Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
31 Ağustos 2015

Akıl Teri

Kalkınma ve büyüme aynı gibi görünse de birbirinden farklı kavramlardır. Bir ülkenin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası'ndaki artış büyüme olarak gösterilebilir. Kalkınma ise bir ülkenin üretim ve kişi başına milli gelirinin artırılmasının yanında, ekonomik ve sosyokültürel yapısının da olumlu yönde değişime uğraması anlamına gelmektedir.

Muhteşem Kaynak'a göre kalkınma, bir ülkenin yüksek katma değerli ürünler üretecek biçimde dönüştürülmesi ve ortaya çıkan ürünün o toplumun gelir grupları arasında adil bir şekilde dağıtılarak toplumdaki bireylerin yaşam standartlarının yükseltilmesidir. Bu kısımda üzerinde durmak istediğim kısım "yüksek katma değerli ürünler üretecek biçimde dönüştürülmesi" kısmıdır.

OECD raporuna göre Ar-ge yatırımları/GSYİH oranlarına göre Kuzey Avrupa ülkeleri, Kore, ABD, Almanya, Japonya üst sıralarda yer almaktadır. Bu ülkeler bilgi ve teknolojiye önemli ölçüde yatırıp yaparak ticaretlerini bu yönde yapmaktadırlar. Ülkemizde 2000-2010 yılları arasında Ar-Ge harcaması artışının yıllık ortalaması %13 olsa da TÜİK kaynaklarına göre 2012 yılında Ar-ge yatırımları/GSYİH %0,95 seviyesinde. Yani %1'e bile ulaşamamış durumdadır. TUBİTAK Ulusal Yenilik Stratejileri 2023 hedefleri raporuna göre bu oranın mevcut artış hızı ile %1,82'ye çıkacağı ancak hedefin %3 olduğu görülmektedir. Bu da OECD raporlarına baktığımız zaman üst sıralardaki ülkelere kıyasla hala yolun başında olduğumuzu göstermektedir.

Yine TÜİK kaynaklarından edindiğim bilgiye göre Uluslararası Telekomünikasyon Birliği, "Bilgi Toplumunun Ölçümü" adında bir kitap yayımlamakta ve bu kitabın içeriğinde Bilgi ve İletişim Kalkınma Endeksi'ne yer vermektedir. 2002 yılından sonra 2007 yılından başlayarak 2013 yılına dek yayımlanan bu veride son yıl itibariyle ilk sırada Danimarka yer alırken bu ülkeyi Kore Cumhuriyeti ve İsveç takip etmektedir. 166 ülkenin kapsamda olduğu 2013 yılında Türkiye ise 68. sırada yer almaktadır.

2023 hedefleri doğrultusunda ilk 10 ekonomi arasına girmek için daha yoğun Ar-ge faaliyetleri içerisinde bulunmak gereklilik değil zorunluluktur. Akıllı telefon, otomobil, uçak, gemi, TV, makine, ilaç, ziraat vs. gibi yüksek katma değerli yerli ürünler üretilmeden ve bunlar için bütçe ayırmadan kalkınmada bir sıçrama yaşanması pek mümkün değildir. Daha eski yazılarımda da değindiğim (söz bana ait değil) "alın terinden akıl terine geçme" sözü hayatımızda uygulanmadan hedeflerimize ulaşamayız. 2023 Hedeflerine ulaşmak için özel sektörün bu konuda elini taşın altına daha fazla koyması gerekmektedir. Başta KOBİLER olmak üzere hedeflerinin olup olmadığını kontrol etmelidir. Hedefleri olmayan işletmelerin günü kurtarmaktan öteye geçemeyecekleri muhakkaktır. İşletmelerimiz Ar-ge ve inovasyon yatırımlarını artırarak uluslararası rekabette avantaj sağlama konusunda çaba sarf etmelidir. "İcat çıkartma" sözünün yerini "icat çıkart" olarak değiştirip yerli üretim konusunda çalışmalar yapmalıyız. Bunun için kaliteli insan sermayesi oluşturulması gerekmektedir. Milli eğitim sistemimizi bunun üzerine kurmalı ve gerekli ortam oluşturulmalıdır.

Verileri incelediğimiz zaman Türkiye'nin birkaç yıldır Milli Gelir'de 10 bin dolar seviyesinde tıkandığı görülmektedir. Bu da orta gelir tuzağına takıldığımızın bir işaretidir. Bu orta gelir tuzağından kurtulmanın çaresi yine yukarda da değindiğimiz gibi yüksek katma değerli ürünlerin üretimi, inovasyon çalışmaları ve ihracata dayalı büyüme modeline devam edilmesidir.

Son olarak, ülkemizde akıllı telefon, marka otomobillerin, sosyal medyanın kullanımının artışı değil bu tür yüksek teknolojili, yüksek katma değerli ürünlerin üretimine geçilmesi sağlanmalı. Bu konuda gerekli alt yapının oluşturulması, milli bilincin artırılarak bu konuda teşvik edilerek gerekli olan çalışmaların yapılması gerekmektedir.