Aksa Tufanı ve başkomutanı misafir
7 Ekim 2023 gecesi, HAMASI’IN sürpriz bir şekilde başlattığı
Aksa Fırtınası harekatı ile düşmanlarını şaşkına uğrattı. ‘Dokunulmaz devlet
İsrail’ efsanesini yerle bir etti. Dünyanın en başarılı istihbarat servisi
zannedilen MOSSAD’ın başarısız yönünü herkese göstermiştir. 17 yıldır Gazze
Şeridi’nde yönetimi elinde bulunduran Hamas’ın, İsrail’e son saldırısını iyi
analiz etmek gerekiyor.
Yer, zaman, kuvvet açısından Hamas’ın hazırladığı harekat
planı, yerkürenin en teknolojik ordusunun pahalı bir teneke olduğunu İsrail’in
“üstün savaş teknolojileri, bazılarının ‘vantilatör” diyerek küçümsediği Hamas
paramotorları karşısında çöp olmuştur. Birkaç saat içinde Hamas tarafından
atılan 5000 füze ile övündükleri savunma sistemi Demir Kubbe, ‘Hamur Kubbe’
olmuştur. Bu olay, Dünyadaki güç
algılarını değiştirecek boyutta bir başarıdır. Hamas sadece İsrail’in değil
İsrail’in arkasındaki ABD ve Avrupa devletlerinin de imajını sarsmıştır. Saldırının
nedenleri, zamanlaması ve arka planı üzerine pek çok değerlendirme yapıldı.
Ancak ilk andan itibaren değerlendirmelerin içinde ‘saklı bir şaşırma ve şok’ ifadesi
bulunmaktadır. Hamas, saldırı için 1973’teki savaşın (Yom Kippur) yıldönümünü
ve İsrail’deki önemli dini bayramlar serisinin sonuncusunun kutlandığı bir
Şabat gününü seçti ve İsrail, cuma günü başlayan ve cumartesi sabah da devam
eden büyük çaplı roket saldırısıyla meşgul edilmişken, Hamas’ın özel eğitimden
geçmiş ve hepsi uzun süre önce şehitlik yemini etmiş toplam 150 üyesi, 10 ya da
11 gruba ayrılarak, İsrail’in güney kesimine sızdılar. Denizden tekneyle giden,
hatta paraşüt ile İsrail’e geçenler vardı, ama büyük çoğunluk kara sınırının 3
ayrı noktasından, İsrail içinde olan ve kamyonetler içinde gelen Filistinliler
olmuş.
Önemli bir ayrıntıyı daha vermekte yarar bulunmaktadır
Hamas, Gazze Şeridi’nde, El Fetih ise Batı Şeria’da etkili. Hamas,
Filistinlilerin tamamının desteğini ve sempatisini toplayacak bu son
saldırıyla, kahramanlaşıp, Batı Şeria’da da etkin olmayı ve El Fetih’i
zayıflatmayı hesaplamaktadır. Bugüne kadar psikolojik üstünlük daima
İsrail’deydi. Bu operasyondan sonra psikolojik üstünlük tamamen Hamas’ın
elindedir. Türkiye de bazı siyonizm severler Hamas’ın saldırısını kınadı ve
eleştirdi ama Hamas birden saldırmadı, saldırıya zemin hazırlayan birkaç konuyu
sıralayalım. Müslümanların kutsal mekânı Mescid-i Aksa’ya yönelik tahrikleri,
özellikle ramazan ayında ve cuma günlerinde yapılan eziyet ve saldırılar. Söz
konusu bölgelerde, Filistinlilerin arazileri mahkeme kararlarıyla ellerinden
alınarak, yeni Yahudi yerleşimleri için alan açılıyordu. Yani Batı Şeria’nın
fiili ilhak süreci başlatılmıştı. Gazze Şeridi’ndeki, insanlık dışı İsrail
ablukası ise Filistinliler açısından hayatı çekilmez hale getirmişti. Bu
nedenlerin süreci başlatığını söylemekte yarar bulunmaktadır. Gazze-İsrail
sınırı boyunca Filistinli gençler ile İsrail askerleri arasında arbede ve
çatışmalar bitmiyordu. Bu yazdıklarım kısa bir özet, Filistin halkına yaklaşık
80 yıldır sistematik bir şekilde eziyet, haksızlık ve zorbalık yapılmaktadır. Hamas’ın
saldırısı ile ilgili komplo teorileri de mevcut, en yaygın komplo teorilerinden
biri de İsrail’in bu saldırıyı bildiği ve saldırıyı bahane ederek Gazze’yi
yıkmak için müdahale etmediği tezi üzerine inşa ediliyor. Diğer bir komplo
teorisi ise İsrail Başbakan’ı Benyamin Netanyahu’nun iç siyasette köşeye
sıkışmasının üzerine kurulu. Buna göre iki yıldır büyük protestolarla
karşılaşan ve ülkeyi yönetmekte güçlük çeken Netanyahu, bu saldırıyı kullanarak
siyasi gücünü tescilleyecek... Böylece tüm barış yanlısı çıkışlar veya
Netanyahu’ya karşı olan oluşumlar devre dışı bırakılacaktır.
Komplo teorisinde üstünde bir algı yaygınlaştı. İsrail’in
bir istihbarat zafiyeti içinde olduğu ve istihbaratta yaşadığı bu başarısızlık
siyonizmin sonunu getirebilir. İsrail’in 11 Eylül’ü denen saldırıyı yapan
Kassam Tugayları'nın komutanlığını yapan 'Misafir' lakaplı Muhammed Ebu Halid
Deif, içinde birkaç satır yazalım. 20 yıldan uzun bir süredir İzzettin el
Kassam Tugayları'nın komutanlığını yapan 'Misafir' lakaplı Muhammed Ebu Halid
Deif, Aksa Tufanı'nın planlayıcısı ve uygulayıcısı. Financial Times'a göre
İsrail'in en çok arananlar listesinde birinci sırada olan, yıllardır İsrail
ordusu ve Mossad'ın gerçekleştirdiği en az 7 suikast girişiminden kurtulan,
karısını çocuklarını kaybeden ve saldırılar nedeniyle sakat kalıp bir gözünü
bir kolunu ve bacağını kaybeden. Hamas'a ait medya kanallarında Deif'e ait
olduğu düşünülen bir ses kaydı paylaşıldı. Şöyle sesleniyor Filistin halkına: "Halkımıza
karşı devam eden suçların ve uluslarası anlaşmaların ve yasaların ihliali
karşısında, Amerika ve batılı güçlerin desteğine rağmen bunu sonlandırmaya
karar verdik. Böylece düşman sorumlu tutulmadan keyfince zulmedemeyecek."
Muhammed Deif kimdir?
Gerçek adı Muhammed Diyab İbrahim el-Masri. Kimliği çok
gizli tutuluyor ve İsrail istihbarat birimlerinin hedefinde. Deif'in lakabı
Misafir çünkü kendisi Gazze'de her gece bir başka evde konaklıyor. 1965 yılında
Han Yunus'taki mülteci kampında dünyaya gelen Deif, Hamas'ın kurulduğu
1980'lerin ortasında genç bir Filistinliydi. Birçok Filistinli gibi sefalet
içerisinde büyüyen Deif, Hamas'ın gençlik yapılanmasında yer aldı. İsrail
Deif'i tutuklayıp herhangi bir mahkemeye tabii tutmadan 16 yıl hapishanede tutuldu.
Cezaevinden çıktıktan sonra Deif, Kassam Tugayları'nın kurulması için çalıştı. Salah
Şehade'nin suikastle öldürülmesinin ardından Deif, 2002 yılında Kassam
Tugayları'nın başına getirildi. Teknolojik cihaz kullanmayan, çok fazla insanla
görüşmeyen Deif’in son zamanlara ait bir fotoğrafı bile yok. Hamas adına
yaptığı paylaşımlarda Deif bir silüet olarak gözüküyor. Belki de hayali bir
kahramandır. Görünen o ki artık mazlum milletler uyanmış ve ayağa kalkmıştır.
Ama ne yaparlarsa yapsınlar. Bu coğrafyalarda da işgaller bitecek, işgalciler
yenilecek ve yıkılacak; vatanın sahipleri özgür ve bağımsız olarak
bayraklarını, sancaklarını gururla dalgalandıracaklar.