Akşener ve gel gitli siyaseti
Siyaset gündemi İYİ Parti'nin CHP'nin 'işbirliği'
teklifine karşı verdiği ret kararı ile çalkalanıyor.
Yerel seçimler adım adım yaklaşırken; tüm partilerin
izleyeceği yol, devam edecekleri ittifaklar en büyük merak konusu.
İYİ PARTİ VE CHP arasında olan ittifakın dağılma
süreci, zoraki evliliğinde sonuna
gelindiğinin ilanıdır. Bir tarafta bu
evliliği yürütmeye çalışanlar, diğer tarafta bağımsızlıklarını arayan ve kendi
yolunu çizmeye çalışanlar.
CHP’nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel’in Akşener’e
yaptığı ziyarette, yerel seçimde işbirliği yapma teklifini sundu.Akşener’e yeni
bir sayfa açmayı ve tek başına seçime girme kararından vazgeçmesi ricasında
bulundu. Meral Akşener topu GİK’e attı.
Özgür Özel’in 2024 yerel seçimleri için işbirliği
önerisi götürdüğü İYİ Parti, 13 Eylül’de aldığı “81 il ve tüm seçim
çevrelerinde seçime kendi adaylarıyla girme” kararını değiştirmedi.
CHP’nin önerisini görüşmek üzere toplanan İYİ Parti
Genel İdare Kurulu’nda (GİK) yapılan gizli oylamada, 14’e karşı 35 oyla CHP’nin
seçim işbirliği önerisini reddetti.
İYİ Parti’nin halen CHP’de olan ve işbirliğinin kritik
önem taşıdığı İstanbul ve Ankara dahil tüm seçim çevrelerinde, kendi
adaylarıyla yarışacak olması yerel seçimlerde dengeleri ve sonucu değiştireceği
aşikar.
GİK toplantısında alınan kararla birlikte İYİ
Parti’nin pozisyonu nihayet netleşti, ama değişen bir şey olmadı. İYİ Parti,
seçmenlerini “onurlu yenilgiler”e davet etmeye devam ediyor. Hiçbir ciddi
kazanç elde edemeyeceklerini gördükleri halde İYİ Partili yöneticiler niçin bu
yolu tercih ediyor? Bu, bana göre önem derecesi birbirinden farklı birden fazla
yanıtı olan sorular silsilesi var. Öncelikle meselenin duygusal bir boyutu var.
Altılı Masa’nın oluşum, işleyiş mekanizmaları ve muhalefetin ortak cumhurbaşkanı
adayına karar verilme biçimi, İYİ Parti kanadında geri döndürülemez bir
duygusal kopuş yaşanmasına yol açmış. Özellikle İYİ Parti Genel Başkanı Meral
Akşener’in konuşmalarındaki tepkisel ve öfkeli dilde bunu görmek mümkün, açıkça
görülüyor ki ittifak ya da işbirliği meselesi parti içindeki farklı gruplar
arasındaki güç mücadelesinin bir parçası haline gelmiş durumda.
Merkez sağ’da önemli bir boşluk oluşacağı ve bu
boşluğu İYİ Parti’nin dolduracağı beklentisini parti yönetiminde hâkim kılanlar
karşısında azınlıkta kalanların bugün sesinin daha güçlü çıktığı bir İYİ Parti
var.
İYİ Parti’nin yerel seçimde işbirliği yapmama kararı
partiye sadece belediyeler bağlamında değil, bir bütün olarak seçmen tabanı
açısından da artık büyük bir kopuş ve kayıp verecek.
İlk kurulduğunda baraj altı kalmış merkez partilerin
yerini alıcağını hayal eden İYİ Parti bu hayalini de Ak Partiye kaptırdı.
Politik arenada hesaplar, masa başında, anket
şirketlerinin sonuçlarına göre dizayn edilmiyor. İYİ Parti kurulduğu günlerin
en kötü zamanlarını yaşıyor. Gemi batmakta ve kaptan rotayı bilmiyor…
İYİ Parti içindeki kavgalar sürerken gözler esas
olarak Meral Akşener’deydi. Zira Akşener bu partinin umut vaat eden müstakbel
başbakanıydı. Bugüne kadar parti içi iktidar kavgalarında pasif kalmayı tercih
etmesi de manidar.
Partisinden sekiz milletvekili istifa etti, kimi AK
Partiye, kimi MHP’ye geçti; kimi boşta kimi yeni parti kuruyor. Ama “Asena”
esip gürlüyor. Sorun üç, beş değil sorunlar aritmetiği geçmiş durumda.
İYİ Parti 2018 seçimlerinden bugüne uzanan bir
kimliksizleşme ya da kimlik geliştirememe sorunu yaşıyor. İYİ PARTİ, siyasi
hayatına başladığı yerde değil. Kısmı olarak dağılmış, iktidar olma umudunu
yitirmiş, iyi yönetilememiş belki de en büyük sorunu liderlik sorunu yaşıyor
olması.
Meral Akşener, partisini büyütmeyi ve yaşatabilmeyi
beceremedi. Son dönemde aldığı kararlar ile partisinin siyasi ömrünü kısalttı
diyebiliriz. Gündeme kadın lider olur mu sorunsalını taşımış oldu. Duygusal
tepkiler vermesi, sürekli iradesini ipotek altına alması, siyaset erkek arenası
olgusunu tekrar hatırlattı.