibi bir hesap olmalı.
Sayın Gül’ün, Gezi’den “tartışmalı” beraat “karar”larının çıkmasının hemen öncesinde “Karar” gazetesine yaptığı açıklamada “Siyasal İslam Çöktü!” mesajını vermesi elbette boşuna değil.
“Selam”ını bu yolla göndermiş oldu kendileri, “reel-politik” kıvamında…
Bu kez mesajı “muğlak” değildi, gayet netti.
Masa başında, kapı arkasında, perde gerisinde, ne derseniz deyin işte; “bir yerlerde” yapılan hesaplar her vakit tutmaz.
Çoğu vakit hesaplananın tam tersi olur.
Misal mi?
Sayın Erdoğan’ın ilk seçim zaferinde en büyük katkıyı sağlayan kimdi?..
CHP’nin o zamanki Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal’ın hakkını yememek lâzım da…
Katkının daha da büyüğünü Cem Uzan verdi.
Meydanlarda Erdoğan karşıtlığının en keskin örneklerini sergileyen Cem Uzan, Sayın Erdoğan’ın rakiplerinin “baraj altında” kalmasını sağlayarak büyük bir katkıda bulunmuş oldu yürüyüşe.
Sayın Ali Babacan’ın partisi ne kadar oy alır bilinmez; yüzde birden yüzde yirmi bire kadar her türlü tahmine aşağıya doğru artan bir kuvvetle katılırım.
Mesele, alabileceği oyların ne kadarını Sayın Erdoğan’dan ne kadarını farklı yerlerden çekeceğini tahmin etmekse…
Ben, Sayın Babacan’ın daha çok “Erdoğan karşıtlarından” oy alabileceğini düşünüyorum.
Sayın Erdoğan’a oy vermeyecek, CHP “gibi” partilere oy verebilecek olan gençlerden bir kısmını çekebilir…
Sayın Erdoğan’a “geri dönülmez şekilde küskün” olanların oylarını da çekebilir.
Ancak, Sayın Erdoğan’a her ne olursa olsun sahip çıkma azmindeki çok geniş bir kitleden pek bir şey kopartamaz; “düşük yoğunluklu bağlılık” hisseden kitleden de çok sınırlı sayıda oy çekebilir.
Tabii…
Malûm;
Sayın Abdullah Gül’ün “çatı adaylığı” işini “yatıran” büyük ölçüde Sayın Meral Akşener olmuştu.
Sayın Akşener, bu tavrını devam ettirirse çok farklı gelişmeler olabilir.
Cumhur İttifakı’nın çerçevesinin “belki de farklı bir isimle” genişleyeceği günleri görebiliriz!..
CHP ile HDP’nin etle tırnak gibi kaynaşmış olması, İyi Parti’nin CHP ile işbirliği ihtimalini azaltan bir faktör.
CHP’nin “sağlam ulusalcıları” bu gidişten rahatsız.
CHP, HDP’den kopsa bir dert, kopmasa bin dert.
Sayın Ali Babacan’ın partisi, “ittifak”ların dışında mı kalacak?
Tek başına mı hareket edecek?
“Dört eğilimi birleştirmek” işi Merhum Özal’lı yıllarda kaldı, şimdilerde işler çok daha karmaşık.
Türkiye bir “ekonomik krize” girerse, “tek kurtarıcı” olarak, en büyük derdine “deva” olarak Sayın Ali Babacan’ı görecek…
“Kapitalizm”in kalelerinden de destek geldim mi, bu iş bitecek!..
Hesap bu…
Bakalım…
Ben, Sayın Ali Babacan’ın siyasi hareketinin Sayın Erdoğan’dan çok “başka yerlerden” oy çekebileceğini düşünüyorum.
Bir bakmışsınız, Sayın Ali Babacan’dan Sayın Erdoğan’dan çok başkaları rahatsız olmaya başlamış…
Siyaset bu, matematiği farklıdır…
Allah ömür verirse…
İzleyelim ve görelim efendim.