Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

29 May 2022

Akşener'in Abdülhamid'e öfkesi

Akşener Abdülhamid’e kin kustu.

Neden?

Çünkü;

Akşenerlerin bizatihi Abdülhamid’ le değil, onun temsil ettiği “Medeniyet” ile problemler var.

Mesele “istibdad” değil, tıpkı “Gezi” de “ağaç” olmadığı gibi…

Abdülhamid’den sonra bu ülke çok daha ağır istibdatlar ve diktatoryalar gördüğü halde onlara bir eleştirileri, onlarla bir sorunları olmadı, hatta yanlarında ve içlerinde oldular.

Abdülhamid’e karşı olanlar onun istibdadına değil “Yerli ve Milli” oluşuna, “Selçuklu-Osmanlı” mihverinde sebatına karşıdırlar.

Mesele şudur:

Akşenerler bu ülkede 1820’lerden günümüze değin gizli ya da aşikar, zımni ya da aleni ama kesintisiz hep iktidardırlar.

Her türlü “tek adam”, “istibdat” iddialarına rağmen Abdülhamid bile sadece onların iktidar ortağıdır.

Abdülhamid, iktidardaki paylarını, güçlerini minimal düzeye indirdiği için öfkeleri ve kinleri halâ geçmemektedir.

Akşenergiller 1820’lerden 1908’e kadar bürokrasi-ekonomi-diplomasi-medya sahasında yegane iktidar idiler.

1820-1908 dönemine genel çerçeveden bakarsak;

Yaptıkları 1838 Baltalimanı Anlaşması sömürgeleştirilmemizin başlangıcı oldu.

1854’de Padişah’ın bütün direnmesine rağmen Osmanlıya ilk borcu aldırdılar. Osmanlı’yı batırana değin borçlanmayı sürdürdüler.

Bir nevi “ekonomik tetikçilik”yaptılar

1875’de ülkeyi ekonomik ve mali iflasa sürüklediler.

Aldıkları borçların taksitleri 1990’lara kadar uzanıyordu.

1908’e gelindiğineyse Akşenergiller darbeyle tam ve mutlak iktidar oldular, ülkede tam bir diktatorya kurdular.

Mensubu ve uzantısı olmakla iftihar ettikleri, “hürriyet adalet, müsavat” sloganını sahiplendikleri İTP (İttihat Terakki Partisi), 1908’de mutlak iktidar olunca 10 yılda vatanı da milleti de mahvetti. Koskoca imparatorluğu tarihe gömdüler. Bir milyondan fazla Mehmetçik ve bugünkü Türkiye’nin on katı, 7,5 milyon kilometrekare vatan toprağını kaybettirdiler.

Ülkeyi mahvedenler’1 Kasım 1918 de soğuk bir cumartesi gece yarısı İstanbul Boğazı’ndan Alman İstimbotu ile enkaza çevirdikleri ülkeden kaçtılar.

Abdülhamid, kendini devirenlere “10 yıl bile yönetemeyeceksiniz” demişti ne yazık ki yönetemediler.

100 yıl sonra itiraf geldi.

Yalçın Küçük şöyle yazdı:

“Bu isimleri kim veriyor pek araştırma gereği duymuyoruz. Bizim icat ettiğimize inanıyorduk, daha önceki bir çalışmamda Sultan Hamid’e “Kızıl Sultan” adını Büyük Britanya İmparatorluğunu taktığına işaret etmiştim. (Yalçın Küçük- Şebeke ,YGS Yayınları, 2002 sh. 52).

1908 darbesini “devrim” olarak alkışlayan Küçük’ ün itirafı bir fikir namusu ve hakkı teslimdi.

Acaba yüz yıl sonra hangi itiraflarda bulunacaklardır?

Akşener’in, politikalarına “Büyük Britanya”nın siyasi söylemleriyle yön vermesi esef vericidir.

Bizim nesiller Abdülhamid’ in “Kızıl Sultan” olduğuna iman etmek üzere eğitildik.

O yıllarda “Büyük Britanya”nın çıkarlarına göre dizayn edilen “Milli Eğitim”imiz acaba “ne kadar “Milli” idi?

Bunların günümüzde ne oranda tashih edilebildiğini bilmiyoruz.

Tarihin satır aralarını, İsmail Cem, Kemal Tahir, Fikret Başkaya, Yalçın Küçük, Soner Yalçın, İdris Küçükömer, Doğan Avcıoğlu gibi sol-laik çizgideki yazarlardan bile izlediğinizde, “Resmi tarih”in başka, “hakikat”lerin bambaşka olduğunu görüyorsunuz.

Abdülhamid de öyledir.

Yukardaki yazarlardan bazı bilgileri burada tekrarlasam yer yerinden oynayacağından eminim.

“Dogma Resmi Tarih” nesillerin beyinlerine öyle iddialı kazındı ki, “Resmi Tarih” bir “iman” oldu.

Şark siyasetçisi Akşener o kesimlerin oylarına oynuyor.