Akseki
Geçen Salı günü Antalya ili Akseki ilçesi Kaymakanlığı ve müftülüğünce düzenlenen Ahmet Hamdi Akseki panelinde idim. Köken olarak Akseki Güzelsuluyum ve Ahmet Hamdi Akseki ile hemşehri olmam sebebiyle onu bir panelde anlatmak benim için ayrı bir gururdu. Bu vesile ile paneli düzenleyen Akseki kaymakamı sayın Muhammed Emin Nasır ile bu konuda gayretlerini esirgemeyen müftü sayın Sabit Doğru beyefendilere teşekkürlerimi arz etmek isterim.
Akseki ilçesi yaklaşık onbin nüfuslu dağlık ve ormanlık bir bölgedir. İnsanlarının önemli bir kısmı geçmişten bu yana büyük şehirlerde ticaretle uğraşmaktadır. Ömer Duruk bildiğimiz Aksekili ticaret insanlarından birisiydi. Fakat en az ticaret ve hatta bundan daha önemli bir konu daha var; Akseki ve civarlarının yetiştirdiği ilim adamları ki, bunların başında Ahmet Hamdi Akseki gelmektedir.
Güzelsu köyünde (ki eskiden nahiye idi) Sultan Abdülmecid zamanında bir medrese inşa ettirmiştir. Orada birkaç köy ve belde de medreseler bulunmaktadır. Bu medreseler yörede ilim adamlarının yetişmesinde ilk önemli nüveleri oluşturmuştur. Nitekim Hamdi Akseki de ilk öğrenimini buradaki medresede yapmıştır.
Hamdi Akseki 1887 yılında doğup 1951 tarihinde vefat etmiştir. Bu anlamda O, hem Osmanlı hem de Cumhuriyet Dönemlerini tecrübe etmiştir. Onun yaşadığı dönem dikkate alındığında, hem ulaşım hem de Osmanlı’nın son dönemlerinde savaşları göz önüne getirmeliyiz. Hamdi Akseki’nin hayatı hakkında geniş bilgiler Veli Ertan’ın Ahmet Hamdi Akseki kitabından okunabilir.
Hamdi Akseki, köyünde ilk tahsilin ardından babası ile birlikte İzmir Ödemiş’e gitmiştir. Orada ilkin para biriktirmek için babasıyla tarlalarda çalışmış ve nihayetinde babası onu tahsiline devam etmesi için orada bırakmıştır. Hat yazmayı ve bu arada mühür kazmayı da bilen Akseki, mühür kazarak da biraz daha para biriktirmiştir. Bundan sonra Onun İstanbul’a kadar uzanan ilim yolculuğu devam edecektir. Gerçekten o günkü şartlar düşünüldüğünde, Hamdi Akseki’nin ilim için fedakarlığının derecesi daha iyi anlaşılacaktır.
İstanbul’a geldiğinde bir müddet daha ilim tahsilini sürdürmüş, sonra farklı yerlerde hocalık yapmıştır. Sebilü’r-Reşad dergisinin Bulgaristan muhabirliğini üstlenmiş, farklı dergilerde yüz elli kadar makalesi yayımlanmıştır. Bunun dışında İslam Dini, Askere Din Kitabı, Köylüye Din Kitabı gibi birçok kitaplar yazmıştır.
Burada önemli olan noktalardan biri; bir ilim adamı olarak ülkenin sorunlarına uzak durmaması, bunlarla ilgili çözümler sunmaya çalışmasıdır ki, tefekkür dünyasının derinliği bu yazılarıyla kendisini göstermiştir. Nitekim Akseki’nin Fıkıhtan felsefeye kadar aldığı bilgiler ilim tahsilinin de geniş ufuklarda gerçekleştiğine işaret etmektedir. İkincisi de, Akseki’nin yazmış olduğu kitaplar o gün farklı toplum kesimlerinin İslam’ı daha iyi anlamaları bakımında ciddi bir gayretin ürünüdürler. Toplumun farklı kesimlerine onların diliyle yazabilmiş olması önemli bir başarıdır. Akseki uzun yıllar Diyanet işlerinde görevler almıştır. Başkan yardımcılığının ardından, başkanlık makamına gelmiş ve burada da hizmetlerde bulunmuştur.
Doğrusu Türkiye’nin farklı bölgelerinden farklı değerler çıkmıştır. Bu değerlerin zamanında farkına vararak onlarla ilgili geniş çalışmaların yapılması ilim adına bir yükümlülüktür. Hamdi Akseki de eserleri ile araştırılmayı bekleyen bir şahsiyettir. Değerlerin farklı vesilelerle gündeme gelmesi, bugünün gençlerini de teşvik edici bir unsur olacaktır.