Alan değişikliği her yıl olmalı mı?
Eğitimcilerin
kendilerini yetiştirmeleri konusuşüphesiz eğitim sahasının en önemli
meselelerinden biridir. Kendini geliştirebilen ve daha ileriye taşıyabilen
öğretmenler, kuşakları daha iyiye ve ötelere ulaştırabilirler.
Eğitimin
sınıf, yönetim, bürokrasi birimlerinde kendini güncelleme ve yeni nesil
teknolojilere, bilgilere ayak uydurma konusunda yeterli performansın
gösterilebildiğini söylemek pek mümkün değildir.
Bunu
şunun için diyorum. Malumunuz FATİH projesiyle okullara kazandırılan akıllı
tahta sistemlerinin ne denli etkin kullanılıp kullanılmadığına yönelik
araştırmalara bakılınca ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır.
Bu
sebeple olmalıdır ki 1-3 Aralık 2021’de yapılması planlanan Milli Eğitim
Şurasının temel konularından biri, 'Öğretmenlerin
Mesleki Gelişimi' olarak belirlenmiştir. Önemli bir meseledir.
Gönül isterdi ki evvela eğitimin temel
sorunları masaya yatırılsın ve bize özgü, tarihi-kültürel kodlarımız üzerine
bina edilen bir eğitim felsefesini tartışalım. Anlaşılan bu şimdilik mümkün
gözükmüyor. Daha ne kadar zaman bekleyeceğiz inanın onu da bilmiyorum.
AKADEMİK SAHADA ETKİ
Neyse
konumuza devam edelim. Öğretmenlerin mesleki gelişim süreçlerinde kendilerini
ifade edebilmelerinin yollarından biri de akademik sahada etkili olabilecekleri
alanlarda eğitimlerini devam ettirmeleridir.
Bu,
farklı bir alanda diploma edinmeyi sağlayacak yeni bir üniversite okumak
şeklinde olabileceği gibi, yüksek lisans, doktora yapma şeklinde de tezahür
edebilir.Bu bakımdan öğretmenler için daha donanımlı olabilmenin tüm yolları
açılmalı ve gerekli tüm kolaylaştırmalar sağlanmalıdır.
İkinci bir üniversite okuyarak yeni
diploma alan öğretmenlerin kendilerini, öğrenimlerini gördükleri bu alanda
ifade edebilmelerinin önü de açılmalıdır.
MEB literatüründe“Alan Değişikliği”
olarak tanımlanan bu uygulamanın rutinleşmesi, yani her yıl icra edilen bir hak
olması gerekmektedir.
Öğretmenlerin
mesleki gelişimini, temel konulardan biri olarak belirleyen Milli Eğitim
Şurasına uygun bir adım atılmak isteniyorsa bu adım, alan değişikliği hakkını
her yıl uygulanan bir faaliyet haline getirmek olmalıdır.
Çünkü böylesi bir uygulama öğretmenlerin
gelişimi açısından teşvik edici olacaktır. Kendini hayat boyu öğrenme ilkesi
doğrultusunda sürekli yenileyen ve geliştiren öğretmenlerin eğitim sistemine
olan katkıları da artacaktır.
Alan
değişikliği, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk döneminde kesintisiz bir şekilde uygulanmış
ve eğitim sahasında olumlu bir etki meydana getirmiştir.
Kendilerini
eğitim sahasında en sağlıklı ve verimli bir şekilde ifade etmek isteyen
öğretmenler, edindikleri yeni diploma alanında daha mutlu, huzurlu bir şekilde
çalışmalarını sürdürmüşlerdir.
ÖĞRETMENİN MOTİVASYONU
Eğitim süreçlerinin en önemli
faktörlerinden biri de öğretmen motivasyonudur. Motivasyonu yüksek olan öğretmenin eğitim sahasına
katkısı da elbette yüksek olacaktır.
Bu sebeple alan değişikliği takvimi en
kısa sürede açıklanmalıdır. Ayrıca geçmişte uygulanmayan, il dışı alan
değişikliği hakkı da bu uygulamada verilmelidir.
Sadece il içi alan değişikliği yapmaktan
ziyade il dışı alan değişikliği hakkı da tanınarak, bu uygulamanın daha verimli
sonuçlar meydana getirmesi sağlanmalıdır.
Böylece
alan değişikliği bekleyen öğretmenlerin taleplerini karşılamak daha olası hale
gelecektir.
Bilindiği
üzere alan değişikliği uygulaması devlet hazinesine yük oluşturan bir uygulama
değildir.Alan değişikliği sıfırdan atama yöntemi olmadığı için, branşlar arası
bir geçiş söz konusudur.
Devlete yük getirmeyecek bu uygulamanın
takviminin, Milli Eğitim Şurasının temel konuları bağlamında acilen
açıklanması, öğretmenlerimizin aidiyet, memnuniyet hislerini güçlendirmesi
bakımından da önemlidir.
Uzun
yıllar boyunca alan değişikliği bekleyen öğretmenlerimizin umudunun ve
beklentilerinin karşılanması, eğitim hizmetlerinin çok önemli bir faktörü olan
öğretmenlerimizi mutlu edecektir.
Bu
haklı beklentinin en kısa sürede karşılanmasını önemsiyorum. Unutmamalıyız ki
eğitim, öğretmene rağmen değil, öğretmenle beraber yürüyen bir süreçtir.