Algı Operasyonu!
Ülke güvenliğimizi tehdit eden bir terör örgütüne yaptığımız operasyon, neredeyse dünyanın yarısını yerinden hoplattı. İsrail gazetelerinin ifadesiyle altı yılda oluşturdukları “şey” altı günde çöpe gitti. Bunun böyle olacağını, Türkiye’ye karşı yedi düvelin birleşip çullanmaya çalışacağını hepimiz biliyorduk. Zaten bu bilinç olmadan her hangi bir adım da atılamazdı.
Batının dünyaya dayattığı demokrasi hikâyesi, sadece kendi menfaatlerine göre çerçevesi çizilmiş bir hikâyedir. İnsan hakları, düşünce özgürlüğü söylemi, kişilerin hürriyeti, eşitlik, basın özgürlüğü falan dedikleri şey sadece emperyalist Batı ülkelerinin menfaatine uygun ise geçerlidir. Menfaatlerine zarar geldiğini düşündükleri anda bütün bu söylemleri bir kenara bırakır ve istediği değeri, “istediği şekilde çiğneme” özgürlüğünü kullanır.
En basit misaliyle; Askerimiz terör örgütüne operasyon yaparken, ülkemizin düşmanı bir maşa örgütle savaşırken bu ülkenin meclisinde Mehmetçiğimize kurşun sıkan tetikçi katilleri savunan terör yandaşlarına “düşünce özgürlüğünden” bahsediyor Batılılar. Oysa aynı esnada İspanya’da Katalan vekil ve parti liderlerini sadece referandum talep ettikleri için en ağır şekilde hapis cezası verilmesi onları hiç rahatsız etmedi.
Şuraya gelmek istiyorum. Büyük İsrail projesine uygun olarak kurulmak istenen bir PKK devleti, çok yerinde ve hayati bir zaruret olarak operasyon yapılarak şimdilik engellendi. ABD ile yapılan anlaşmanın pek sürdürülebilir olmayacağını düşünüyorum. Çünkü bu proje ABD Başkanının da üzerinde planlanmış bir proje. Bugün olmazsa yarın tekrar buna tevessül edeceklerdir.
Bunda da anormal bir şey yok.
Anormal olan, yedi düvel ile savaşa hazır olduğumuz halde içimizdeki karanlık odakların emrinde boru öttürmeye kalkan, milletin maneviyatını, askerin moralini bozmaya, milletin birliğine kast eden, yalan yanlış haber bilgi ve dedikodularla algı operasyonu çekmeye kalkan ve bütün bunları da “düşünce özgürlüğü” kılıfıyla yediren kesime neden izin verildiğidir.
Üstelik yazılan çizilen hemen her haberin yalan olduğu, PKK ve unsurlarının servis ettiği, algı operasyonlarına hizmet ettiği ortaya çıkıyorken bu işbirlikçilerin rahat rahat faaliyetini sürdürmesine nasıl müsaade edilir?
Özgürlük dediğiniz şey, başka insanların özgürlüğünü kısıtlamaya başladığı an sınır çizilirken, ülkenin ve milyonlarca insandan oluşan milletin özgürlüğüne, onuruna halel getirecek davranışlara sınır getirmek neden sorun olsun? Bir haberle ekonomiye darbe vurma çabaları. Yalan haberle ülkemizi terör destekçisi gösterme çabaları. Doğruyu yanlış, yanlışı doğru olarak lanse etmeleri…
Zihniyetiyle bu ülkeye aidiyeti kalmamış, milletin inancıyla, değerleriyle, kültürüyle kavgası olan ve her durumda bu vatan aleyhine kalem oynatan insanların varlığı ortadayken bunlara engel olmamak nasıl bir mantıktır.
Yalan haber yapmanın hiçbir müeyyidesi yok bizim ülkemizde. Basında çıkan yalan yanlış haberlerle nice insanın hayatı karartıldı, karartılıyor. Yanlış olduğu belgelendiği zaman da küçük bir tekzip, basit bir para cezasıyla geçiştiriliyor. Şimdi bu alışkanlıkla aynı yalancılar, ülkemizin milli güvenliğini ilgilendiren meselelerde de yalan söylüyor ve bunun karşılığını millet olarak ödüyoruz.
Algıları yöneten, doğru veya yanlış olduğuna bakmadan insanları inandıranın gemisini yürüttüğü bir zamanda en dikkat edilmesi gereken mesele, vatanın ve milletin inancına, değerlerine, güvenliğine, onuruna dokunan mevzularda çekilen operasyonlara dur denilmesidir.
Sıkıntılı zamanlarda yapılan müdahaleler bir yere kadar etkili olsa da iş işten geçmiş, algı operasyonu çekilmiş oluyor. Bu mesele ciddi yasal düzenlemeyle ve iyi bir organizasyonla, yurt içi ve yurt dışında lobi faaliyeti gerçekleştirecek kurumlar ve yetkin insanlar ivedilikle hazır hale getirilmelidir.