Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 Kasım 2023

Akademinin içler acısı durumu

1996 yılında New York Üniversitesi'nde profesör olan Alan Sokal, akademik bir dergi olan Social Text'e “Aşılan Sınırlar: Kuantum Kütleçekiminin Dönüşümsel Bir Betimlemesine Doğru” tamamen uydurma bir makale gönderdi.

Bu makale derginin hakemlerinden tam not alarak yayınlandı. Sonra Sokal, gerçeği kamuoyuyla paylaşmıştı.

Meselemiz bu değil ancak ülkemizde bundan daha vahim bir şey yaşandı.

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İşletme Bölümü'nden Prof. Dr. Recai Coşkun da akademide yaşanan seviyesizliğe ve nitelik düşüklüğüne dikkat çekmek için “Bilgelik Olarak Dijital İşletmecilik” adlı tamamen kurgusal bir makale yazdı.

Bu makaleyi, Türkiye'de yayınlanan, Social Sciences Research Journal (SSRJ) adlı uluslararası hakemli dergiye gönderdi. Makale, dergi tarafından bilimsel bulundu ve 1 Kasım tarihinde yayınladı.

Bu dergide makaleler ücretle yayınlanıyor. Recai Hoca 500 TL ödemiş, sanırım şimdi 1000 TL alıyorlarmış.

Makale, hakem değerlendirmesine giriyor sonra birkaç yazım hatası ve ufak tefek düzeltmeler isteniyor. Hoca bu küçük hataları düzeltip, tekrar gönderiyor. 1 Kasım 2023 tarihinde de müjdeli haberi alıyor.

Ancak makale baştan sona kurmaca. Hem de öyle böyle değil. Birkaç yerden örnek verelim.

Stalin, kendini tüyleri yolunmuş tavuk sanarak, cinnet geçirip mevt-ül mort oldu.

Humeyni, tıpkı Salman Rüşti'ye yaptığı gibi bu zındığın başına 10 milyon dolar ödül koymuş. Dante'nin mezarı yüzlerce mezar soyguncusunun talanına uğradı.”

Devam edelim;

“Hegel diyalektiği ayağa kaldırmaya çalışırken, diyalektik amuda kalkmıştı. Taso ve Pikaçu'nun Türkiye güvenliğine tehditleri duyulmadı. Hakkında idam kararı çıkan Voltaire, İsviçre'de dağ yamacında tarla alıp, gariban ve fukaralara toplu konut yaptı.”

“Foucault Sarkacı, keşke Yerebatan Sarnıcı'nda kurulsaydı. İstanbul'a yakışmaz mıydı?”

Anlayacağınız heyet makaleyi okumamış bile. Hadi okumadılar diyelim kaynakça bölümüne de mi bakmamışlar acaba? Buyurun kaynakça;

Yönteme karşıyım, hepsi Popper'in yüzünden, Bilimsel Anarşizm Yayınevi.”

“Tarihin sonunu getiren son adam kimdi? Hurafe Yayınları”

“Ben senin için mi kavga ettim, kurt köpeğimin tanıklıkları, Gamalı Haç Yayıncılık

“Nitelin hali ne olacak? Desem Bir Türlü Demesem Bin Dert, Toplumsal Araştırmalar

“Klasik felsefe ölürken bilimsel felsefe yükseliyor, Remziye'nin Kitabevi.”

Bakar mısınız şu hale? Biri de çıkıp “bu nasıl makale, bu hoca bizimle kafa mı buluyor” diye sormamış!

Oysa Recai Hoca, bir makalesinin tam üç sene sürdüğünü ifade ediyor. “Gelişleri, gidişleri, düzeltmeleri, yurt içine gönderdiğim bir makalem altı kere reddedildi. Artık kolay yoldan yayın yapmak herkesin hoşuna gidiyor” diyerek meselenin vahametini ortaya koyuyor.

Bir ara benim de çok dikkatimi çeken ilginç ilanlar yayınlanıyordu. Örneğin, “Farabi’de Dil Mantık İlişkisi” konusunda çalışma yapmış olmak gibi doğrudan adrese teslim ilanlardı bunlar.

Asıl vahim olan nedir biliyor musunuz? Akademide hala aktif olan FETÖ yapılanması.

Bakınız profesör bir dostum ne diyor?

Sadece onkoloji camiasından intihal yapan en az 25 isim sayabilirim. Ve bu isimlerden bazıları yüzde 50 oranında intihal makaleleri tespit edilmiş olmasına rağmen haklarında hiçbir şey yapılmadı.”

Geçenlerde Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı’nın paylaştığı belgelerde de görüldüğü gibi FETÖ’nün akademide nasıl etkin olduğu ve neler yaptığı ayan beyan ortada.

Eğer FETÖ varsa orada muhakkak sınav sahtekârlığı vardır. Jüri ayarlama vardır. Sahte yayın, intihal vardır. Kadroları ele geçirme çabası vardır. Üniversite ihalelerini ele geçirme vardır.

Kısacası orada çürüme vardır. Peki, neden hala buna müsaade ediliyor?