Dolar (USD)
32.54
Euro (EUR)
34.99
Gram Altın
2450.19
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

11 Kasım 2022

Akrabaya karşı görevlerimiz

Bismillêhirrahmênirrahîm…

Bu haftaki Cuma sohbetimizde, Akrabalarımıza karşı görevlerimiz konusunu ele alacağız. "Hayırlar yapınız. Hayırlarda yardımlaşınız ve hayırlarda yarışınız." buyurarak yardımlaşmamızı Yüce Zatına ibadet kılan Rabbimize hamd ve sena ederim. Akrabamızla yardımlaşmamızın iki kat sevap kazandıracağı müjdesini veren aziz Peygamberimiz, biricik hayat önderimiz Hz. Muhammed'e salat ve selam ederim.

Sevgili kardeşlerim; akrabalık kan bağıyla, evlilik bağı ile ve süt kardeşliği bağı ile oluşabilir. Akrabalık konusuna ve akrabamıza karşı vazifelerimiz mevzuuna dinimizde çok mu çok büyük önem verilmiştir. Yardımlaşma görevimizdir ama yardımlaşmada öncelik ana-babamız ve akrabamızda.

Sevgili kardeşlerim; önce bir ayetle konumuza girelim. Nisa suresinin 36. ayetinde yüce Rabbimiz şöyle buyurur: “Allah'a emirleri ve yasaklarına itaat ederek ibadet ediniz. O'na hiçbir şeyi; ( kişiyi, kurumu, ilkeyi ve sistemi ) ortak koşmayınız. Ana-babaya İhsan ediniz. Akrabaya da (ihsanda bulununuz.)Yetimlere, yoksullara, yakın komşuya ve uzak komşuya, arkadaşa, yolcuya ve mülteciye, bir de (hukuken ve fiilen) yönetimimiz altında bulunan insanlara da ( ihsanda bulununuz. )….”

Tekrar edecek olursak Rabbimiz, sırasıyla ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın ve uzak komşulara, arkadaşa, yolcuya, mülteciye ve yönetimimiz altında bulunan insanlara ihsan edici olmamızı emir buyururken, anlaşılacağı üzere bir de sıralama yapar. Önce ana-baba, sonra da akraba gelmektedir. Pekiştirelim; ana-babadan sonra kendilerine ihsanda bulunulacak kişiler akrabamızdır. Akrabalık değinildiği üzere, kan, evlilik ve süt bağlarıyla oluşmaktadır.. Evet, öncelik onlarındır.

Sevgili kardeşlerim; ana, baba, nine, dede, kardeş, kız kardeş, amca, dayı, hala, teyze ve diğerleri… Dinimizde akrabamıza pek çok önem verilmekte ve Kur’ânımızda yapılabilecek hayırlar ve yardımlarda onlara öncelik verilmesi beyan buyurulmaktadır. Rabbimizin muradı budur.

Yüce Rabbimiz, Bakara suresinin 177. ayetinde, katındaki erdemlileri açıklarken onların bir vasfını da şöylece açıklamaktadır:

“Onlar, öylesi erdemli kullardır ki, sevdikleri mallardan akrabaya, yetimlere, yoksullara, fakir düşmüş yolculara/mültecilere, ihtiyaçlarını arz edenlere ve esirlere yardım ederler...”

Kardeşlerim; Bu âyette de görüleceği üzere yardım edilecek kişiler akraba, yetimler, yoksullar, yolcular, mülteciler, ihtiyaçlarını arz edenler ve esirler olarak zikredilmekte, ama akraba ilk sıraya alınarak öncelik verilmektedir.

***

Güzel kardeşlerim; Rabbimiz bize ihsan’da bulunmamızı emretmiştir. Peki, yapılması istenen, emrolunan İhsan nedir? Aziz Peygamberimizin bu konudaki bir hadislerinden de yararlanarak şu açıklamayı yapabiliriz.

İhsan, yapılacak işi Allah görüyor bilinci içinde ; O’nun rızasını hedefleyerek yapmaktır. İhsan her ne yapılıyorsa onu İslâmî ölçülere göre güzel yapmaktır. İhsanın, bir üçüncü anlamı da maddi ve manevi iyiliklerde bulunmaktır.

Görülüyor ki,ihsanın bir bölümü değinildiği üzere maddi ve manevi yardımlarda bulunmaktır. İşte bu maddi ve mânevi yardımları üç madde halinde açıklamaya çalışacağız.

a. İlişkileri Sürdürmek

Sevgili kardeşlerim; önce akrabalık ilişkilerimizi kurmak, pekiştirmek ve sürdürmek konumundayız. Bunun için sıla-i rahim yapmak, yani bizzat ziyaretlerde bulunmalıyız. Bu yapılamıyorsa; mektupla, telefonla ve internet aracılığıyla akrabamızla mutlaka ilişkiler kurmalı ve sürdürmeliyiz. Aziz Peygamberimiz, akrabamızla ilişkilerimizi pekiştirme konusunda teşvik edici bir hadislerinde şöyle buyurmuşlardır:

“Kim rızkının çoğaltılmasını ve ömrünün uzun ve bereketli kılınmasını isterse, akrabalarıyla ilişkilerini korusun/sürdürsün/pekiştirsin.”

Bu arada ifade edelim, akrabanın bir kısmı vermez, bir kısmı gelmez ve bir kısmı da bağışlamaz. Ama gerçek mânada akrabalık bu gibi durumlarda bile olumlu davranmayı gerektirir. Aziz Peygamberimiz bakınız bu konuda bizleri nasıl uyarmaktadır:

“ Akrabalık ilişkilerini sürdürmek, yapılana aynısı ile mukabele etmek değildir. Asıl akrabalık, irtibat kesildiğinde bağlantıyı sağlamak ve sürdürmektir.”

Güzel kardeşlerim; kan bağına dayalı akrabalarımız öncelik taşıyorsa da, evlilik ve süt kardeşliği akrabalığı da akrabalık içindedir.

Evet, akrabamızla ilişkiler sürdürülmeli ama mânevi tehlikelerinden de arındırılarak sürdürülmelidir. Bununla şunu kast ediyoruz.

İslâmî Giyim Ölçülerine Uyulmalı

Özellikle mahremimiz olmayan akrabamız yanında mutlaka İslam'ın giyim kuşam kurallarına riayet edilmelidir. Evet, akrabamızla ilişki sürdürülecek ama kendileriyle evlenilebilecek olan akraba ile gözlerden ırak yalnızca bir arada da bulunulmayacaktır.

Aziz kardeşlerim; hatırlatmaktan bile hayâ duyuyorum. Ensest ilişkiler giderek artıyor. Akraba fertleri arasında işlenen cinsel haramlar giderek boyutlanıyor. Bunu sebebi, İslâm’ın korunması gereken genel ve özel nitelikli kurallarına riayet edilmeyişidir. Bu konuya Peygamberimizin bir uyarısıyla açıklık getirmeye çalışalım.

Peygamberimiz bir öğütlerinde ”(Bekâr veya dul iken evlenebileceğiniz) kadınların yanlarına onlar yalnız başlarında iken girmeyin, onlarla beraberlik içinde bulunmayın,” buyurur. Bu emirlerini verdiklerinde bir sahâbi ayağa kalkarak şöyle sorar:

Peki, Yaresûlellah! kocanın kardeşi, amca ve dayıoğullarına ne dersiniz? Yalnız başlarına iken onlar da mı eşlerimiz ve kızlarımız yanına girmeyecek ve berber olmayacak? Aziz Peygamberimiz buyurdular: “Asıl tehlike onlardadır.”

Çünkü akrabalık ilişkilerini sürdürme perdesi altında yanılgılara düşülebilir, cinsel menşeili haramlar işlenebilir. Bunun için akraba kadınları giysi kurallarına uymalı akraba erkekleri de girip çıkmamaya özen göstermelidir.

b. Hakka Çağırmak ve Batıllardan Sakındırmak

İkinci görevimiz, akrabamızı Hak olan; iyi olan, doğru olan, güzel olan işlere çağırmaktır; onları Batıl olan; çirkinliklerden ve kötülüklerden de sakındırmaktır.

Sevgili kardeşlerim; aslında umumi vasıflı bu çağırmak ve sakındırma görevimizde akrabaya öncelik verilmelidir. Onlar, İslam dininin iman esaslarına inanmaya davet edilmelidir. Onlara namaz, oruç, zekât gibi İslami emirler hatırlatılmalıdır. Kumar, faiz, rüşvet, zina, içki, emeği sömürü gibi haramlar da duyurulmalıdır. Nitekim Yüce Rabbimiz de aziz Peygamberimize, “En yakınların olan akrabanı uyar” buyurarak; İslam'ı tebliğde akrabaya öncelik verilmesini emir buyurmuştur. Aziz Peygamberimiz İslam dinini anlatmaya Mekke-i Mükerreme'de akrabasını önceleyerek başlamıştır. Biz de bu çizgiyi devam ettirmek mecburiyetindeyiz.

Bakınız, Peygamberimiz Rabbimizin emri gereğince akrabası gibi aile fertlerine de öncelik veriyordu. Daha bir öncelik verdiği de oluyordu. Mesela; Peygamberimiz kızı Hz. Fatıma'ya şöyle buyurmuştur: Kızım Fatıma! Rabbinin emirlerine ve yasaklarına uyarak kendini Rabbinin azabından koru. Ben seni Rabbimden gelecek azaba karşı koruyamam.

Sevgili kardeşlerim; düşününüz, eğer bir Peygamber kızını uğrayabileceği azaptan koruyamazsa, anneler-babalar, çevremizdeki alimler ve şeyhler koruyabilir mi? Elbette koruyamaz. Dolayısıyla bizler, Rabbimizin katında kendi yaptıklarımızdan sorgulanacak ve mükâfatlandırılacağız. Dolayısıyla kendimiz ne yaparsak, ne yapabilirsek bir an önce uygulamaya başlamalıyız.

Büyüklere de Tebliğ /Uyarı Yapılabilir

Sevgili kardeşlerim; küçüklerimiz gibi annemize-babamıza, amcamıza-dayımıza, halamıza-teyzemize, küçük büyük yeğenlerimize uyarılar yapılacaktır, çağrılarda bulunulacaktır.

Büyüklere uyarılarda bulunulmaz diye çok büyük bir yanılgımız/yanlışımız var. Amcaya tebliğ yapılmaz, teyze uyarılmaz, ağabeye hatırlatılmaz diye bir konu yoktur. Müslüman gerektiği zaman ve de sık sık bildiği doğruları hatırlatacak çağrılarda bulunulacaktır. Bütün mesele tebliği/uyarıyı kaba bir tebliğ tavrıyla değil, şahsiyet yaparak değil, muhatabı küçümseyerek değil ama ince bir telkin edasıyla, saygılı bir dille ve zerafeti koruyarak yapmaktır.

c. Maddî ve Mânevî Yardımda Bulunmak

Akrabamıza karşı bir üçüncü görevimiz de, önceliği onlara vererek akrabamıza maddî ve mânevi yardımlarda bulunmaktır.

Aziz Peygamberimiz de Kur'an çizgisinde daima akrabaya öncelik tanırdı.

Saygıdeğer Kardeşlerim!

“Sevdiğiniz paralarınızdan/mallarınızdan vermedikçe, Rabbinizin katında, sevimli/erdemli kullardan olamazsınız…” anlamındaki Âli İmran sûresinin 92. ayeti indirilince, sahâbi Ebû Talha, Peygamberimize gelerek şöyle der:

Ey Allah’ın Elçisi! Rabbimizin beyanı apaçık. Ben de Rabbim katında sevilen/erdemli kullardan olmak istiyorum: Benim en değerli malım Beyruha isimli hurmalığımdır. Ben onu Rabbimin rızası için vermek istiyorum. Peygamberimiz onu kutlar ve ona şöyle buyurur: Adı geçen malını akraban arsında paylaştır.

O da öyle yapar ve malını akrabasından Hasan İbn-i Sabit ile Ubey bin Kâb'a verir.

Akrabaya yardım niçin önceliklidir? Peygamberimiz bunun sebebini müjdeleyici bir dille şöyle açıklar:

“Akrabaya yapılan yardımın getireceği sevap, diğer insanlara yapılacak hayırların iki katıdır.”

Aziz Peygamberimizin bir diğer sözleri de şöyledir: “Yapılacak yardımların en değerlisi, ilişkiyi kesen, umursamaz akrabaya karşı yapılandır.”

Akrabaya Mecburî Yardım

Sevgili kardeşlerim; akrabaya yapılacak yardımların bir bölümü bizim seçimimize bağlıdır. Rabbimizin rızasını daha çok kazanabilmek için dilediğimiz kadar yardım edebiliriz. Ama yardımın bir de dinen mecburi olan kısmı vardır. Bir diğer anlatımla İslâm Toplumu’nda yardımın mutlaka yasal yollarla gerçekleştirilecek olan bir mecburi kısmı vardır. Meselâ Rabbimiz görev yükleci İsrâ sresinin 36. ûyetinde, şöyle buyurur: “Akrabaya hakkını ver…”

Bu âyet-i kerîme ve benzerleri akraba arasında yardımlaşmayı dinen vacip görev kılmaktadır.

Güzel kardeşlerim;Mecburi yardımlar konusunda İslam bilgilerinin yaklaşımlarını ve açıklamalarını kısaca özetlemek istiyorum:

Ana – baba; evlat - torun gibi usûl ve fürû akrabaları yanısıra birbirleriyle evlenemeyecek olan akraba ve bir de Kur'an-ı Kerim'inde birbirlerine vâris olacakları bildirilen akraba fertleri arasında bir tarafın diğer zengin diğer tarafın fakir olması durumunda yardımlaşma vacip/gerekli olur.

Meselâ kişi fakir anabasına, fakir kız kardeşine, fakir veya engelli kardeşine nafaka vermekle yükümlüdür. Bu görevini yapmaması onu günahkâr kılar. Aziz Peygamberimiz bir hadislerinde bizleri şöyle uyarır:

“Veren el, Allah katında alan elden daha üstün/daha hayırlıdır. Sen önce nafakası ile yükümlü olduklarına vermeye başla. Önce anana ve babana,sonra kız kardeşine ve kardeşine ve sonra yakınlık sırasına göre akraba fertlerine yardımda bulun.”

Sevgili kardeşlerim; Akrabalık konusu çok ama çok önemlidir; lütfen bu konuda bana dualarınızla yardımcı olunuz. Çünkü biz akrabalık görevlerini yerine gereğince yerine getiremiyoruz. Oysaki görevlerimiz önce ana-babaya ve akrabaya karşı başlar.

İslam'ın ilk dönemlerinde sevgili kardeşlerim; Aziz Peygamberimiz Peygamber olarak gönderiliş sebebini nasıl açıklıyordu biliyor muşunuz? Geliniz sahâbi Amr b. Abese’i beraberce dinleyelim. O, şöyle anlatıyor:

Peygamberliğin ilk yıllarında Mekke döneminde Hz. Peygambere geldim. O'na; sen kimsin, dedim. O da; Nebiyim, dedi. Aramızda şu konuşma yaşandı:

- Nebi kimdir?

- Allah'ın insanlara gönderdiği elçisiyim,

- Sen ne ile gönderildin, ne söylüyor ve neye çağrıda bulunuyorsun?

- Rabbim beni akraba hukukunu gözetmeyi emretmem için gönderdi. Bir de putları kırmakla/ Allah'ın varlığı ve birliğini ilan, O'na hiçbir varlığın ortak koşulmaması gereğini tebliğ etmem için görevlendirdi.

Akrabaya Evet, Adaletsizliğe Hayır

Sevgili kardeşlerim; akrabalık hukuku önemlidir ama akrabaya önem vereceğiz diye adaletsizlik de yapamayız. Sözü uzatmamak için özetleyelim. Rabbimiz Nisa sûresinin 135. âyetinde şöyle buyurur:

“Ey iman edenler! Öz canlarınızın, ana babanızın ve akrabanızın aleyhine de olsa adil olun. Adalet üzere şahitlik yapın...”

Akraba hukukunu gözeteceğiz diye akrabanın lehine adaletsizlik elbette yapılamaz. Aziz Peygamberimizden de bir örnek vermek gerekirse, o şöyle buyurur: “Günaha düşürücü bir iş yapmadıkça sizin en hayırlınız soyunu / akrabasını savunandır.”.

Müslüman kişi filanca “ Benim akrabamdır, onun yaptığı zulmü görmeyeyim” diyemeyeceği gibi haksız olduğunu bildiği akrabası için “Onu koruyayım, lehine hüküm vereyim ” de diyemez.

Gayemiz Allah’ın Rızası ve Onun Cennetleridir

Güzel kardeşlerim; akrabalık dahil İslami görevlerin amacı elbette ki Rabbimin rızasıdır ve ebediyen devam edecek olan Cennet hayatına ermektir.

Yüce Rabbimiz Rad suresinin 21 ila 23. âyetlerinde Cennete girecek kullarının vasıflarını açıklarken onları; Allah'ın rızasını hedefleyerek sabır gösteren, namaz kılan, gizli ve açık yardımlarda bulunan ve yapılan kötülüklere iyiliklerle karşılık vermeye çalışanlar olduğunu beyan buyururken öncesinde de şöyle buyurur:

“Onlar Allah'ın kurulması ve yaşatılmasını emrettiği akrabalık hukukunu gözetirler ve Rablerinin huzurunda sorgulanacaklarından korkarlar / azaba uğramaktan derin derin endişe ederler.”

Sevgili kardeşlerim; akraba hukuku bu kadar önemli olduğu içindir ki, Yüce Rabbimiz aynı surenin 35. âyetinde “Cehennemlikleri ana kulluk çizgisinden sapanlar ve de akrabalık ilişkilerini kesenler olarak “zikreder. Bu durumu tam bir münafıklık yani yürekten inanmamış olmak olarak vasfederek Muhammed sûresinin 27. ayetinde; şöyle buyurur:

“ (Ey kalplerine iman akmamış olan insanlar!) Demek ki siz bulunduğunuz toplumda yönetimi ele geçirip iktidar olduğunuzda, toplumu fesada verip kaos oluşturacak ve akrabalık rabıtalarını keseceksiniz öyle mi?”

Bu ilâhi beyanların ışığında Peygamberimiz de; “ Akrabalık rabıtalarını koparanlar- sorgulanmadıkça- Cennete giremezler” buyurmuşlardır.

Sevgili kardeşlerim; bitirirken akrabanın öncelenmesinin aklî sebebine değinelim. Biz insanlar arasında en ziyade akrabamızın durumunu bilebiliriz. Onların maddî mânevi ihtiyaçlarını daha bir öğrenebiliriz. Onların problemlerine zamanında ve daha az imkânlarla çözüm üretebiliriz. Bunun içindir ki birinci derecede akrabamıza karşı görevlendirildik. Söze âyetle başladık. Nahl sûresinin 90. âyetiyle bitirelim:

“Şüphesiz Allah adaleti ve ihsanı emreder. (Adalet ve İhsanın gereği olarak da” akrabaya verici olmakla görevlendirir…”

Hepinize hayırlar, huzurlar, bereketler, akraba hukukuna riayetle değerlendirilmiş ömürler niyaz ederim aziz kardeşlerim.