Akıl Var Mantık Yok!
Yeni tip corona virüsü tüm dünyayı etkisi altına aldı.
Bu virüsü diğer hastalıklardan ayıran özelliği henüz aşısı ve tedavisinin bulunmamış olması.
Devlet bu virüse karşı organize olmuş bir şekilde çok başarılı önlemler aldı. Nisan 2019’da pandemi ile ilgili çıkarılan Cumhurbaşkanlığı genelgesi ile çok önceden hazırlık yapılması da elbette etkili olmuştur. Bu önlemler sayesinde Türkiye’ye girişini geciktirdi ve vaka sayısını olabildiğince en az seviyede tutmayı başardı. Bunda vatandaşları bilinçlendirme çalışmaları da son derece etkili oldu.
Corona virüse karşı devlet kanadından tedbir alınmış olsa da milletin de uyması gereken hususlar olduğu aşikâr. Bu kurallara uyulduğu taktirde Türkiye’deki etkisi en az seviyede kalmaya devam eder.
Çin’de giderek etkisi yavaşlayan virüsün merkez üssü son dönemde Avrupa oldu. İtalya, İspanya ve Fransa başta olmak üzere Avrupa’nın birçok ülkesinde giderek hızlanan bir ivme ile yayılmaya devam ediyor. Özellikle yaşlılarda ölümcül etki gösteren virüs küresel ekonomiyi de büyük ölçüde etkiledi ve etkisi artarak devam edeceğe benziyor.
Dünyanın birçok borsasında sert kayıplar yaşandı, altının ons fiyatı düştü, Suudi Arabistan ve Rusya kapışması sebebiyle petrol fiyatları adeta çakıldı. Borsa ve altındaki düşüşün en büyük sebebi artan korkuyla birlikte insanların ellerindeki yatırım portföylerini satarak nakite dönmeleri oldu.
Ancak Türkiye’de bazı kesimler var ki yaşadıkları panik ile diğer kesim de fırsatçılık yaparak ekonominin ayarlarıyla oynuyorlar.
Panik yapanlar marketlere giderek makarna raflarını boşalttı. Halbuki bilinmesi gereken bir şey var o da Türkiye dünyanın ikinci en büyük makarna ihracatçısı. Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı da Avrupa. Avrupa’da hızla yayılan virüs sebebiyle muhtemelen önümüzdeki süreçte ciddi bir ekonomik problemle karşı karşıya kalacaklar. Üretimi ve dolayısıyla geliri azalan Avrupa daha az ürün ithal etmeye başlayacak. Bu durum dolayısıyla bizi de etkileyecektir. Ancak şu bize gösterdi ki ihraç edilmeyen makarnaları biz rahatlıkla tüketebilecek potansiyele sahibiz (!)
Gelelim fırsatçılara… Temizlik malzemeleri üreten bir arkadaşımla konuştum. Fiyat artışlarının sebebini sordum. Bir dokundum bin ah işittim.
Anlattıklarını kendi dilinden aktarayım. “Türkiye’de korona virüsü vakası henüz görülmemişken bir müşterim 50 adet 500 ml ve 50 adet 5 lt dezenfektan sipariş etti. Ben de üretip 500 ml dezenfektanı 8TL+ KDV’ye 5 lt’lik dezenfektanı da 45TL+KDV’ye sattım. Ancak vaka görüldükten sonra bu müşterimin 500 ml’lik dezenfektanı 33 TL’ye sattığını 5 lt’lik dezenfektanı da 230 TL’ye sattığını gördüm. Bu fırsatçılığın perakende boyutu. Bir de hammadde fiyatlarını artıran fırsatçılar var. Bu yüzden şu an üreteceğim ürünler için fiyat dahi veremiyorum. Biraz önce bahsettiğim müşteri için ürettiğim dezenfektan için aldığım alkolün birim fiyatını 1,7 dolardan almıştım. Ancak son ürettiğim dezenfektan için aldığım alkol hammaddesinin birim fiyatını 4,3 dolardan alır hale geldim. Bundan sonraki günlerde ne kadar artacağını da bilmiyorum.”
Bu fırsatçılarla ilgili Ticaret Bakanlığı birçok tedbir almaya gayret gösteriyor. Vatandaşlar olarak bizim de şikayet ederek destek olmamız gerekiyor.
Bir diğer problemimiz de devlet ne yaparsa yapsın her şeye karşı olan tipler... “Hükümetin korona vakasını sakladığını, gerçek vakaların çok daha fazla olduğu” yalanını ortaya atan aklı olup mantığı olmayan insanlar ciddi problem teşkil ediyorlar. Bu tiplere karşı şunu tavsiye ediyorum. Eğer iddia ettiğiniz gibi vaka sayısı yüksek olsaydı ölüm oranlarında hızlı bir artış olurdu. İstanbul Türkiye’nin özetidir ve istatistiki verileri Türkiye’nin örneklemi olabilecek seviyede. İBB’nin mezarlıklar müdürlüğünün sisteminde her gün ölenlerin isimleri ve soy isimleriyle yazıyor. Ben doğrulama yaparak denedim. Gayet iyi çalışıyor. İBB yönetimi hükümet ile aynı partide de değil. Girin sisteme bakın. Geçen yıla oranla son birkaç ayda ölüm oranlarında çok ciddi bir artış var mı yok mu diye.
Kıymetli okurlar. Gerek Avrupa’da, gerekse ABD’de sağlık sistemi Türkiye’ninki kadar iyi değil. Bunu orada yaşayanlardan daha net bir şekilde öğrenebilirsiniz. Devletimiz çok güzel tedbirler aldı, alıyor ve alacak. Biz kişisel temizlik kurallarına dikkat etmekle mükellefiz. “Batı”da corona testi yaptırmak da tedavi olmak da çok büyük paralar gerektiriyor. Türkiye’de bunları sadece SGK primleri ödeyerek yaptırabiliyoruz.
Devletimize güvenelim. Kişisel temizlik kurallarına ve yurt dışından gelindiyse 14 günlük karantina uygulamasını yapalım. Gerisi Takdir-i İlahi…