Akkuyu Karakuyu
Değerli
okurlarım, birçok insanımız için klasik anlamı olan bir soru ile makaleme
başlamak isterim.
Hangi
çağda yaşamak istersiniz?
Bu
sorunun cevabının çok farklı olduğunu bilen bir vatandaş olarak son yarım
asırda doğup büyüdüğüm ülkemde bizzat canlı yaşadıklarım arasındaki mesafeyi
gözlemledikçe birçok açıdan şanslı olduğumu düşünenlerdenim.
Hafızamdaki
zenginliği akıl süzgecinden geçirdiğimde 68 kuşağı gençliğinin gerçekliklerini,
hayallerini ve gerçekleşenlerini hatırlıyorum.
Kendi çağımın
tüm yaşanmışlıklarının ise canlı şahidiyim.
Nereden
nereye gelindiğinin kronolojik tahlilini yapmaya bu makalemin satırları yetmez.
Ülke
gündemimiz, seçim süreci ile birlikte öyle hızlı bir değişime uğradı ki, takip edebilene
aşk olsun. Kirler ve nurlar, izler ve izciler o kadar iç içe girdi ki,
doğrusunu bilene ve bulana da aşk olsun.
Türkiye
Yüzyılına doğru hızlı adımlarla gitmeye çalışan ülkemizin bu hızına içerden ve
dışardan müdahale olmasa diyeceğim ama sade müdahale değil dört koldan acımasız
bir saldırı ile bırakın ilerlemeyi, gerisin geri eski Türkiye’ye Karakuyulara
yeniden yönlendiriliyoruz.
Son bir
aylık süre içerisinde, ülkemiz bir baştan bir başa müjdeli açılışlarla
hayallerimizin ülkesine doğru yol alıyor.
Bu arada
devasa projeler olarak kabul gören ve dış dünyanın zinhar olmamalı dediği İmece
uydu gözümüz, TCG Anadolu SİHA gemimiz, Karadeniz ve Gabar’dan
fışkıran enerji kaynaklarımız derken dünde Akkuyu Nükleer Santralimizin hizmete
giren ünitesi ile dünya liginde bizde varızcı bir dik duruşun şahidi olunca,gözyaşlarımahâkim
olamadığımı itiraf etmeliyim.
Açılıştan
açılışa koşuyor, müjdeler peş peşe birbiri ardı sıra gururumuzu okşuyor
derken,diğer taraftan salvo halinde saldırılar da neyin nesi.
Ülkemizin
son 20 yılına damgasını vuran ve tarihin sayfalarına adını altın harflerle
yazdıran Cumhurbaşkanımız bu yoğun temponun azizliğine uğradı ve hastalandı.
Öncelikle
geçmiş olsun diyor ve acil şifalar diliyorum.
İçinden
lağımların akıtıldığı sosyal medya mecralarında Cumhurbaşkanımızın hastalığı
ile ilgili yapılan yorumlar ve temenniler,karakuyuların derin dehlizlerindeki
karanlıkla bir daha yüzleşmemize vesile oldu.
Karanlık
değil zifir karanlık bu.
İnsani
olmadığı kesin.
Bir
tarafta Akkuyular.
Diğer
tarafta Karakuyular.
Tercih
etmek aslında zor değil ama yeter ki, ön yargılar ve kişisel düşmanlıklar
olmasın.
Kindarların
büyük kısmı dindarlara da düşman olunca ayırt etmek çok zor olmuyor.
Bu
milletin dini ile diyaneti ile sorunu olanlar, benim dinime diyanetime düşman
olmasa bir sorun teşkil etmez ama müdahil oldukları dönemde yaşadıklarımı
unutmam mümkün değil.
Gençlik
yıllarımda her 29 Mayıs bende Ayasofya ile karşılık bulurdu.
Bugün
Ayasofya açık.
Dolup
taşmaya devam ediyor.
Ülkemizin
dört bir yanından gelen Müslümanlar camiye uğrayarak iki rekâttahiyyat namazı
kılıyor ve açılmaz deneni açanlara dua ediyor.
Sade
Ayasofya değil, Taksim Camii de açık, geçen hafta ibadete açılan Barbaros
dedemizin adını taşıyan Levent semtimizin göbeğinde yapılan Barbaros Hayreddin
Paşa camimiz de açık.
Türkiye
yüzyılı sevdalıları madden ve manen ülkemiz adına yapılanları gördüğü için
yerli yabancı tüm engelleme unsurlarının çabalarına rağmen bu dönemin akamete
uğramasına müsaade etmeyecekler.
Karakuyuların
derin dehlizlerindeki karanlık ruhluların bir elinde patates diğer elinde soğan
duradursun, saman kafalılar yedikleri samanlardan olsa gerek zekâlarından
fışkıranları akıl süzgecinden geçirmeyi akdedemediklerinden olsa gerek dediğim
dedik çaldığım düdük devam ediyorlar.
Hayal
etmek güzel bir duygu kişiyi gerçeğe doğru götürebilir.
Gerçek
ise adı üzerinde gerçek.
Yalana gelince, er yâda geç çıktığı ağızın sahibini sade rezil etmez, kepaze de eder.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.