Âlemi bilmek
Allah
her şeyi yaratmış, yaratmaya devam etmekte ve varlığını devam ettirmesini
sağlamaktadır. “Allah her şeyin yaratıcısıdır.
O, her şeye vekîldir.” (Nahl,62)
ilahi buyruğu gereği bu düzen Allah’ın Rab olmasının ve rahmetinin
tecellisidir.
Kitabımız
Kur’an’ı Kerim’de sık sık yer ve göklerden bahseden Yüce Allah(c.c.) âleme
işaret eder ve bu âlemi kendi varlığına delil göstererek varlığını ve birliğini
teyit eder. Allah’ın “Ol” (kün) emriyle mükemmel bir şekilde var olan âlemin
nasıl ve ne şekilde yaratıldığı detaylı olarak anlatılmaz ama yeryüzünün ve
gökyüzünün yedi kat olduğu zikredilir. Mükemmel bir şekilde yarattığı evrenin
gezegenlerle donatıldığını ve hepsinin de bir ölçü ve düzen içinde seyrettiğini
bildirir. Mahiyeti açıklanmayan bu muhteşem kâinatı “Her
göğe görevini vahyetti.” (Fussilet, 12)
sırrıyla insanın emrine vererek eksiksiz işlemesini sağladı.
Her
köşesi canlı ve cansız varlıklarla dolu bu muhteşem kâinat birbirleriyle uyum
içerisinde çalışmakta, hepsi bir gaye üzere hareket etmektedir. Gece ve gündüz,
yağmur ve dolu, yaz ve kış, rüzgâr ve bulut, deniz ve dağlar, ırmaklar ve
göller, hepsi şaşmaz bir düzen içerisinde Allah’ın fiillerinin ortaya çıkışını
ifade eder. Canlı ve cansız her şeyin insanlar için yaratılmış, insan da
yeryüzünde Allah’ın halifesi olarak O’nu bilmek, tanımak ve O’na ibadet etmekle
görevlendirilmiştir.
Allah
(c.c.) insanlardan başka, duyularla idrak edilemeyen, insanlar gibi şuur ve
iradeye sahip, Allah’ın emirlerine uymakla mükellef, mümin ve kâfir olabilen
varlıklar olan cinleri, Hz. Âdem’e secde emrine karşı gelip isyan eden, ilahi
rahmet ve huzurdan kovulmuş, kıyamete kadar mutlak kötülük kaynağı, insanın
apaçık düşmanı şeytanı, latif, görünmeyen ve duyularla hissedilmeyen, nurani ve
ruhani, hakikatlerini yalnızca Allah’ın bildiği, yemeyen, içmeyen, uyumayan,
erkek ve dişisi olmayan, nefsani duygulardan beri, şehvet hissinden azade, hata
ve günah işlemeyen melekleri de yaratandır.
“O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı. Sonra (kendine
has bir şekilde) semaya yöneldi, onu yedi gök olarak yaratıp düzenledi (tanzim
etti). O, her şeyi hakkıyla bilendir.” (Bakara, 29) ilahi emri gereği yaratılışı insan için, işleyiş
ve düzeni Allah tarafından var edilen dünyanın bir başlangıcı olduğu gibi bir
sonu da olacaktır. Önemli olan bu dünya hayatının anlamının ne olduğudur. Bir
imtihan yeri olarak nitelendirilen bu dünya öteki dünya için bir hazırlık
yeridir. Kulluk edilmeli, ibadetler aksatılmamalı, iyi ve güzel davranışlar
sergilenmeli, dünya ve ahiret mutluluğu gözetilmelidir. Dünyevi varlık ve
imkanlar Allah’ın rızasına ve ahiret kazancına müteallik kullanılmalıdır.
Mahiyeti
bilinmeyen ölüm, ruh ile bedenin birbirinden ayrılması şeklinde tarif edilir.
Ölümsüz olan ruh bedeni terk edince toprak olan bedenle birlikte dünya hayatı
son bulur. “Kalkmak, dikilmek, ayakta durmak” anlamlarına gelen kıyamet
gelir ardından. İnkârı mümkün olmayan kesin bir gerçek olan ölüm ile son bulan
dünya hayatından sonra ölüm ötesi hayat başlar. Onun da ilk durağı kabirdir.
Kıyamet ve ahirete doğru giden bir hayat başlar. “Son olan, son gün”
anlamı taşıyan ahiret hayatı Allah’ın adaleti gereği, dünyada imtihana tabi
tutulan, iyi davrananın mükafatını alacağı, kötü davranana da cezasının
verileceği, Allah’ın bütün emir ve yasaklarına sımsıkı sarılanlara sözünün
gerçek olduğunu göstereceği bir hayat olacaktır. Bu dünya hayatının bitip onun
yerine yeni bir hayatın başlangıcıdır ahiret hayatı. Sonsuza kadar yaşamak
arzusundaki insanın bu arzusuna kavuşacağı hayattır ahiret hayatı. Allah’ın
halifesi olarak gönderildiği dünyada görevini yapıp yapmadığının karşılığıdır
ahiret hayatı. Gerçek mükafatın ve güzel karşılıkların alındığı yerdir ahiret
hayatı.
İlahi
emaneti iman ve erdemle taşıyanların ödüllerinin genişliği göklerle yerler
kadar, ne sıcak ne de soğuk, temiz su ırmaklarıyla müzeyyen, süzme bal
ırmaklarıyla dolu, türlü meyveler, çeşit çeşit kuş etleri ile sunulan cennet,
Allah’a ve peygamberine inanmayıp karşı gelen, ibadetlerini yapmayan, her türlü
günahı pervasızca işleyen, kafir, münafık ve müşrikler için cezalarının,
uzaktan kaynaması ve uğultusu duyulan, her yönden ateşlerle sarılı, yüzleri
dağlayan ve yakan, deriyi soyup kavuran, yüreklere çöken, yiyeceklerinin zakkum
ağacının olduğu, en güzel hediye olan Allah’ı görmekten mahrum olunduğu cehennem
olacaktır.
Cennette
cemalini görenlerden olmak ümidiyle…