Dolar (USD)
35.21
Euro (EUR)
36.75
Gram Altın
2960.12
BIST 100
9626.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Şubat 2020

Aldanış

Dünyanın kendisi bir aldanış hikâyesi. Dünyaya fırlatılan insanın hikâyesi. Gelirken hesapsız geldik, giderken gidemiyoruz. Hesap çok, kabarık ve karışık. Gelirken güldürdük, giderken ağlatıyoruz. Aldanma hikâyesinin kahramanlarıyız hepimiz. Olamaz mı, oldu işte! Aldandık!

Bugün dünyanın yükünü sırtlanarak yürümeye çalışıyoruz. Yorulduk. Tükettik, tükendik. Aldandık, demiştik. Kandık mı, kandırıldık mı?

İnsan çoğu kez aldanıyor, aldanabilir de. Mühim olan aldatmaması. Sadakatle bağlanması sevdiklerine. Dünyaya bağlanan insanın aldanışı bitmez. Bağlanma olmadan da hiçbir şey olmaz. Bağlanmak lazım, sonsuzluğa akıp gidenin zamanın sırrına bırakıp ruhumuzu bağlanalım. Mekânın ötesini hayale ederek, tenin ötesini isteyerek, ruhun ruhla aşkına bağlanalım. Ruh ölmez ya, ölümsüzlüğe bağlanalım. Ölümsüzlüğe adanan ruh aldanmaz.

Acılarla iç içeyiz. Doğrunun kılıç gibi kestiği dünyadan geçiyoruz. Korkular var, biz cesarete sarılıyoruz. Karamsarlık çöküyor, biz ümide sarılıyoruz. Bağlanmak lazım. Hasbî duygularla bağlanmak…

Dünya döndükçe yaşlanıyoruz. Maddeden müteşekkil değildir insan. O zaman yaşlanmayan bir yanı olmalı insanın. Hep taze, hep diri. Bugünkü güneş, dünkü güneş midir? Çocukken akşamları batan güneşin öldüğünü düşünürdüm. Ben, çocukken aldanmış mıyım? Peki, güneşi çalınanlar var bir de. Onlara ne demeli? Güneş hırsızları çoğalıyor dünyada. Onlar aldatanlar da oluyor.

Her gün aldanarak geçiyor. Al, hiledir. Kelimenin kökü böyle. Dünya ise denîdir yani alçak ve kötüdür. Peki, dünyalı nedir? Aldatan mı, aldanan mıdır? Zaman zaman iki taraflı da olabiliyor insan. Pişmanlık var dönüş için. Tövbe var.

Dünya duraktır bir dervişin gözünde. Geçici bir istasyon. Yükümüz de ağır olmamalıdır. Çocukken kıyamet, hesap günü, âhiret gibi kavramları çok kısa ve net öğrenirdik. Hesaba çıkıldığında kimin neyi varsa, onu kızgın bir sac üzerinde sayacakmış, derlerdi. Düşünseniz ya, dünya kadar malınız var, saymakla bitmiyor. Bilmiyorum, kaç yaşında idim ama böyle öğrenmiştim hesap anını. O yüzden dünyaya bağlanmamak, aldanmamak lazım, derlerdi. Çocuktuk, okullu değildik. Bunları duyduğumuzda çok korkmuştuk dünyadan.

Geçiyorum şimdi bu dünyadan. Kalbimi elime alarak, dünyaya baka baka uzaklaşıyorum. Dünyada durdukça dünyanın ağırlığı biniyor kalbimize.

Şimdi acıları taze insanlara selam veriyorum. En sevdiğini kendi elleriyle toprağa verenlere. Bir hastahane koridorunda gezmek lazım, AVM’ler aldatıyor. Parklar kadar mezarlıklar da yeşil. Neden mezarlık korkutucudur? Parklar aldatıyor!

Irmaklara selam veriyorum. Her gün akan ırmak aynı ırmak değil ama biz aldanıyoruz. Aynı ırmak sanıyoruz. Dünkü güneş de bugünkü güneş değil. Zira yaratılma süreklidir, dâimîdir. Yeniliyorum kendimi. Umudum var, aldatmadım! Sabrım var, aldatmayacağım! Dünyaya kanmayacağım, kandırmayacağım!

Veda zordur. Bırakmaktır, ayrılmaktır, unutmaktır biraz da. Terk etmektir kimi zaman. Dünyanın yüzüne aldanmamak ne çok zordur. Dünyaya veda etmek de öyle zordur. Aldanma ve bağlanma arasındayız. Gözümüz dünyada, kalbimiz ukbâda… Yolumuz uzun, kalbimiz yorgun. Elimizde duâmız var. Aldanış ise Âdem babamızdan miras…