Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
29 Haziran 2024

Akıl mı? Zekâ mı?

Sıklıkla karıştırılan ve hatta kavram kargaşasına dahi yol açan bu iki kelime üzerinde durmak istiyorum.

Değerli okurlarım, akıl için nimet kavramı kullanılır iken, zekâ için nimet denmez.

Zekâ küpü denir.

Bu iki ismin aynı anlama geldiğini düşünerek bazen biri yerine diğerini kullanmak sık yapılan hatalardandır. Benzer anlamları olsa da şimdi aktaracaklarımla ne kadar farklı olduklarını izah etmeye çalışacağım.

Akıl veya akletme. Fıtri ve dini referansı olan içinde mantık, iz’an, vicdan ve merhamet barındıran ölçü ve tartıya gelmeyen soyut bir kavramdır.

Kutsal kitabımız Kur’an’da Allah akledenler veya akıl sahipleri diye hitap ederek bu kavram kargaşasına karşı kullarını uyarır.

Zekâ ise daha somut olup bilimsel olarak ölçülüp tartılabilmesine rağmen peşine takılan insanları hüsrana uğratabilen, utandırabilen yanıltabilen bir kavram. Çok zeki olmak bazen çok zararlı olabilmektir.

Son günlerde dünya ve ülkemiz ölçeğinde yaşanılan garabetleri anlamlandırmada sadece zekâyı kullananlar klavuzu karga olan insanlar gibi burnunu pislikten çıkaramıyor.

Son yıllarda toplum olarak yaşadığımız olayların birkaç tanesini geriye doğru hatırlayıp akıl ve zekâ kavramlarına bir de bu açıdan bakalım.

Nerede ise bir yıla yaklaşan Gazze cihadına ABD ve batılı ülkelerin yaklaşım tarzını ve yedikleri herzeleri ve saymakla bitmeyecek ihanetleri yazarak kalemimi kirletecek değilim.

Ancak aklı ve zekânın arasındaki ince nüansı anlamlandırmak için yerinde ve cukkada oturan bir örnekleme bu yaşadıklarımızın içerisinde var.

Aba altından gösterdiği sopalarla toplum bilincimizde farklı etkiler oluşturarak kimimizde hayal kimimizde ise korkulu rüya ve kâbus olan ABD, artık dünya jandarmalığından elini eteğini çekmeli ve tek kutuplu dünya kâbusu yerini ortak akla bırakmalı.

Zekâsına güvenerek oynadığı oyunlar sonucu gelinen içinden çıkılmaz hali, ancak akıl ve akl-ı selim sayesinde yeniden düzlüğe çıkartılabilir.

Zekâ testlerinde tavan puanlar alan çağdaş(!) batılı insanların insanlığa sunduğu eserleri esefle seyrediyoruz.

Eserleri ile övünmeye devam eden avanaklara diyeceğim bir şey yok. Desem de zaten yapay zekâlarının anlama kapasiteleri yok.

O zaman bize düşen aklımızı kullanarak fıtratımıza uygun olan insanlığımızı işleterek gemimize su dolduran kanalları kapatarak işe başlamak.

Gemimiz bu şekilde su almaya daha fazla dayanmaz. Batar. Battıktan sonra da ah vah işe yaramaz.

Yol yakınken devletimize milletimize sahip çıkıp birbirimize kenetlenerek ortak akıl nimetini kullanalım.

Ortak akıl nimeti, ışığı kararmış dünya tünelinin ucundaki ışığa doğru bizi götürür. Bölünmeden ve dağılmadan yol aldığımız sürece ne aç kurtların ne de hamaset tacirlerinin ağına düşmeden yol alabiliriz.

Zekâsına güvenerek, zekâ özürlü akılsızları rehber edinenlerden olursak vay halimize.

Son yüz yılda dünyamızı ne hallere getirdiklerini görelim.

Görelim ki, daha fazla çocuk diri diri yakılmasın. Zalimin zulmü daha fazla ahlara sebep olmasın.

Zeka kayığına binmiş ezoterik zehirle aklı dumura uğramış zalim İsrail daha fazla yol almadan durdurulsun.

Müslümanlar derin uykuda.

ABD ve batı ise İsrail’in yaktığı dünya yangını söndürmek için su yerine benzin kullanmakta.

Allah’tan umut kesenlerden değilim.

Umudum dünyanın dört bir tarafında Filistin bayrakları ile kıyam eden gençler.

Zalimin zulmüne karşı tıpkı Gazze’deki mücahitler gibi dimdik ayaktalar.

Caddeleri meydanları doldurarak zalimlerin korkulu rüyaları ve kâbusları oldular ve olmaya devam ediyorlar.

Aynı duyguyu 15 Temmuz akşamında da yaşamıştım. O gece de sokağa ağırlıklı olarak gençler sahip çıkmış, Cumhurbaşkanımızın davetine icabet ederek ABD ve batı destekli darbeye karşı göğüslerini siper etmiş, tankları durdurmak için bedenini takoz olarak kullanmışlardı.

Yakın tarihimizde yaptığı savaşlarla Koca (!) Arap devletlerini saatler içerisinde etkisiz hale getiren şimarık piç İsrail, 30 bin takkeli mücahide karşı yaptığı savaşı aslında çoktan kaybetti.

Mücahit gördüğünde altına yapan İsrail sapıklar ordusunun yaptığı toplu sivil katliamlarından anlıyoruz.

Gurur ve kibir abidesi hastalığı nedeni ile yenilgisini ilan edemediği için Lübnan’a ve hatta cesaret etse Ülkemize saldırılar peydahlayarak savaşı tüm bölgeye hatta dünyaya yayacak ama çok şükür güçlü bir devlet olduğumuz gibi aynı zamanda da ordu bir milletiz.

Göz dikenin gözünü oyarız.

Çiğnemeye kalkanında dişlerini kırarız.

Sağlık ve mutluluklar dilerim.