Dolar (USD)
35.07
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2957.58
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 Ekim 2018

Al birini vur ötekine!

“Krizi fırsata çevirin” çağrılarını “krizde fırsatçılık yapın” şeklinde anlayan bazı haramzadeler, bazı üç kağıtçılar ve bazı ahlaksızlar, dolar krizini kendilerince fırsata çevirerek haksız kazanç elde etme yolunu seçtiler. Stokçular, kazıkçılar, arsızlar adeta sıraya girdiler. Bunların içinde sıradan vatandaşlar da var şirketler de, esnaf da. Aramızdaki ahlaksızlar bugünlerde boş durmuyorlar ne yazık ki!

Geçenlerde mahallemizdeki markette çalışan bir genç hanım bana şöyle dert yandı “abi yeni evliyiz. Burada eşime destek olmak için çalışıyorum. Evlendiğimizde aylık kirası 650 TL olan 1+1 bir daire kiraladık. Evi kiralayalı henüz alt ay oluyor. Ev sahibi dolardaki artışı bahane ederek kiramızı 1250 TL’ye çıkardı. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Eğer bu kirayı ödemeyecekseniz evimden çıkın diye bizi tehdit ediyor.” İçim sızladı, mahkeme, hukuk falan diyecek oldum ama hak getire! Avukat masrafı, yol parası vesaire derken harcadıkları para yine boylarını aşacak! Bir yol gösteremeden ancak “Allah ıslah etsin” diyebildim, kendisine dua ettim ve oradan ayrıldım.

Yahu arkadaş insafın kurusun, dolardaki artış bahane edilerek hiç kiraya %100 zam yapılır mı? Kira artışları ÜFE üzerinden hesaplanıyor her yıl ve bu oran üzerinden ev sahipleri zam yapabiliyor. Be vicdansız kendi çoluk çocuğun böyle bir şeyle karşılaşsa senin tepkin ne olurdu? Hiç mi Allah’tan korkmazsınız? Şirketler, marketler, alışveriş merkezleri ise işin başka yönünü oluşturuyor. Akla hayale gelmeyecek, dolarla uzaktan yakından ilişkisi olmayan öyle ürünlere zam yapıldı ki insanın hafsalası almıyor. Soruyorum “Neden böyle yaptınız? diyorum, “Herkes böyle yapıyor” diyor. “E herkesin böyle yapması senin de böyle yapmanı gerektiriyor mu?” diyorum. Cevap yok.

Toplumumuzda İş ahlakı, komşuluk ahlakı, kamu ahlakı, ticaret ahlakı maalesef çökmüş vaziyette. Kriz dönemleri, doğal afetler, olağanüstü durumlar ne hale geldiğimizi ortaya koyacak sahneler sergiliyor gözümüzün tam önüne. 99 depreminde de yağmacılar, hırsızlar, fırsatçılar vazifelerini hiç aksatmadan yerine getirmişlerdi. Bu dolar krizinde de benzer ahlaksızlıklar, raftaki ürünün gramajından çalarak, kiraya fahiş zam yapılarak, ürünlere çok yüksek fiyatlandırmalar yapılarak sergilendi. İnsanın üzülmekten başka bir şey gelmiyor elinden doğrusu. Ancak üzülmek yetmiyor. Neden bu hale geldiğimizin dini, siyasi, hukuki ve sosyolojik analizlerinin yapılması gerekiyor.

Mesela neden artık rüşvet toplumumuzda “vakayı adiye”den sayılıyor? Stokçuluğu, ürünün gramajından çalmayı neden insanlar artık doğal karşılıyorlar. Ya da pazarlardaki etiket hilelerini. Hırsızlık da artık “vakayı adiyeden” sayılmıyor mu? Evet sayılıyor. O da artık normalleşti. Hırsızlık denilince insanın aklına sadece birisinin evine ya da işyerine girip parasını eşyasını çalmak gelmemeli. Hırsızlığın da elli bin çeşidi var. Kur’an’da Mutaffifin suresinde tanımlanan hırsızlığın yanında başka türlü modern hırsızlık şekilleri de icat olundu. Eksik tartarak malın ya da ürünün gramajından çalmak yanında bir de etiket hırsızlığı türedi şimdilerde. Ürünün normalde fiyatı 2.5 TL, pazarcı esnafı etikete fiyatı öyle yazıyor ki fiyatın 2 kısmı büyük, 50 kuruş kısmı küçücük. Siz iki kilo meyve aldığınızda 4 lira ödeyeceğinizi düşünüyorsunuz pazarcı sizden 5 TL alıyor. Uyanmayıp dalgınlığınıza gelse sizden hileyle 1 lira daha fazla tahsil ediyor.

Büyük çaplı hırsızlıklara gelince… İşin o kısmı da boş değil. Adam siyasi yandaşlık sayesinde devletten yüklü teşvik alıyor ancak devletin koyduğu süre içinde yükümlülüklerini yerine getirmiyor, devletten aldığı parayı yatırıma dönüştürmek yerine başka alanlarda kullanarak devleti-milleti kazıklıyor! Bu da hırsızlık! Aynı adam aynı mevzu için işini gördürdüğü bürokrata zarf içinde para uzatırken içinden küfrederek bu parayı veriyor. Bir de haram zıkkım olsun diyor, sanki kendisi iyi bir herze yemiş gibi! Aynı bürokrat ise kendisine tahsis edilen makam aracını akşam poker oynayacağı kumarhaneye gitmek için kullanıyor, devletin koyduğu benzinden, şoförün emeğinden çalıyor.

Aracı süren şoför trafikte kendi aracıyla giderken trafik cezası ödememek için trafik polisine rüşvet teklif ediyor. Sonra hizmet ettiği makam sahibinin rüşvetçiliğinden, kumarbazlığından şikâyet ediyor! Al birini vur ötekine. Hepimiz böyle miyiz elbette hayır. Ancak pek çoğumuzun bu çarkın içinde olduğu kesin. Kendimizi kandırmayalım başımıza gelecek musibetler için de şimdiden hazırlıklı olalım! Ayrıca her millet lâyık olduğu şekilde idare olunur, bunu da unutmayalım! Kalın sağlıcakla, haftaya tekrar görüşmek üzere.