Akfobik davranışlar
Bu başlığı Atilla Yayla hocamızdan ödünç aldım. Yazıyı okuyunca ne anlama geldiğini öğrenmiş olacaksınız.
Erdoğan’ın icraatları
ortada. Ülkemiz onunla istikrara kavuştu. Dünyada en çok gelişen ve değerlenen
ülke oldu. Türkiye’nin ekonomik ve siyasi gücü, itibarı ve saygınlığı
katlanarak artıyor. Dünyada söz sahibi ve sözü dinlenen bir ülke olduk.
Evet, ülkemiz adeta
yeniden imar edildi. Çok şeritli jilet gibi otobanlarla tanıştı. Yüzlerce köprü
ve onlarca baraj hizmete girdi. Savunma sanayimizde olmaz denilen
şeyler gerçeğe dönüşüyor. İHA ve SİHA’larımız, füzeler, tank ve toplar,
ağır silahlar… Say say bitmiyor.
Ülkemiz kötü bir
kabustan güzel bir rüyaya uyanmış gibi. Terör bitme noktasına geldi. Asıl siz,
Erdoğan liderliğinin 2023 sonrasını görün. Çok daha güzel, iyi ve daha mutlu
günler göreceğiz.
Öyle bir çağda
yaşıyoruz ki suyu bulandıranlar eksik olmuyor. Haramzadeler helal lokma
yiyenleri, merhametsizlik merhameti yargılıyor. Kul hakkından bihaber olanlar
helalleşmekten bahsediyor. Başörtüsü zulmüne önayak olanlar başörtü
mağdurlarıyla pişmanlık görüntüsü veriyor. Sözün özeti şu; kurt fırsatını
bulunca kuzuyu yemeden önce ona şirin görünürmüş.
Ancak milletimiz irfan
sahibidir. Kendisini sokacaklara fırsat vermez. Kimin iş bilen, sözünün eri ve
samimi olduğunu, kimin de karşılığı olmayan siyasi bir kimlik olduğunu biliyor.
Boş vaadlere kanmayacak kadar da gerçekleri görüyor.
Biraz daha açalım.
Ana muhalefet öyle bir
Türkiye fotoğrafı çiziyor ki sanki ülke batmış, kızıl kıyametler kopuyor. Terör
var, kardeş kardeşi kırıyor. Kıtlık var. Askeri darbeler, 28
Şubat dönemi yaşanıyor. Hukuk ve insan hakları askıya alınmış! Bu
fotoğrafın özeti şu; gerçeği görmek istemeyenler zamanla kendi yalan ve
evhamlarının esiri olurlar.
Yazımızın başlığında
Atilla Yayla hocanın ismini anmıştım. Hoca, bir delile dayanmayan,
mesnetsiz, gerçek dışı Erdoğan suçlamalarını “Akfobi” diye tanımlıyor:
“Akfobi: Ülkedeki bütün
problemlerin her türlü sosyal, kültürel ve tarihsel faktörlerden bağımsız olarak
sırf Ak Parti iktidarı tarafından yaratıldığını ve Ak Parti iktidarının
gitmesiyle, düşürülmesiyle neredeyse kendiliğinden ortadan kalkacağını kabul
etmek.
Akfobik: Akfobiye kesin
ve mutlak olarak bağlı olma durumu, akfobiye inanan kişi.
Akfobik davranışlar:
İlgili ilgisiz her konuda konuşmayı ve/veya tartışmayı Ak Parti’ye getirmek ve
Ak Parti’yi spesifik bir konu bazında değerlendirmek, eleştirmek, hatalarını
göstermeye çalışmak yerine topluca yargılamak ve mahkum etmek. Kendisi ile aynı
fikirde olmayanlara fikir ve tartışmayla üstün gelmeye çalışmak yerine onları
yargılamakla veya yargılatmakla tehdit etmek. Sevmediği fikirleri dile
getirenlere başka bir fikirle cevap vermek yerine onları aktrol olmakla
suçlayarak tartışmadan kaçmak ama yine de doğru fikri dile getirdiğine kesinkes
inanmak…”
Erdoğan saplantılıların
ruh halleri bu, iyi değil. Bizce çaresi var; gerçeğe teslim olmak ve hayata
güzel bakmak. Çünkü ruhen sağlıklı olanın hayata bakışı da sağlıklıdır.
Sürekli, ‘Biz
kazanacağız.’ ‘Yargılanacaksınız.’ tehditleri havada uçuşuyor. Boşuna
çabalamayın çünkü Erdoğan size demokratik mücadele dışında bir yol bırakmadı.
Batılı ve ABD’li dostlarınızın çabaları da boşunadır. Çünkü milletimiz bu tür
girişimlere geçit vermiyor.
Bugün, hain 15 Temmuz girişiminin
yıldönümü. Darbenin üzerinden altı yıl geçti. Bu hain girişim için “tiyatro”
benzetmesi yapanların hala bu tutumlarının değişmediğine şahitlik etmek
milletimizi üzüyor.
Daha ileri gidilerek,
darbeye karışmış, KHK ile devletle bağları kesilmiş olanlara destek
açıklamaları yapmak ne anlama geliyor?
Diyelim ki iktidar
oldunuz; 15 Temmuz darbe girişimini telin mitingleri yapacak
mısınız? Şehit Ömer Halis Demir’i anıp kabrini ziyaret edecek
misiniz? FETÖ ve PKK’ya terör örgütü diyebilecek misiniz..?
Milletimiz
sağduyuludur, ülkemizin tekrar istikrarsız hale gelmesine izin vermeyeceğini
düşünüyoruz.