AK Parti''ye ders verelim mi
İnsanın bulunduğu yerde, işte hata ve kusurun olmaması muhaldir.
Tabi ki AK Parti yaptığı her şeyi doğru yapmamış, yapamaz da ve bundan sonra da kimi işlerini doğru yap/a/mayacaktır. Çünkü bir işte insanın dahli var ise orada her şeyin doğru olmasını beklemek beyhudedir.
Bizler hatalarımızla, günahlarımızla, sevaplarımızla, doğru ve yanlışlarımızla insanız. Kimi zaman bilerek, en çok da bilmeyerek işimizde yanlışlar yaparız. İşlerimize nefsimiz, duygularımız, nefretimiz, sevgimiz, yakınlarımız, menfaatlerimiz karışır. İşlerimize geleceğimiz, makamımız, arkadaşlarımız karışır, dolayısıyla işlerimizi her zaman doğru yapma şansımız zorlaşıyor.
Biz birey olarak kendimize de yanlışlar yapmışız ve bundan sonra da şahsımıza yönelik yanlışlarımız olacaktır elbet.
Kurumsal işlevi olan tüzel kişilikler de insan unsuru ile işleyişlerini sürdürebilirler. Yani burada da yine insan faktörü söz konusu olmaktadır. Örgüt, parti, cemaat vb. yapılanmaların işleyişinde hatadan kaçınılamaz.
AK Parti de tekil konularda bazen saç-baş yoldurtan hatalara imza atmıştır, bundan sonrası için de kimileri için kabul edilemez diyebileceğimiz hatalar yapması mümkündür. Ama AK Parti’yi değerlendirmek için hataları üzerinden değil, partinin genel tutumu kriter olmalı.
Kişileri, partileri tekilleri ile değerlendirmek hakkaniyete uygun düşmez, aslolan partinin kuruluş felsefesinde yer alan hali, tutumu, inancı, anlayışı ile değerlendirmeliyiz.
AK Parti işini doğru yapma, milletin, devletin hayrına siyaset yapma inancı ve anlayışı ile kuruldu mu?
AK Parti ülkenin ve milletin menfaatlerini önceledi mi?
AK Parti devletin birliğini ve dirliğini esas aldı mı?
AK Parti vatandaşın daha müreffeh yaşaması anlayışı ile hareket ediyor mu?
AK Parti bu anlayışından dolayı içerde ve dışarda tehlike ve tehditlere maruz kaldı mı?
Ve;
Başarılı olamayan güçler FETÖ askerleri ile vatanımıza, devletimize, milletimize, bağımsızlığımıza karşı huruç, işgal hareketi başlattılar mı?
Bütün bu soruların cevabı EVET’tir.
Anlayacağınız AK Parti doğru işler yaptığı için uluslararası güçler tarafından hedef tahtasına oturtuluyor.
Bakınız;
AB Piri’si, “Erdoğan gitmeli” diyor. Kati Piri devletimizi, milletimizi sevdiği için mi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için “gitsin” diyor? Tabi ki hayır, o zaman ne?
BAE’nin çapsızı da Piri gibi düşünüyor: “Erdoğan gitmeli…”
Neden? ABD’nin “Körfez Faresi”ne ne oluyor?
Başka?
PKK’nın Kandil’deki elebaşı Cemil Bayık da “Erdoğan gitmeli” diyor.
Pensilvanya şarlatanı Fetullah Gülen ile bütün avenesi de koro halinde “Erdoğan gitmeli” şarkısını söylüyor.
İsrail başbakanı Netenyahu da “Erdoğan gitmeli” diyor.
DHKP-C teröristleri de “Erdoğan gitmeli” diyor.
Alman Nazi partisi de milletimize hakaret ederek “Erdoğan gitmeli” demiyor mu?
Yunan ırkçı faşist lideri, tortusu kalmış Rum EOKA’cıları da “Erdoğan gitmeli” diye tutturmuşlar.
En son Yeni Zelanda’da 50 Müslümanı katleden Haçlı teröristinin dediklerini ne çabuk unuttunuz?
AK Partinin genel hali hayırlı, olumlu, faydalı, doğru, dürüst ve içtendir. Bu yüzden dile getirdiğimiz hatalarından hareketle küsmek, darılmak doğru değil.
Bunca düşmana karşı diri olmamızın günüdür,
Tarihin yeni baştan yazıldığı bir dönemden geçiyorken teyzemin oğlu, amcamın torunu, dayımın kızı aday yapılmadı diye,
Şöyle dedi, böyle dedi diye,
Neyse!
Bu seçimi kazasız belasız atlatmamız lazım. Küçük hesapları bırakın ve Haçlılarla ittifak yapanların planlarını boşa çıkarmak için Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında saf tutalım.
Önümüzde seçimsiz dört buçuk yıl var. Bundan sonra AK Parti’nin hatalarını konuşur, tartışırız. Dört yılın sonunda kararımızı veririz ve o kararımıza kimse de tek laf edemez.