Akıllardaki Corona soruları
Bir türlü çıkamadık şu koronavirüs gündeminden.
Hepimiz sıkıldık.
Ama geçekten büyük bir salgın, afet doğrusu…
Bazıları abartıldığını söylüyor salgının ama işin çok ciddi bir yönü var. İsterseniz salgının geldiği durumu ve verebileceği zararı daha iyi anlayabilmek için Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı son veriler üzerinden basit bir istatistik çalışması yapalım.
Bakalım salgın konusu ne kadar ciddiye alınmalı…
***
Virüse karşı tam etkili bir ilaç veya aşının keşfedilmediği bir durumda virüsün 83 milyona yayıldığını varsayarsak istatistiksel olarak en az 260 bin insanın bu virüsten hayatını kaybettiğini görürüz. Ayrıca 460 bin insanın bir kısmının yoğun bakımda bir kısmının da entübe durumunda “yatağa bağlı” tedavi
görüyor olacağını da belirtelim.
Sağlık sektöründeki birçok uzmanla yaptığım görüşmelerde bana Türkiye’deki yoğun bakım personelinin çok yetkin olmasının vefat sayılarını düşürdüğünden bahsetti. Tüm yoğun bakımlarda Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği protokol sıkı sıkıya uygulanıyormuş.
İstatistikte sağlık sistemi bugünkü gibi tıkır tıkır işlerse ve bu kadar hastayı kaldırırsa bu tablo ile karşılaşacağımızın altını çizmek istiyorum.
Sağlık sistemi çökmeden bu salgınla mücadele edebilmek için evde kalmamız oldukça önemli.
Evde kal Türkiyem!..
Evde kal ki hastalık sana bulaştığında sana bakacak, seni iyi edecek, işler bir sağlık sistemimiz olmaya devam etsin.
***
Tedbirlere riayet etmezsek kötü bir tablo ile karşılaşabiliriz. Bu nedenle devlet yetkililerinin talimatlarına harfiyyen uyalım. Hastalığı geçirmiş, başarılı tedavi süreci ile hastalığı yenmiş olmanın da yeterli olduğunu düşünmeyin sakın!
“Artık ben risk altında değilim” diye bir şey yok.
Bilim adamlarının açıklamalarına göre hastalığı geçirmiş olmak tam bir bağışıklık kazandırmış olmuyor.
Hayvan kökenli bir virüs olan COVID-19’un bulaştığı hayvanlar yüzde 80 oranında bağışıklık kazanırken insanlarda bu oran yüzde 70’lerde kalıyor.
***
Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Hasöksüz virüsün henüz tam oturmadığını söyleyerek Mayıs’ın sonuna kadar virüsün mutasyonunun devam edeceğinin altını çizdi.
Virüs mutasyon geçirdikçe bünyede gösterdiği etkiler de değişmeye başlıyor. Solunum yolu hastalıklarında virüs kanda çok fazla durmadığı için vucüt hastalığa karşı bağışıklık
geliştirmiyor.
***
Türkiye ve Avrupa Bilimler Akademisi Üyesi Prof. Dr. Taner Demirer de dünyada 96 aşı çalışması olduğunu söyleyerek bunların ancak 5 tanesinin Eylül ayında kullanılabilir duruma gelmesinin planlandığını söylüyor.
Bu nedenle evde kalmak daha bir önemli oluyor. Dişimizi sıkmamız gerekiyor.
***
Kimlere test yapılıyor?
Vatandaşlardan bu konuda bana gelen bolca soru var. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamalarına göre hastaneye başvuran hastalardaki tetkiklere göre bu hastalara koronavirüs testi uygulanıyor.
Hastalık tespit edilen kişilerde filyasyon süreci başlatılarak hastanın temas ettiği diğer kişiler tespit edilip onlara da test uygulanıyor. Yani vatandaşların istek üzerine test yaptırabilecekleri bir durum yok.
***
Kadınlarımız kendi bakımlarını yapmakta oldukça becerikli ama biz erkekler maalesef berberlere ihtiyaç duyuyoruz. Bazıları aldıkları tıraş makineleri ile saçları sıfır numaraya keserken buna hiç girmeyenler ise “Jöle ve çeşitli saç şekillendiricileri ile bir süre idare edelim bakalım” diyor.
Eğer erkekleri berberlerden biraz daha uzak tutarsak sanırım koronavirüs salgınından sonra bir de “bit salgını” bizleri bekliyor olacak.
***
Hafta sonları sokağa çıkma yasağı ile birçokları kendilerini hapishane yaşamında gibi hissetmiş olacak ki Pazartesi günü itibarıyla tüm hafta karantina duruma rafa kaldırılmış gibi bir hava aldım. Her yer insan kaynıyordu bütün hafta.
Bu hafta sonunda tekrar sokağa çıkma yasağı ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasından sonra “Şimdi yandık” demiştim. Vatandaş hücum edecek her şeye korkusu bende hasıl oldu. Korkulan tablo ile karşılaşmadık ama sokakların eskisi kadar boş olmadığı, marketlerde ve pazarlarda
sosyal mesafe uygulamasının artık umursanmadığını görmek hiç de zor değildi doğrusu.