Akıl mı? Zekâ mı?
Sıklıkla karıştırılan ve hatta kavram kargaşasına dahi yol açan bu iki kelime üzerinde durmak istiyorum.
Değerli okurlarım,
akıl için nimet kavramı kullanılır iken, zekâ için nimet denmez.
Zekâ küpü denir.
Bu iki ismin aynı anlama geldiğini düşünerek bazen biri
yerine diğerini kullanmak sık yapılan hatalardandır. Benzer anlamları olsa da
şimdi aktaracaklarımla ne kadar farklı olduklarını izah etmeye çalışacağım.
Akıl veya akletme. Fıtri ve dini referansı olan içinde
mantık, iz’an, vicdan ve merhamet barındıran ölçü ve tartıya gelmeyen soyut bir
kavramdır.
Kutsal kitabımız Kur’an’da Allah akledenler veya akıl
sahipleri diye hitap ederek bu kavram kargaşasına karşı kullarını uyarır.
Zekâ ise daha somut olup bilimsel olarak ölçülüp
tartılabilmesine rağmen peşine takılan insanları hüsrana uğratabilen,
utandırabilen yanıltabilen bir kavram. Çok zeki olmak bazen çok zararlı
olabilmektir.
Son günlerde dünya ve ülkemiz ölçeğinde yaşanılan
garabetleri anlamlandırmada sadece zekâyı kullananlar klavuzu karga olan
insanlar gibi burnunu pislikten çıkaramıyor.
Son yıllarda toplum olarak yaşadığımız olayların birkaç
tanesini geriye doğru hatırlayıp akıl ve zekâ kavramlarına bir de bu açıdan
bakalım.
Nerede ise bir yıla yaklaşan Gazze cihadına ABD ve batılı
ülkelerin yaklaşım tarzını ve yedikleri herzeleri ve saymakla bitmeyecek
ihanetleri yazarak kalemimi kirletecek değilim.
Ancak aklı ve zekânın arasındaki ince nüansı anlamlandırmak
için yerinde ve cukkada oturan bir örnekleme bu yaşadıklarımızın içerisinde
var.
Aba altından gösterdiği sopalarla toplum bilincimizde farklı
etkiler oluşturarak kimimizde hayal kimimizde ise korkulu rüya ve kâbus olan
ABD, artık dünya jandarmalığından elini eteğini çekmeli ve tek kutuplu dünya
kâbusu yerini ortak akla bırakmalı.
Zekâsına güvenerek oynadığı oyunlar sonucu gelinen içinden
çıkılmaz hali, ancak akıl ve akl-ı selim sayesinde yeniden düzlüğe
çıkartılabilir.
Zekâ testlerinde tavan puanlar alan çağdaş(!) batılı
insanların insanlığa sunduğu eserleri esefle seyrediyoruz.
Eserleri ile övünmeye devam eden avanaklara diyeceğim bir
şey yok. Desem de zaten yapay zekâlarının anlama kapasiteleri yok.
O zaman bize düşen aklımızı kullanarak fıtratımıza uygun
olan insanlığımızı işleterek gemimize su dolduran kanalları kapatarak işe
başlamak.
Gemimiz bu şekilde su almaya daha fazla dayanmaz. Batar.
Battıktan sonra da ah vah işe yaramaz.
Yol yakınken devletimize milletimize sahip çıkıp birbirimize
kenetlenerek ortak akıl nimetini kullanalım.
Ortak akıl nimeti, ışığı kararmış dünya tünelinin ucundaki
ışığa doğru bizi götürür. Bölünmeden ve dağılmadan yol aldığımız sürece ne aç
kurtların ne de hamaset tacirlerinin ağına düşmeden yol alabiliriz.
Zekâsına güvenerek, zekâ özürlü akılsızları rehber
edinenlerden olursak vay halimize.
Son yüz yılda dünyamızı ne hallere getirdiklerini görelim.
Görelim ki, daha fazla çocuk diri diri yakılmasın. Zalimin
zulmü daha fazla ahlara sebep olmasın.
Zeka kayığına binmiş ezoterik zehirle aklı dumura uğramış
zalim İsrail daha fazla yol almadan durdurulsun.
Müslümanlar derin uykuda.
ABD ve batı ise İsrail’in yaktığı dünya yangını söndürmek
için su yerine benzin kullanmakta.
Allah’tan umut kesenlerden değilim.
Umudum dünyanın dört bir tarafında Filistin bayrakları ile
kıyam eden gençler.
Zalimin zulmüne karşı tıpkı Gazze’deki mücahitler gibi
dimdik ayaktalar.
Caddeleri meydanları doldurarak zalimlerin korkulu rüyaları
ve kâbusları oldular ve olmaya devam ediyorlar.
Aynı duyguyu 15 Temmuz akşamında da yaşamıştım. O gece de
sokağa ağırlıklı olarak gençler sahip çıkmış, Cumhurbaşkanımızın davetine
icabet ederek ABD ve batı destekli darbeye karşı göğüslerini siper etmiş,
tankları durdurmak için bedenini takoz olarak kullanmışlardı.
Yakın tarihimizde yaptığı savaşlarla Koca (!) Arap devletlerini
saatler içerisinde etkisiz hale getiren şimarık piç İsrail, 30 bin takkeli
mücahide karşı yaptığı savaşı aslında çoktan kaybetti.
Mücahit gördüğünde altına yapan İsrail sapıklar ordusunun
yaptığı toplu sivil katliamlarından anlıyoruz.
Gurur ve kibir abidesi hastalığı nedeni ile yenilgisini ilan
edemediği için Lübnan’a ve hatta cesaret etse Ülkemize saldırılar peydahlayarak
savaşı tüm bölgeye hatta dünyaya yayacak ama çok şükür güçlü bir devlet
olduğumuz gibi aynı zamanda da ordu bir milletiz.
Göz dikenin gözünü oyarız.
Çiğnemeye kalkanında dişlerini kırarız.
Sağlık ve mutluluklar dilerim.