Dolar (USD)
35.21
Euro (EUR)
36.75
Gram Altın
2960.12
BIST 100
9626.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
02 Kasım 2020

Algoritmik Irkçılık

Herşey bir hesap ile yaratılmıştır. Dünya düzeninde bu hesap milim saptığı zaman sosyal veya fiziki kaos, felaket, afetler oluşur. Birçok insanımızı hayattan koparan pandemi salgınının tekrar yükselişe geçtiği bir dönemde İzmir’de yüreğimizi derinden sızlatan depremin sonuçlarının da bu hesaptan tabiata meydan okuyarak, binaları gerektiği evsafta yapmayarak şaşılmasının payı büyüktür. Toplumsal hafıza coğrafyasında yüzyıllardan gelen bu hesabı tutar.

Düşmanlarınızın sizi yok etmek için yaptığı en önemli şey ise bu toplumsal hafızayı yok etmeye veya kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirme çabasıdır. İnsan hayatı, duyarak, görerek, okuyarak, ezberleyerek, deneyerek, tekrar ederek kısacası yaşayarak öğrenir. 1999 depremi de toplumsal hafızamızda batıya kul köle olan bir sistemin devrilmesi gerektiği gerçekliğini öğretti. Türkiye’nin başkanlık sistemine geçmesinde bilimsel çalışmalarıyla, mecliste verdiği mücadeleyle çok önemli katkıları bulunan Prof.Dr. Burhan Kuzu hocamıza bu vesileyle rahmet diliyorum.

Türk’ün Anadolu’da var olma mücadelesinde karşısında sadece konvansiyel silahlar ve vekil terör örgütleriyle Akdeniz’de, Suriye’de, Irak’ta, Karabağ’da bayrak gösteren ülkeler veya Macron, Biden, Trump ve pek çok AB lideri gibi ırkçı yaklaşımlarla sonuç almak isteyenler yok. Bayrak gösterenlerden çok daha etkili olan ise, Facebook, Twitter, Google gibi sosyal medya devleri. Bu mecralar algoritmik çalışma sistemiyle, algılarımızı, toplumsal yapımızı, sosyal senklarizasyonumuzu, yönetim biçimimizi, kurumlarımızı ve demokrasimizi hedef alıyorlar. Bu mecralar üzerine bir düzenleme yapmak istediğiniz de ise karşınıza, basın, düşünce ve ifade özgürlükleri çıkartılarak kafanızda boza pişiriliyor.

AB Komisyonu Başkan yardımcısı Margrethe Vestager de, tıpkı ABD seçimlerine katılan aktörler gibi sosyal medya ırkçılarından rahatsız. Vestager, ‘Demokrasimizi ilgilendiren kararları birkaç şirketin almasına izin vermeyeceğiz’ diyerek şirketleri şeffaf olmaya davet ediyor. Vestager, bu şirketlerin big data için algoritmik olarak topladıkları verileri kullanarak istedikleri sonuçları aldığını, İngiliz Cambridge-Analytica danışmanlık şirketinin, 2016 ABD seçimleri ve Brexit referandumunu etkilediğini iddia ediyor.

ABD seçimlerine, Çin, Rusya ve İran’ın müdahil olduğu yönündeki iddiaların yanı sıra Fransa ve Almanya’da olduğu gibi özellikle islamofobik, ırkçı, radikal sağ sosyal mecraları kuşatmış durumda. Bu mecraların yöneticilerinin ise Batı ırkçılığını algoritmik olarak teşvik ederken, İslam toplumlarının en haklı konularda bile seslerini kısması kimin ne yapmak istediğini gösteriyor bizlere. İsrail’in her türlü manipülasyonu bu mecralarda açık olmasına rağmen Filistinli kullanıcılar bir anda engelleniyorlar. İşgalci Ermenistan ve gayri meşru Karabağ yönetimlerinin silahlı güçlerinin Twitter hesapları hiçbir sınırlamaya tabii tutulmazsen, Azerbaycan Savunma Bakanlığının hesabına tehlikeli içerik uyarısı bulunuyor.

İslamı, batı çıkarları doğrultusunda değiştirme projesinin ana aktörü, sadece Macron mu olduğunu zannediyorsunuz. Özellikle kadın, lezbiyen ve homoseksüele akımlar üzerinden sosyal medya devleri topladıkarı bilgileri Algoritmik olarak analiz ederek bize servis ediyorlar. Alıcıları ise maalesef iktidarın içine bile sokulabilen algı ajanları. İstanbul sözleşmesini bu mecradan okursanız farklı bir fotoğraf görürsünüz. Bu olguda ikinci büyük done terör ve şiddet algısı. Pariste 9 santimlik çakı ile kafa kesildi iddialarının sıklıkla gündeme getirilmesi ırkçı algoritmanın bir başka yönü. İngilizlerin, Kıbrıs’ta Trodos dağlarının Olimpus zirvesine kurduğu devasa radar üssünden yıllardır CİA ve Mossad’a yapılan servisler sadece güvenlik açısından değil sosyal değişim ve algının yönetilmesi açısından da çok önemli.

Karabağ’daki süreçte neler oluyor diye baktığımızda, meşhur Frank Muller saatlerinin sahibi Vartan Sermakes’in Kelbecer’de yıllardır Azerbaycan’ın hakkı olan altın madeninj kaçak olarak işlettiğini, bu madenleri elinde tutabilmek için de teröristlerle işbirliği yaptığını görürsünüz. Yıl 1804, Rus Savunma bakanı Knez Sisianov, Karabağ Hanı İbrahim Halil’e mektup yazarak, “Bir sineğin kartalla konuştuğunu duydun mu? Güçlünün doğal hakkı hükmetmektir. Zayıf ise güçlüye boğun eğmek için yaratıldı’ tehdidi devam ediyor.

Sosyal medya devlerinin ve batılı güç odaklarının ırkçı yaklaşımlarla islama saldırılarının arka planında İslam toplumlarının kartal değil sinek olduğunu kabul ettirilmesi, savaşın beyinlerde bitirilmesi hesabı yatıyor. Bu kirli oyunu bozabilecek en büyük gücümüz ise Turancılık diye alay edilse de, İslam birliği olmaz diye dalga geçilse de, önce Türkiye içinde, ardından da tüm dünyada birlik ve beraberliğimizin sağlanması mazlum halkların kenetlenmesidir. Algoritmik algı ırkçı savaşını yapanların endişesi, İslam güneşinin kimin kartal, kimin sinek olduğunu gösterme potansiyelidir.

1999 depremindeki acziyetimiz Türk kartalını Türk halkına sivrisinek gibi göstermek isteyenlerin sonunu getirdi. İzmir depremindeki kamunun ortaya koyduğu başarı ise bize bizden başka dost olmadığını açık seçik ortaya çıkartarak, milletimizin tasada ve kıvançta birliğini sağlayarak batının algoritmik ırkçılarına karşı acılarımızdan zafere giden bir süreci başlatacaktır. Batı batı diyerek insanımızı yokluğa ve esarete mahkum edenlerin dönemi bitmiştir. Aydınlık günler bizleri beklemektedir… Vesselam…..