Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Albert Schweitzer: Yaşama saygı ve yaşamın kutsallığı

Modern dünyanın büyük bir filozofu, teoloğu ve hümanisti olan Albert Schweitzer (1875-1965), yaşama saygı prensibini ahlakın ve medeniyetin başı, ortası ve merkezi haline getiren felsefenin ve pratiğin temsilcisidir. Bütün canlılara saygı duymayı ve onların yaşadıkları acıları varlığının derinliklerinde hisseden Dr. Schweitzer, eşi HélèneBresslau ile birlikte 1913 yılında Gabon’da Lambaréné köy hastanesini kurdu. Schweitzer, sadece insanların değil, nefes alan bütün canlıların yaşam hakkına saygı duyan evrensel bir ahlak anlayışını ortaya koymuştur. Schweitzer’e göre insanlık medeniyetinin temelinde “ yaşama saygı (Ehrfurchtvor dem Leben)” bulunmalıdır.

Schweitzer, insanlığın ve medeniyetin geleceği sorunuyla yakından ilgilenen bir filozofdur O, kişilerin aktif bir şekilde insanlığa, canlılara ve medeniyete karşı sorumluluk duyacağı evrensel bir ahlak sisteminin gerekliliğini savunmaktadır. İnsanlığa pratik düzeyde hizmet etmek yoluyla insanların varlıklarının derin anlamlarını keşfedebileceklerini öngören Schweitzer, sahici anlamda bu dünyada amaçlarımızı gerçekleştirme yolunun yaşama hizmet etmek olduğunu söylemektedir. Yaşama hizmet amacı, evrensel düzeyde bütün insanların sahici bir gerçeklik olarak üzerinde anlaşabileceği tek temeldir. Yaşama saygı ilkesi, insanlık medeniyetini istikrarsızlıktan, bölük pörçük olmaktan kurtaracak olan tek ideal, temel ve değerdir.

Schweitzer, doğu ve batı medeniyetlerine açık, ama kendisini evrensel medeniyetin mensubu sayan birisiydi. Doğu ve Batı’nın düşünce dünyalarını uzun yıllar çalıştıktan sonra Batı’nın insanların kendi aralarındaki davranışlarıyla ilgilendiğini, Doğu’nun ise olabildiğince dünyayla etkileşimden kaçınan bir anlayışa dayandığını tespit etmiştir. Ona göre insan, bütün canlılara saygı duymalıdır. Gerçek ahlak, bütün canlıların yaşam hakkına saygıyla gerçekleşir. Yaşama saygı prensibi, Doğu ve Batı dünyalarının düşünce dünyalarını sentez eden bir yaklaşımdır. Schweitzer’in yaşama saygı felsefesine göre, kişi pratiğiyle etrafımızdaki canlıların hayatlarının korunmasına ve geliştirilmesine aktif olarak duyguyla ve duyarlılıkla katkı sunması gerektiği gibi, dünyayla sürekli etkileşim içinde olmalıdır. Schweitzer, insanların, hayvanların, bitkilerin kısacası bütün canlıların hayatına saygı duyan bir ahlak ve medeniyet perspektifi ortaya koyuyordu. O, yaşama saygı prensibi konusunda dini ve teorik vaazlar vermek yerine, bu prensibi hayatımızda pratik düzeyde gerçekleştirmenin en doğru yoolduğunal inanıyordu. İnsanlara yaşama saygı prensibini nasıl uygulayacaklarını göstermek için bizzat kendisi ve eşi, Gabon’daki köy hastanesini kurmuşlar ve hayat kurtarmak için ömür boyu çaba göstermişlerdir. Yaşama saygı prensibini gerçekleştirmenin yolu, pratik düzeyde yaşama saygıyı gösteren pratikler ortaya koymak ve aksiyon içinde olmaktan geçmektedir. Schweitzzer, yaşama saygı prensibini ve pratiğini birlikte ortaya koyan gerçek bir model insandır. Onun hayatına, felsefesine ve ahlakına baktığımızda hayat pratiğinin, hayata saygı mesajının kendisi olduğunu görürüz.

Schweitzer, kutsal kavramına yaşama saygı ilkesi çerçevesinde yeni bir anlam yüklemiştir. Schweitzer’e göre tüm yaşayan canlıların hayatlarının hepsi değerlidir. O, insanların hayatını hayvanların hayatından, hayvanların hayatını bitkilerden şeklinde bir ayırıma asla gitmemiştir. Yaşama saygı ilkesi, daha değerli hayat, daha az değerli hayat şeklinde ayırımlar yapmayı yasaklamakta, bu tür ayırımları ahlaksızlık ve vahşet olarak görmektedir. Değersiz yaşam yoktur. Yaşamı değersizleştiren sübjektif yaklaşımlar, değersiz olarak kategorilendirilen hayatın ortadan ortadan kaldırılması, zayıflatılması veya tahrip edilmesi şeklinde yıkıcı sonuçların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.İnsanlar sübjektif bir şekilde pratik ihtiyaçlarına uygun bir şekilde başka canlıların hayatları hakkında bir takım değerlendirmeler yapabilirler. Yaşam konusunda yapılan farklı ve sübjektif değerlendirmelerin hiçbir anlamı yoktur. Ona göre istisna yapmaksızın bütün canlıların hayatı kutsaldır ve bu prensibin ihlal edilmesinin hiçbir şekilde meşruiyeti yoktur. Onun bütün hayat görüşünün başında, ortasında ve sonunda hayata saygı ve hayatın kutsallığı bulunmaktadır.

Kadınların, çocukların müzisyenlerin, hayvanların, doğanın kısacası çevremizdeki hayatın vahşice katledildiği günümüzde Schweitzer’in hayata saygıyı ve hayatın kutsallığını esas alan yeni bir hayat pratiğini gerçekleştirmemiz acil bir ihtiyaçtır. Herkesin, Dr. Schweitzer’in hayata evet demeye çağıran çağrısına kulak kabartması gerekmektedir: “Hayata evet demek, doğal eğilimimize evet demektir. Hayata evet demek, bizi dünyada evimizde olmaya ve bunun için harekete geçmeye davettir.Hayat üzerine düşündüğüm zaman, etrafımıdavarolan bütün yaşamları kendi hayatımla eşit, duyarlı ve gizemli olarak olarak görüyor ve bütün yaşamlara ayırım yapmadan saygı duyma zorunluluğu hissediyorum.”