Akıldışılık ve eğitim yorgunluğu
Eğitimde derin bir krizin olduğunu küresel ölçekte
gözlemlemek mümkündür. Doğu ve batı ülkelerinde bir bütün olarak derin bir eğitim
krizi yaşanmaktadır. Eğitimin hala rasyonel bir doğaya ve tecrübeye
kavuşturulamamış olması, yaşanan krizin en asli nedeni. Eğitime akıldışılığın egemen
olması, eğitimin hep kriz içinde olmasına neden olmaktadır.
Akıldışı anlayışlara, pratiklere ve doğmalara
dayanan eğitim pratiğinin ve tecrübesinin kız ve erkek çocuklarına kattığı
felsefi, bilimsel, sanatsal ve ahlaki hiçbir değer yoktur. Akıldışı anlayışlar,
duygusallık ve dogmatizmden başka bir şeyi ifade etmemektedirler. Geçmişin
ritüellerini ve kabullerini empoze etmekten başka bir işe yaramayan akıldışı
eğitim, felsefenin, bilimin ve sanatın gelişmesini engellemekte, cehaletin ve
ilkelliğin kalıcılaşmasına ve kültür haline gelmesine yaramaktadır.
Akıldışı kaynakların ve yöntemlerin eğitimin
merkezinde olmasında hiçbir yarar yoktur. Geçmiş çağların eğitim metodlarını ve
kaynaklarını günümüzün değeri olarak eğitime taşımak, kız ve erkek çocuklarının
bugünü ve hayatı kaybetmelerine neden olmaktadır. Geçmişin kaynaklarını,
yöntemlerini ve kabullerini sürekli olarak güncelleme ve tazeleme adı altında
gündemde tutmak ve onlar için enerji harcamak, eğitimin yorgunluk ve bıkkınlık yaratan bir faaliyete
dönüşmesine neden olmaktadır. İnsanlar, bugün artık eğitim yorgunudurlar.
Akıldışılık, eğitim yorgunluğunun ana nedenidir.
Kız ve erkek çocukları, hayatın felsefi, bilimsel,
sosyal, sanatsal ve hukuki boyutlarının farkına varmalarını sağlayan bir eğitim
tecrübesi yaşadıkları takdirde yeterli ve gerekli bir eğitiim almış kabul
edilebilirler. Kız ve erkek çocuklarının ihtiyaç duyduğu şey, hayatın rasyonel
bir açıklamasının olduğu gerçekliğini kavramalarıdır. Hayatın felsefi,
bilimsel, sanatsal ve sosyal açılardan rasyonel bir açıklamasının mümkün olduğu
gerçeğinin kavranmaması halinde akıldışı ve insanlık dışı anlayışlar mutlak
doğru diye kendilerini kız ve erkek çocuklarına dayatmaya başlamaktadırlar.
İnsanlık için en büyük felaket, cehaletin, fanatizmin ve vahşetin akıldışılık
şeklinde eğitime hakim olmasıdır.
Hayatı rasyonel olarak açıklamak, bilim, felsefe,
sanat, toplum ve doğa hakkında kuru bilgilere sahip demek olmak değildir. Hayatı
rasyonel olarak açıklama perspektifine sahip olmak, kendine özgü bilimsel,
felsefi ve sanatsal yaklaşımların içinde kendini hissetmek, düşünmek, düşlemek,
kendini onlara bağlı görmektir. Hayatın rasyonel açıklaması, hayatın bilimle,
felsefeyle sanatla, öğrenmeyle, sorgulamayla ve araştırmayla anlaşılması, şiddetten,
ayırımcılıktan ve dogmatizmden tamamen arınmak anlamına gelmektedir. Hayatı
rasyonel olarak yorumlamak, bilimi,
felsefeyi ve sanatı teorik olarak
değerli görmenin ötesinde bir anlama
sahiptir. Bilimin, felsefenin ve sanatın
bir yaşam pratiği olarak yaşam tarzlarımızın
merkezi boyutları haline getirilmesi gerekmektedir. Felsefenin, bilimin
ve sanatın yaşam tarzının merkezi boyutları haline gelmesi büyük önem
taşımaktadır, çünkü akıldışı yaklaşımlar, kendi pratiklerini, ritüellerini ve kabullerini
mutlaka uyulması gereken uygulamalar olarak yaşam tarzı olarak
dayatmaktadırlar. Hayatı rasyonel olarak açıklamak ve anlamak önemlidir, ancak
yeterli değildir. Hayatın rasyonel olarak yaşanması için felsefeye, biiime,
doğaya, topluma ve sanata ihtiyaç vardır.
Akıldan, felsefeden, bilimden, sanattan ve doğadan
uzak ve onlara karşı yapılan bütün eğitim pratikleri, anlamsız, yararsız ve
verimsizdirler. Akıldışı perspektiflerin, kurguların, kabullerin ve kaynakların
empoze edildiği eğitim pratikleri, insana ve doğaya dair her şeyi zehirlemekte,
yozlaştırmakta ve çürütmektedir. Kız ve erkek çocuklarının hep birlikte
akıllarını aktif olarak kullanarak hayatın ve doğanın felsefi, bilimsel,
sanatsal ve sosyal boyutlarını birlikte keşfetmelerini, konuşmalarını,
tartışmalarını, düşünmelerini ve tecrübe etmelerini sağlayan akıl, özgürlük ve
araştırma esaslı insani ve rasyonel bir eğitim modelinin geliştirilmesi
gerekmektedir.