Algı operasyonları Erdoğan üzerine\u2026
Türkiye gündemini dünya ile dünya gündemini Türkiye ile ayrı düşünmek artık imkansız. Birbirini tetikleyen ve birbiri içine girmiş o kadar girift yapılar haline gelmiş ki. Eskiden de böylemiydi bilmiyorum. Böyle olmama ihtimali yok aslında. Tabii ki iletişim ağları bu kadar yaygın olmadığından geçmiş dönemlerde dünya gündemi ile Türkiye gündeminin bir birini etkilediğini bizim gibi sıradan insanlar fark edemiyordu. İletişim ağları yaygınlaştığından, olup bitenlerin artık çoğunun eskiye nazaran biraz daha aşikar olduğundan, herkes her şeye vakıf olabiliyor. İlgili-ilgisiz her yerden karşınıza ummadığınız bilgiler çıkabiliyor.
Bazen istihbarat dediğiniz olay abartılır. Gizem katılır. Fakat günümüzde her şey göz önünde olunca gizemin bir önemi kalmıyor. Belki de bu dönemde bilgilerin gizliliği değil o bilgilerin analizleri her şeyden önemlidir. Hep bir darbı mesel olarak ifade edilir CIA bilgilerin yüzde 98'ini açık istihbarattan toplar diye.
Ciddi bir kargaşa var
Neyse konumuz tam olarak bu değil. Fakat ilintili. Dünyada çok ciddi bir belirsizlik, çok ciddi bir kargaşa görülüyor. Her ülke gelecek derdine düşmüş durumda. Bu durum kargaşa ve karışıklıkları da kartopu haline getiriyor. Gelecek korkusu her ülkenin akrasifleşmesine neden oluyor. Böyle olunca da göreceli de olsa bir dönem uyulan dünya kuralları devletlerce bir kenara bırakılıp menfaatler doğrultunda kuralsızca hareket ediliyor. Bugün için ABD başta olmak üzere İngiltere, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinin dünya ya fütursuzca saldırmalarını başka nasıl açıklamak gerekir.
Ortadoğu'da Uzakdoğu'da son zamanlarda her olayın içinde var olmaları, onunla da kalmayıp oyunları kurup dünyayı karıştırmaları nasıl açıklanır. Tüm bunlar 100 yıla yakın kurup devam ettirdikleri kendilerine göre dünya dengelerinin bozularak yeni oyuncuların devreye girmesinin telaşından başka bir şey değildir. Ne Çin eskisi gibi ne Hindistan ne Kore, ne Türkiye eskisi gibi değil. Ne de Malezya, Bangladeş, Endenozya eskisi gibi değil. Dünyanın eksen kaymasına karşı ciddi bir dirençtir bugün yaşananlar.
İç siyasetin gündemi
Türkiye bu işin neresindedir? Türkiye bu işin Ortadoğu coğrafyası açısından tam ortasında, dünyayı düşündüğümüz de ise kenarında sayılır. O nedenledir ki Türkiye'de iç siyasette yaşananları eskisi gibi dünya gündeminden kopuk saymak imkansızdır. Bunu zaten siyasi hareketlerin uluslar arası bağlantılarından, uluslar arası örgütlerin ilgilerinden anlamak imkansız değil. Türkiye'nin bugüne kadar ortaya çıkmayan gücü Özal dönemi ile baş gösterip AK Parti Hükümetleri ile baş kaldırır bir konuma gelmesi bir dönem dünyayı parselleyip yönetenleri telaşlandırdı.
Türkiye'nin değişim ve dönüşümünün ve baş kaldırışının sembolü olan AK Parti üzerine oynanan oyunların yoğunlaşması o nedenledir. Aşikar saldırılar 2013'te başlamıştır. Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olması fırsat bilinerek 2014'te Ahmet Davutoğlu ile birlikte AK Parti ile bağı kesilerek askıda kalması için uğraşılmış fakat ilk hamlede başarılı olunamamıştır. Bu dönem içinde AK Parti kadroları hızla ANAP'laştırılmıştır. Şu anda yapılan bütün uğraşlara rağmen ANAP'laşan AK Parti teşkilatlarının Recep Tayyip Erdoğan'ın çabalarına rağmen ideal bir yapıya dönüştürülme algısı sağlanamamıştır. Bu kamuoyunda çok net görülmektedir. Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı Sistemi referandumu sonrası AK Parti'de değişim-dönüşüm ve yenileşme girişimlerine rağmen ANAP'laşma algısından kurtulamamaktadır. Zaten kulislere yansıyan 'Bıraktığım gibi bulamadım' sözleri de Erdoğan'ın her şeyin farkında olduğunu gösteriyor.
Erdoğan'ın çağrıları faydasız!
Bugünlerde AK Parti hızlı bir şekilde ilçe kongrelerine başladı. Aldığım ilk izlenimlere göre kongreler 'Sen- ben bizim oğlan' havasında gidiyor. ANAP'laşma algısı çerçevesinde il ve ilçelerin ipoteğini elinde bulunduranların Erdoğan'ın yenileşme ve değişim çağrılarına rağmen bırakmayacakları görülüyor.
Bugünler de vatandaşın arasında yeni bir algı operasyonu başladı. Toplumda artık AK Parti'nin yenileşme-değişimi teşkilatlarda sağlayamayacağı algısı perçinleniyor. Bu algıya ilaveten bazı uygulamalar bahane gösterilerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gerçekten değişim ve yenileşmeyi başaramayacağı algısı oluşturulmaya başlandı. FETÖ ile mücadele de üst düzey siyasetçi ve bürokratlara dokunulmadığı, alt tabaka FETÖ'cülerle sınırlı kaldığı algısı bu durumun temelini oluşturuyor. Bu kapsam da Şaban Dişli'nin Başdanışman yapılması tek başına etkili bir propagandayavesilesi oluyor. Dünya-bölge ve Türkiye dengelerinin neler gerektirdiğini bizler bilmiyoruz. Fakat 2019'da AK Parti konusunda vatandaşta oluşan "Adaylara göre tavrımızı belirleriz. Ama başkanlıkta oyumu kesinlikle Recep Tayyip Erdoğan'a" şeklindeki algınında Erdoğan aleyhine dönüştürülmesi için zemin oluşturuluyor. Gezdiğim, dolaştığım yerlerde bu çerçevede değerlendirmeler duymaya başladım. Gördüklerimizi, duyduklarımızı aktarmak bizim görevimiz. Algı operasyonlarını dünya gündeminden ayrı okumak yanlış olacaktır.
Kalın sağlıcaklau2026