AK Parti'de muhasebe zamanı
AK Parti, tarihi 2023 seçimlerine giderken milletin verdiği mesajları görmezden gelerek kulağının üzerine yatma lüksüne sahip değildir. Başkan Erdoğan’lı AK Parti’ye bu ülkenin halen de çok ihtiyacı var. Söz konusu olan ülkeyle beraber AK Parti’nin bekasıdır. AK Parti millete kendini niçin tam anlatamadığının muhasebesini mutlaka yapmalı. Olağanüstü bir performansla gün olmuş bir güne altı mitingi sığdıran Başkan Erdoğan’ın performansına ayak uyduramayan kim varsa kenara alınmalı. Nerede bir başarısızlık varsa mutlaka hesabı sorulmalı. Ancak, AK Parti’deki sorun, salt birkaç bakanın değişiminden öte, AK Parti’nin söyleminden, hedef kitlesinden, siyaset tarzından, özellikle ekonomik ve demokratik reformlara kadar değişikliklerin yapılmasına dair duyulan acil ihtiyaçlardır.
Yaşanan sorunların yükünü, ortaya çıkan kimi
yerlerdeki başarısızlığın faturasını AK Parti salt teşkilatlara kesmemeli.
Teşkilatlar, başarısızlıklarda bölgelerindeki kimi kudretli ağabeylerin günah
keçisi olmamalı.
Muhakkak ki teşkilatlar da illerinde ortaya çıkan başarısızlıklardan
sorumludur, hesap vermesi ve sorgulanması gereken organlardan biridir. Ama en
düşük sorumluluk şahsımca teşkilatlardadır. Çünkü eski bir teşkilatçı olarak
çok iyi biliyorum ki adayların belirlenmesi noktasında, yerel ve ulusal
politikaların üretilmesi hususunda, bürokratik atama ve tercihler noktasında
teşkilatların hiç denecek kadar çok az etki ve yetkileri vardır.
Teşkilatlar, zayıf halka olunca yükleneni de maalesef çok oluyor. Seçimlerde
başarılı olunursa “benim sayemde elde edildi” hikâyeleri, yok başarısız
bir sonuç elde edilirse “efendim, teşkilatlar ihanet etti veya yeterince
çalışmadı” savunma mekanizmaları devreye girer.
Başkan Erdoğan, haklı
olarak “illerinizdeki Ömerleri bulun getirin, yani emanetleri ehillerine
teslim edin” derken “adaleti ve ehliyeti ön plana çıkarın, nepotizm yani
adam kayırmacılık yapmayın” ikaz ve uyarısında bulunuyor. Ancak Ömerleri
bulması ve emanetleri ehillerine teslim etmesi istenen Başkan Erdoğan’ın
etrafındaki kimi yapı ve şahısların bizzat kendileri, bulunması istenen
Ömerlerin vasıflarını taşımıyorsa peki ne olacak? Bu davanın menfaati, geleceği
ve bekası yerine kendilerinin veya kendilerine yakın olanların menfaatini,
geleceğini, bekasını düşünürse, ön planda tutarsa ne olacak?
100. defadır yazıyorum
ve söylüyorum “AK
Parti, sorunu sorunun kaynağı olan kişilerle çözmeye çalışmamalı. Büyük oranda
aldatılır. Çünkü sorunun kaynağı kişi, zaten çoğu yerde sorunlar hakkında rapor
veren veya bilgi sunanlardır. Kimi zaman da halka sorsunlar, tarafsız ve
objektif yapı ve kişilere kulak kabartsınlar. Belki bu yöntemlerle çok sorun
dile gelebilir, masaya serilebilir ama en azından gerçekler reçeteye acı da
olsa bağlanır ve yaraya doğru bir neşter atılır.”
Dünyanın
neresinde olursa olsun muhakkak ki 20 yıllık bir kesintisiz iktidar, yorulur,
yıpranır ve performans kaybı yaşar. AK Parti uzun yıllardır tek başına
iktidarda. Her şeye rağmen yine de son seçimlerde birinci parti olarak seçmenden
teveccüh gördü. Ama ters giden bir şeyler var. Özellikle Ankara, İstanbul,
Antalya gibi illerin kaybı AK Parti’de ciddi bir sorgulama ve hesaba çekilme
pozisyonuna neden olmuştu. AK Parti’yi her şeye rağmen
birinci parti yapan ancak sandıkta kredi açma noktasında gittikçe temkinli
davranan, ikaz ve uyarılarda bulunan bir kısım seçmen belli ki düzeltilmesi
gereken bir şeylerin mesajını veriyor. Tek başına bir
dönemler yüzde ellileri alan bir AK Parti, nasıl oldu da mecliste çoğunluğu
kaybetti; İstanbul, Ankara gibi kaleleri muhalefete kaptırdı?
Bakınız, AK Parti’deki bu kayıplar ve hayra
alamet olmayan sonuçlar, kesinlikle “tamamen” muhalefetin vaat ve başarılarına,
izlediği siyaset ve genel politikalarına, adaylarının çok başarılı ve popüler
olmasına bağlanamaz. Seçmen halen de büyük çoğunlukta umudu, heyecanı ve
kurtuluşu Başkan Erdoğanlı AK Parti’de görüyor. Ama belli ki ters giden, kötü
işleyen, seçmenin kafasını kurcalayan, hatta kimi zaman öfkesine ve tepkisine
muhatap olan sorun, sıkıntılar ve şahıslar var. “Sorun dışarıda değil, evin içerisinde.” AK
Parti’ye gönül ve emek veren milyonlar artık “mesaj alınmıştır” söyleminin gereğini görmek istiyor, umut ve
heyecanla bekliyor. Gereği yapılsın ki bu davaya gönül ve emek verenler umut ve
heyecanını daha da güçlendirsin, kızıp küsmesin, yeni siyasi oluşumlardan umut
ve heyecan aramasın, onların peşine takılıp, AK Parti’den kopmasın.