AKM; jakoben zihniyete karşı dikilen zafer anıtı
Yıl 1997. Millî Görüş Lideri Prof. Dr. Necmeddin Erbakan Türkiye
Cumhuriyeti 54. Refahyol Hükümeti Başbakanı, Recep Tayyip Erdoğan İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı. Millî Gazete’nin 25. kuruluş yıldönümü
vesilesiyle çağdaşlığın âbidesi, laikliğin sembolü AKM’deyiz.
Heyecan dorukta...
Hasan Aksay, Sadık Albayrak, Hazım Oktay
Başer, Mustafa Müftüoğlu, Ömer Yüksel Özek, Abdulkadir
Türker, Necdet Kutsal, Ekrem Kızıltaş, Ahmet Hakan Coşkun gibi
isimlerin yanında daha ismini sayamadığım yüzlerce siyaset ve medya dünyasından
insan bu büyük buluşmanın heyecanını yüreklerinde hissediyordu.
Millî Görüşçüler bırakın içine girmeyi, önünden geçmeye imtina
ettikleri AKM’de tertip edilen programa iştirak etmiş, salon hıncahınç
dolmuştu. Taksim Atatürk Kültür Merkezi, Erbakan hocanın salona girmesiyle
birlikte “Mücahid Erbakan...” sloganlarıyla âdeta yıkılıyordu.
Erbakan bangır bangır fikriyatını, ideallerini anlatıp, geleceğe
dair hayâllerini “batı hayranlığının vücud bulduğu sahne”de
misafirlerine ikram ediyordu. Başbakan Erbakan medyanın
önemine değinip Millî Gazete’nin ne kadar önemli bir misyonu yerine getirdiğini
ifade ederken; Başkan Erdoğan, Millî Gazete’nin logosunun
üzerindeki “Hak Geldi, Bâtıl Zâil Oldu” âyeti olduğu müddetçe gazete
sayfaları boş çıksa dahi ömür boyu okumaya devam edeceğini haykırıyordu.
*
Kendi “mâbed”lerindeki bu haykırışları sindiremeyen ve
gemi azıya alan bir takım kesim boş durmuyor, eylem üzerine eylem, manşet
üzerine manşet atarak Başbakan Erbakan’ı ilgâ etmek için bütün imkânlarını
kullanıyordu.
Ve en nihayetinde 11 ay sonra “Türkiye laiktir, laik
kalacak!..” sloganları arasında Erbakan’ın başbakanlığı katakulli ile
elinden alınırken, Başkan Erdoğan ise 12 Aralık 1997’te Siirt’te düzenlenen
mitingte “Minareler süngümüz, kubbeler miğfer / Camiler kışlamız, mü’minler
asker...” dizelerini okuduğu için Pınarhisar’da kodese (4 ay 10 gün)
tıkılıyordu!.
Müslümanların iktidarına tahammül edemeyen “mutlu azınlık”;
milletin daha fazla hizmetten, daha fazla adaletten pay alarak kendini iyi
hissetmesine fırsat vermeyerek Adnan Menderes ve Turgut Özal’dan sonra bir kez
daha ön almayı başarıyordu!..
*
Fakat hesaba katmadıkları bir şey vardı; “kesilen sakal daha
gür çıkar”dı ve dahi “zulm ile âbâd olunmaz”dı. “Keser
döner, sap döner, bir gün gelir hesap döner” atasözü tecelli etti. “Muhtar
bile olamaz” denilen Recep Tayyip Erdoğan önce Başbakan, sonra da Cumhurbaşkanı
oldu.
Eser siyaseti ile gönüllere dokunarak, Türkiye’nin her köşesini inşa ve ihya etmek için seferberlik başlattı. 19 yıllık kesintisiz iktidarı döneminde bir taraftan yıkılmaya, kaybolmaya yüz tutmuş “Vakıf Medeniyeti”nin eserlerini ayağa kaldırırken, diğer taraftan jakoben zihniyetle mücadele etti.
Ve dün; Cumhuriyet’in 98. yılında doğup, büyüdüğü semte;
sevdalısı olduğu İstanbul’a; medeniyetlerin beşiği Türkiye’ye bir simge eser
daha kazandırdı. Hoşgörünün sembolü; AKM.
Cuma günü, Cumhuriyet’in 98. yılında bir tarafta İslâm’ın mührü
ulu mâbed Taksim Camii’nin minarelerinden ezan sesi yükselirken, diğer taraftan
13 yıl aradan sonra yeni mimarîsiyle, yeni konseptiyle, yeni misyonuyla hizmete
açılan AKM’de “Sinan Operası”nın dünya prömiyeri sahnelendi.
İlk kez böyle özel bir mekanda Müslümanlarla laikler yan yana
otururken; laiklik elden gitmedi, Cumhuriyet de yıkılmadı. Üstüne üstlük
jakoben zihniyete inat İstanbul’un ortasına “itibardan tasarruf olmaz!..”
dedirten AKM gibi bir zafer anıtı dikildi. Laiklik ve demokrasiye sözde değil,
özde bağlılığın en belirgin fotoğrafı bir kez daha AKM’de verildi.
Nice 98 yıllara…