Akşener-İT ve Sultan Abdülhamid
MHP’nin üzerinde oynanan oyunu ve bölünme sürecini yakından takip ediyorduk. Meral Akşener MHP’ye operasyon çekmek üzere kolları sıvadığında onun MHPve ülkücülük ile uzaktan yakından alakasının olmadığını söylemiştik. Ayrıca;
O süreçte yaşananların Meral Akşener’in hesabı olmadığını, Meral Akşener üzerinden yürütülen hesap olduğunu da söylemiştik.Vemüttefiklerimizin(!) Türkiye’nin geleceğine dair planlarınıfark eden MHP’nin“YIKIM EKİBİ” olan parti, oluşum ve insanlardan uzak durduğunu da eklemiştik.
Söylediklerimiz bu kadar mıydı?
Tabi ki hayır.
Biz, 15 Temmuz’dan çok önceleri, MHP’yi içerden kuşatıp ele geçirmek isteyenler var. Ne Koray Aydın, ne ÜmitÖzdağ bunu başarabilir, bu operasyon için “KAZIK”laraEYVALLAHdiyen Meral Akşener seçilecek demiştik. Bu sohbeti yaptığım insanlar arasında şu anda İYİ Parti’de yöneticilik yapan 2 kişi de vardı.Nitekim Akşener 15 Temmuz FETÖ darbesi öncesi aldığı sufle ile “Ben yakında başbakan olacağım” dedi ama ortada ne doğru dürüst bir partisi ne de seçim vardı. Buna rağmen kendileri başbakan olacaktı. Kimin ve nasıl başbakanı olacaktıysa artık!..
Akşener parti kurdu, seçimlerde beklenenin üstünde oy da aldı, ama bu Akşener’i kesmedi. Osürekli level atlamayı denedi; kâh FETÖ’cüleri savundu, kâh PKK dostlarını, kâh Türkiye düşmanlarını… ve o artık level atlıyor, yetmiyor dönüp bir daha bir daha atlamak istiyor leveli ve atlaya atlaya sonunda İP’i kopardı! Ve bugüne kadar değil bir ülkücüden, fındık kadar beyni olan, zerre kadar vicdanı olan bir sağcıdan, bir milliyetçiden duymadığımız hezeyanları duyuyoruz Akşener’den.
Geçtiğimiz
günlerde Meral Akşener, "Abdülhamid Han Osmanlı padişahı. O günün
şartlarında oluşan demokrasi rüzgârlarının yansıması var. O tavır karşısında bir
davranış biçimi var. Hürriyet ve İtilaf da var İttihat ve Terakki Cemiyeti de
var. Bu bir istibdat sistemine karşı, istibdat rejimine karşı tekleşmeye tek
adamlığa doğru giden bir sisteme karşı başkaldırıdır. Buranın öznesi eğer
Abdülhamid ise bugünün öznesi Recep Tayyip Erdoğan'dır..."demişti.
Gerçi İT’çiler bu ülkeyi satışa çıkarıp bir kısmını sattıktan sonra vatanı terk ederek batıya sığındılar. Onların takipçileri de ihanetleri tutmayınca 2016 sonrasında bu vatanı terk ettiler. Ama anlaşılan bunun acısı Akşener için hala taptaze.
İttihat Terakki ve demokrasi talebi başlı başına büyük çelişki. İT’çiler asla demokrasi gibi bir derde sahip olmadılar. Emanuel Karasoo, Aram, İşkodra’yı canı pahasına savunan Rıza Paşa’yı öldüren hain Toptani ve gözü doymaz Arif mi demokrasi istediler?
Yoksa;
Cuma günü, askerler ve herkes Cuma namazını kılıyorken devletin kasasını kırarak 200 bin Hamidî altınını çalan Niyazi mi demokrasi istiyordu?
Yoksa yoksa hiçbir konuşmasında demokrasiden tek söz etmeyen milli şef mi..?
Anlatamadığımız bir diğer husus;
İT’çiler, tahtta geçirdiği 33 sene içindetoprakları Adriyatik'ten İran sınırlarına kadar uzanan imparatorluğu çakallara yem etmeyen Abdulhamid Han’ı tahttan indirdiler ve Osmanlı Devleti’nin bütün topraklarını İngilizlerle Fransızlara peşkeş çektiler. Sonra İngilizlerin küçük bir Valiliğine razı oldular.
Akşener de Kılıçdaroğlu gibi ülkemizküçülecekse küçülsün ama yeter ki bizim olsun der gibi bir siyaset izliyor.
Cumhurbaşkanı
Sayın R. Tayyip Erdoğan’ı Abdulhamid Han ile özdeşleştiren Akşener’in bu
hezeyanı ile ne demek istediğini anlayacak kadar zekiyim. Ancak oynamayı kabul
ettiği bu filmde kendisine Emanuel Karasoo mu, yoksa Aram rolü mü düştü onu
anlayamıyorum…
Peki ya aşağıdaki sözlerin sahibi Ahmet Davutoğlu neden sessiz?
Hani Davutoğlu:
'Allah, Sultan Abdülhamid Han’ın da, bütün ecdadın da mirasına sahip çıkmayı bize nasip eylesin. Gün gelir, hesap günü defterler açıldığında kimin o mirasa sahip çıktığı görülür. Kimin o mirasa ihanet ettiği görülür…” demişti ya, ondan soruyorum:
O miras “Masanın” altına mı atıldı Sayın Davutoğlu? Ecdadınızın mirası mezara değil de masaya kadar mıydı?
Günlerdir sessizsiniz Sayın Davutoğlu.
Akşener ile CHP’nin ipine yapışırsanız o ipi alıp ağzınızı da bağlarlar Sayın Davutoğlu…