Dolar (USD)
32.51
Euro (EUR)
34.83
Gram Altın
2450.84
BIST 100
9893.95
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

29 Temmuz 2014

AKRABALIK İLİŞKİLERİ, KİŞİLERİN KEYFİNE GÖRE BELİRLENMİŞ DEĞİLDİR

Abdullah bin Amr'dan:

u2013 Akrabayla ilişkiyi karşılıklı sürdüren kimse, gerçek akrabalık haklarını yerine getiren demek değildir. Asıl akrabalık ilişkilerini sürdüren, karşının ilişkisi kesildiği halde, bu ilişkiyi devam ettiren kimsedir.

(Buhari, Edeb; Tirmizi, Birr 10 (1908)

* * *

Akrabalık ilişkilerini belirlemek, kişilerin elinde değildir. Kimse anne-babasını seçme hürriyetine sahip olmadığı gibi, amca ve dayısını, hala ve teyzesini tercih hakkı da yoktur. Akrabalık bağlarını yaratan Allah, bu ilişkileri, sevgi, saygı, itaat, merhamet, yardım, ilgi, fedakarlık gibi belli fazilet ölçüleri üzerine kurmuştur. Sıla-yı rahim de denilen bu bağlar, dinimizde her mü'minin göz önünde bulundurmak zorunda olduğu farz vecibelerindendir. Akrabalar arasındaki ilginin ve ilişkilerin kesilmesi ve koparılması ise, büyük günahlar arasında yer alır.

Şu halde, akraba haklarına riayet etmemek, dilediği yakınıyla ilişki kurup dilemediğiyle ilişkileri koparmak; mü'minin iradesine bağlı, arzu ve isteklerine bırakılmış bir tercih konusu değildir. Bu ilişki, mü'minin uymak zorunda olduğu bir ilahi emirdir. İmanın ve kulluğun zaruri gereğidir.

Her insan, akraba da olsa bazı kişileri sevmeyebilir. Ondan hoşlanmayabilir. Ona hiç gidip gelmek, adını bile duymak istemeyebilir.

Allah'a iyi bir kul olmaya çalışan her mü'min, nefsinden gelen bu dürtüleri iradesiyle yenip kendine düşen sorumlulukları yerine getirmekten kaçınmaz.

Akrabalarına karşı üstüne düşen hürmet, itaat, fedakarlık, ilgilenmek, ziyaret etmek gibi görevleri elinden geldiğince ifaya gayret eder.

Akrabalık ilişkileri karşılıklı olursa, elbette hem daha kolay ve verimli, daha mutluluk verici hale gelir ve en güzel şekilde sürüp gider. İnsan fıtratı da böyle bir ilişkiye daha yatkındır. Sana gelene gitmek, seveni sevmek, sayanı saymak, verene vermek, ilgilenene ilgi duymak, yardım elini uzatana elini uzatmak, kendini insan sayan her kişinin yapabileceği ve yapması da gereken tabii davranışlardır.

Bu davranışların, fazilet olması ve kişiye sevap kazandırması, ancak her hal ve durumda aksatılmadan sürdürülmesine bağlıdır. Yani bir taraf sürekli veya zaman zaman akrabalık görevlerini aksattığı halde, diğer taraf kendine düşen sorumlulukları yerine getirmekten vazgeçmiyorsa, bu davranış, Rıza-yı ilahiye uygundur. Allah katında çok makbul bir ameldir.

Çünkü Allah, akrabalık ilişkilerinin ifasını, karşılıklı olması şartına bağlamamıştır. Gitmeyene gitmek, vermeyene vermek, sormayanı arayıp sormak, ilgisiz davrananla yakından ilgilenmek; akrabalık hakkının vazgeçilemez bir kuralı, terkedilemez bir sorumluluğudur.

Akrabalık ilişkilerini, tek taraflı bile olsa, aksatmadan yürütmenin insana kazandırdığı fazilet ve faydalarına bir hadis-i şerifte şu şekilde işaret edilir:

Ebu Hureyre'den:

u2013 Her kim rızkının bollaştırılması, ya da ecelinin geri bırakılması kendisini sevindirirse, akrabalık ilişkilerini (kesmeyip) korusun. (Buhari, Edeb 18)