Akşener'in trajedisi
Ülkemiz siyasetinde aylardır Meral Akşener liderliğinde kurulacak yeni siyasal harekete konuşmalar ve tartışmalar yapılmaktadır. Meral Akşener ve beraberindekilerin siyasette yeni bir hareket ve alternatif olarak ortaya çıkacağı şeklinde bir beklenti oluşturulmaya çalışılmaktadır.22 Ağustos'ta siyasal hareketini başlattığını duyuran Akşener ve beraberindekiler, 29 Ekim gibi sembolik bir tarihte Samsun'da bir gövde gösterisiyle siyasi çıkışını başlatacağını planlamaktadır.
Akşener ve beraberindekiler, MHP'den kopan kişilerin öncülüğünde örgütlenmeye ve partileşmeye çalışmaktadır. Akşener-Özdağ-Aydın üçlüsü, MHP'nin yetersizliklerine karşı alternatif bir siyasal hareket olma iddiasındadırlar. Akşener ve beraberindekiler, Bahçeli liderliğindeki MHP'yi eleştirmekten öte bir şey yapmamışlardır.
Akşener ve beraberindekilerin oluşturmaya çalıştığı siyasal örgütlenme, ülkemizin sosyal ve siyasal ihtiyaçları sonucu ortaya çıkmamıştır. MHP teşkilatlarında ve tabanında meydana gelen memnuniyetsizlik üzerinden Akşener ve beraberindekiler, kendilerine siyasal varoluş gerekçesi ve alan açma çabasındadırlar.
Akşener'le beraber öne çıkan isimlerin siyasette ve toplumda hiçbir karşılığı bulunmamaktadır. MHP içinde sınırlı bir etkiye sahip olan isimlerin, ülkemiz siyasetinde merkezi temsil edecek isimler olmasını beklemek hayaldir. Ümit Özdağ ve Koray Aydın gibi isimlerin, geniş toplum kesimlerinin Akşener girişimine antipatiyle bakmasını sağlama dışında bir katkıları olmayacaktır.
Akşener isminin bizzat kendisinin siyasette ve toplumda hiçbir karşılığı bulunmamaktadır. Toplumun ve siyasetin Akşener'den bir siyasi harekete öncülük etmesi şeklinde sahici anlamda bir sosyal ve siyasal talebi bulunmamaktadır. Akşener girişimi, yapay bir şekilde ülkemiz siyasal hayatında yeni alternatif yaratma projesidir. Akşener girişiminin kozmetik bir proje olmasından dolayı kısa sürede buharlaşacağını kolaylıkla söyleyebiliriz. Sokaktaki insanın gündeminde Akşener ismine dair bir şey bulunmamaktadır. Akşener'in yetersiz siyasal geçmişi, bilgi ve düşünce donanımı açısından zayıflığı ve siyasal örgütlenme konusundaki acemiliği, onun ülkemiz siyasetinde kalıcı bir yere sahip olmayacağını göstermektedir. 28 Şubat sürecinde kısa bir süre İçişleri bakanlığı yapmaktan başka hiçbir özelliği, birikimi ve bilgisi olmayan birinden Türkiye'nin Lideri çıkarmaya çalışmak boş ve verimsiz bir çabadan öte geçmeyecektir.
Ümit Özdağ ve Koray Aydın gibi iki isim Akşener'le beraber öne çıkmaktadır. MHP'den kopanların oluşturduğu bu girişimin, üç genel başkanı bulunmaktadır. Özdağ ve Aydın, Akşener'den daha fazla genel başkanlığın kendi hakları olduğunu düşünen isimlerdir. Ümit Özdağ ve Koray Aydın, popülaritesinden dolayı Akşener'in lider olarak isminin öne çıkması karşısında sessiz kalmayı tercih etmektedirler. Siyasette ve toplumda hiçbir karşılığı olmayan Koray Aydın'ın isminin öne çıkarılması, şimdiden Akşener ve Aydın arasında bir rekabetin başladığını göstermektedir. Koray Aydın'ın daha kurulmamış bir partinin Cumhurbaşkanı adayının Akşener olduğunu ilan etmesini, Akşener'i tasfiye etmek için atılan ilk adım olarak değerlendirebiliriz. Koray Aydın'ın teşkilatların sorumluluğu bende olacak demesi, yeni partiyi tamamen kendi kontrolünde tutma arzusunun bir ifadesi olarak yorumlayabiliriz. İlerleyen süreçlerde, Akşener-Özdağ-Aydın arasında sert bir genel başkanlık mücadelesinin yaşanacağını ve nihayetinde Akşener'in tasfiye edileceğini tahmin edebiliriz. Akşener'in trajedisi, şimdiden kendisini tasfiye eden isimlerle bir hareket başlatmasında yatmaktadır.
Akşener ve girişimini, şimdiden Türkiye'nin ilk üçünde yer alan parti olarak göstermek büyük bir hayalperestliktir. Akşener ve beraberindekiler, MHP'nin oy oranında bir düşüş yaratmanın dışında bir etki oluşturma kapasitesinden ve vizyonundan yoksundurlar. Akşener'in partisinin oy oranını şimdiden yüzde yirmilerde olduğunu ilan edenler, temennilerini ifade etmektedirler. Akşener ve hareketinin, mevcut şartlarda oy oranı olarak karşılığı yüzde iki veya üç arasında değişmektedir. Akşener girişiminin, MHP'nin muhalif tabanı dışında destek alacağı sosyal bir kesim bulunmamaktadır. Kürtler, Aleviler, kırsalda yaşayanlar, gençler, sol ve seküler kesimler arasında Akşener girişiminin hiçbir karşılığı yoktur. Akşener'le beraber olanların neredeyse tamamı, eski MHP'lilerdir. Akşener girişimi, yeni bir siyasal hareket olarak değil, MHP'nin daha küçük bir versiyonu olarak toplum önüne çıkmaktadır. MHP'nin etkin ve güçlü bir şekilde var olduğu bir siyasal ortamda Akşener girişimine ihtiyaç duyulmayacağı açık bir realite olarak önümüzde durmaktadır.
Akşener ve beraberindekilerin topluma sunacağı sahici anlamda bir hikayesi bulunmamaktadır. Akşener girişiminin Milli Merkez şeklindeki tanımlamaları uç bir Türkçülük ve ulusalcılıktan başka bir şey değildir. Arkasında hiçbir siyasal ve sosyal hikayesi olmayan Akşener girişimi, sivilleşme, demokrasi, özgürlük ve çoğulculuk konularında yeni bir şey söyleyemeyen, katı ulusalcı klişeleri tekrar eden bir klik görünümündedir.
2019 Seçimlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önüne en güçlü aday olarak Akşener'in çıkartılması şeklinde hesap yapanlar, ülkemizin siyasetini ve sosyolojisini yanlış okumaktadırlar. Ülkenin sosyolojisi ve siyasetiyle özdeşleşmiş olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın karşısına Akşener'i çıkartmak, Akşener'i tasfiye etmekten öte bir anlam taşımamaktadır. Akşener dahil hiç bir siyasetçi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a alternatif olabilecek konumda değildir. Mevcut siyasal tablonun temel gerçeği budur. Akşener girişimi, daha başlamadan intihar eden Akşener'in trajedisi olarak siyasal tarihimizdeki yerini almaya aday konumundadır.