Akaryakıt Kaçakçıları Neden Affedildi?
Geçen gün Ümraniye Sanayi Sitesinde bir oto yedek parçacısına yolum düştü. Bankonun arkasında oturan iş yeri sahibi hem internette haber okuyor, hem de söyleniyordu. Okudukça söyleniyor, okudukça köpürüyor, okudukça sinirleniyordu. En son metni okuyup bitirince bize doğru döndü ve dedi ki: ”Dün gece mecliste torba yasa ile 800 akaryakıt kaçakçısına af gelmiş, rezilliği görüyor musunuz?” Doğrusu haberim yoktu, şaşırdım. “Allah Allah” dedim kendi kendime, “şimdi durduk yerden bunlar neden hırsızı, kaçakçıyı affetsinler?”
Sonra devam etti ak saçlı iş yeri sahibi ve dedi ki tekrar bize dönerek: “Kötü akaryakıt, akaryakıt kaçakçısı bayilerden satılıyor, bu kötü akaryakıt insanların araçlarına ciddi zararlar veriyor, şu rafta en kötü mazot pompası 3.000 TL, vatandaşın uğradığı zararın boyutlarını siz düşünün.” Dükkandaki herkes başını salladı ve herkes aşağı yukarı şu cümleyi kurdu: “Arkadaş ülkede ciddiyetli bir siyasi muhalefet yok ki, olan biteni eleştirsin, hatta olan bitene dur desin!” Oradan ayrıldıktan hemen sonra meseleyi ben de merak ettim ve internetteki çeşitli haber sitelerini ziyaret ettim. Gerçekten de böyle bir af çıkarılmış. Bir önceki maliye bakanı zamanında da bu tip bir yasa çıkarılacakmış ancak bakan bey buna sıcak bakmadığı için tasarı haline getirilmemiş, kısmet bugüneymiş. İçlerinde grup başkan vekilinin de olduğu 8-9 iktidar partisi milletvekili bu tasarıyı Meclise taşımışlar. Sessiz sedasız bir gece yarısı mesaisinde tasarıyı meclisten geçirmişler. Tam seçim arefesi ya, belli ki uygun zamanı kollamışlar.
Peki şimdi sormak lazım kendilerine: “Siz kime sordunuz da hem milleti, hem de vergi kaybı bakımından devleti zarara uğratan bu kaçakçılara yol verdiniz? Bunlara yol vermenizin makul ve meşru bir açıklaması var mı? Vatandaşın araçlarına koyduğu kirli mazotun açacağı hasarların bedelinin ne denli yüksek olacağını, bu hasarlar neticesinde satın alınacak yedek parçaların çoğunun yurtdışından geldiğini, dolardaki artıştan sonra her şeyin el yakan bir vaziyete geldiği bu ortamda parça fiyatlarının ne denli yükseldiğini ve devletin uğradığı vergi kaybını hiç mi göz önüne almadınız? Başta Maliye Bakanı olmak üzere bu tasarıya yol veren milletvekilleri ve konunun ilgilisi devlet kurumlarının tatmin edici, meşru ve makul bir gerekçe göstermeleri gerekmiyor mu? Yani demokrasi bizi temsil edecekleri seçip Meclise yollamak ama sonrasında ne olursa olsun işlerine karışmamak mıdır? Modern demokrasiler hesap verebilirliği, şeffaflığı, katılımcılığı ve vatandaş odaklılığı esas alır.
Hırsıza, uğursuza, yolsuza yol veren, hadi sen işine bak diyen bir anlayışın yarın başımıza ne denli büyük belalar saracağının hesabını kimse yapmıyor mu? Zaten toplum olarak çürümüş, kokuşmuş bir vaziyetteyiz ve bataklığa doğru sürükleniyoruz. Bir de buna yasal zeminde yol vermenin, geç demenin ne denli büyük sosyal yaralara sebebiyet vereceğini kimse hesap etmiyor mu? Burada o milletvekillerinin ismi cismi önemli değil. Belli ki kendilerine bir görev verilmiş ve görevi layıkıyla ifa etmişler. Zaten böyle bir sitemde şahsiyetlerinin ve kim olduklarının da bir önemi olmasa gerek. Ancak tarihin kendilerini böylesine utanç verici bir girişimin aleti olarak kaydedeceğini unutmasınlar. Meclis zabıtları bunları tek tek kaydediyor.
Diğer taraftan bu tasarının meclisten geçmesine yol veren esas failin kim olduğunun da bir an evvel kamuoyu vicdanı ve şeffaflık adına aydınlatılması gerekiyor. Mesela böyle bir affa bir önceki Maliye bakanı sıcak bakmıyor da bugün bu işlerden sorumlu olanlar “tamam, geçsin” diyebiliyor? Bunun mantıklı bir izahı olması lazım. Bütün bunları, sıradan, hiçbir partiyle, cemaatle, iş adamı grubuyla bağı olmayan, vergisini ödeyen, devletine milletine bağlı bir T.C. vatandaşı olarak kaleme alıyorum. Benim gibi binlerce insanın da kafasında bu soru işaretleriyle dolaştığını biliyorum, çünkü her Allah’ın günü sokaktayım ve insanları gözlemliyorum.
Onca güzel hizmet ve iş üreten bir yapının böyle kirli sahnelerle birlikte anılmasına gönlümüz vatandaş olarak razı değildir. Büyük oranda çökmüş vaziyette bulunan kamu ahlakının tamamıyla çökmemesi adına bu yanlıştan dönülmesini arzu ediyoruz.