Dolar (USD)
34.76
Euro (EUR)
36.50
Gram Altın
2951.99
BIST 100
9884.4
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Mart 2023

Akşener kendisini sıkıştırdı

Siyasetin biriken tüm sorunlarının bir anda nasıl da deşarj olduğuna hep birlikte şahit olduk.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik açıktan olmayan eleştirileri dün itibarıyla ayyuka çıktı.

Akşener’in haklı olduğu yerler var.

Öncelikle gerek CHP’li gerek ise DEVA, Gelecek, Demokrat ve Saadet Partili kurmayların aday seçiminde rasyonel yani akılcı değerlere göre hareket edileceğini ortaya koymuş, anketler ile parti içi temayül yoklamalarının ele alınacağını söylemişlerdi.

Meral Hanım, ortak aklın işletilemediğini söyleyerek anketlerde öne çıktığını iddia ettiği İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ABB Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın adlarını masaya sunduğunu dile getirdi.

Anketler yerine parti temayüllerini ortaya koyan bir yaklaşım pek de rasyonel sayılmaz.

Bu yönüyle sayın Akşener haklı...

Yok, haklı değilse o zaman Kılıçdaroğlu’nun belediye başkan adaylarına karşı daha fazla oy aldığı anketleri göstermesi gerekiyor.

Buraya kadar tamam ama bir de Ortak Aklı öne çıkaran Akşener’in 5 siyasi partiyi ortak akıl olarak görmemesi sorunu var.

2018 seçimlerinde ortak akıl ile ortak aday çıkarılmasını reddeden ve yekten kendisini aday olarak ortaya koyan bir Akşener’in yine benzer bir çıkışı yapması açıkça söylediği değerlerle çok da uyumlu değil.

Peki bu işin arkasında ne var?

İYİ Parti tipik sağ siyasetin parti için sert rekabetini ortaya koyan bir siyaset tüm Türkiye'nin önünde yürütüyor.

Akşener’in yapmak istedikleri ile partinin talepleri arasında farklar vardır.

Kemal Kılıçdaroğlu için de bu geçerli olsa da Kemal Bey bunları bir şekilde yönetebildi.

Meral Hanım bu anlamda CHP’nin emanet vekilleriyle kurulan bir parti olması ve başta merkez parti olmak için çok yönlü ekiple çok yönlü söylem geliştirmesinin kurbanı oldu.

Önce demokratlık söylemi ortaya koyuldu ama tutmadı.

Sonra ülkücü sonra ise istibdat karşıtı söylemlerle ilerlendi ama yine yeterli karşılık bulunmadı.

Bu nedenle Sinan Ateş (muhakkak hesabı sorulması gereken vahşi bir cinayet) cinayeti gibi somut olaylara tutunmak zorunda kaldı.

Çok çetrefilli bir siyasi zemin olduğu açıkça görülüyor.

Partideki iktidarı devam ettirebilmek için daha fazla milletvekili alınmasını sağlamak da bu süreçte önemli bir hedef oldu zira “Ben Başbakan olacağım!” diyerek kendisini sınırlayan Akşener’in daha sonra bu sözünden dönmeye çalışsa da karşılık bulamadığını gördük.

En son talepler Başbakan yetkileriyle donatılmış bir Cumhurbaşkanı Yardımcısı olunması noktasına kadar geldi.

Yalnız böyle bir ilan HDP oylarının Millet İttifakı’nın ortak adayından uzaklaşılması anlamına da gelebileceği için CHP tarafından açıkça desteklenmedi.

Yapılan seçim projeksiyonlarında Cumhurbaşkanı adayını çıkaracak siyasi partinin fazladan en az 4 puan fazla oy alacağı görülünce Kılıçdaroğlu’nun İYİ Parti’den CHP’ye oy kaymasına göz yumamayacağı ortaya çıktı.

Ve o zamandan beri İmamoğlu ve Yavaş ile daha da yakınlaşan bir Akşener gördük.

Hatta Sayın Akşener bir ara alternatif olabilecek Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’a bile fırsat vermeye çalıştı.

Zira kendisini gösterdiği ve arkasında durduğu bir ismin ortak aday olması o isim CHP’li bile olsa bahsi geçen 4 puanın partisine geleceği anlamına geliyor.

Bir de milletvekili sayılarının Cumhurbaşkanı’nın kazanılması durumunda ittifak üyeleri arasında bakanlık paylaşımında etkili olması İYİ Parti’yi ve Akşener’i çıkmaz yola soktu.

Dün yapılan açıklama ile masayı dağıtmayan Akşener’in söylediklerinden çok söylemedikleri de çok önemli...

İmamoğlu ve Yavaş’ın isimlerinin zikredilerek bağımsız adaylığa cesaretlendirilmesi aslında bu iki ismin bu saatten sonra aday olmalarının tamamen önünü kapattı.

Zira bu isimlerin adaylığının kabul edilmesi diğer 5 siyasi parti yönetiminin seçmenleri nazarında büyük bir itibar kaybetmesi anlamın geleceği ortada olan bir gerçek...

O zaman ne olacak derseniz Kılıçdaroğlu’nun önünde iki seçenek var:

1-İmamoğlu ve Yavaş’ın Kılıçdaroğlu’na açıkça bağlılıklarını ilan etmeleri nedeniyle bu iki ismin Kemal Bey'in iradesi dışında hareket etmesi CHP seçmeni nezdinde itibarsız kalacağı anlamına geleceği için Kılıçdaroğlu, diğer 4 partiye de sorarak bu isimleri Başkan Yardımcısı adayı ilan edebilir ve Akşener’in "çok oy alacak senaryosunu" tamamıyla yürürlüğe koyarak Akşener’in eleştirilerini boşa çıkarabilir.

Bu durumda İYİ Parti’den CHP’ye çok ciddi bir oy geçişi olması oldukça olası bir senaryo olacaktır.

Ama bu seçenek bir kişinin bile oyunun değerli olduğu bir seçimde İYİ Parti içinde küskünler yaratabilir ve protesto oy ya da tepki oyuna neden olabilir.

Kemal Bey'in siyaset yapış tarzı nedeniyle bu seçeneği gündeme getireceğine çok ihtimal vermiyorum.

Bu senaryo Akşener’i ve İYİ Parti tabanını memnun edecek milletvekili ve bakan pazarlıklarıyla ancak gerçekleşebilir.

2-Diğer ve güçlü seçenek ise aynen 2018’de olduğu gibi tüm siyasi parti liderlerinin aday olması ve seçimin ikinci tura kalması durumunda muhalefetin tek adayda doğal bir şekilde birleşmesi şeklinde olabilir.

Muhalefetin tabanlarının birbirine küstürülmeden seçime götürülebileceği en makul seçenek bu gibi görünüyor.

Muhalefetteki bu karışıklığın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçimi öne alma düşüncesini daha güçlendirdiği senaryoda görece elini daha da güçlü hale getiriyor.

Seçime kadar daha da çeşitlenecek alt senaryolar olduğunun da unutulmaması gerekiyor.