AK Parti ve CHP… "İkaz" yüklü rakamlar!
Bizi tâkip
edenler, AK Parti ile tabanı arasındaki “gönül bağı”ndaki sıkıntılara dikkat
çeken “ikaz yüklü” köşe yazılarımızı, televizyon konuşmalarımızı ve sosyal
medya paylaşımlarımızı bilirler.
Hiçbir
grupla, dünyevi güç odağı ve çıkar çevresi ile bağımız, bağlantımız olmadığı için…
“Maddi ilişki ağlarından” uzak durmaya gayret sarf ettiğimiz
için, tepkilere aldırış etmeden “ikazlarda”
bulunabiliyoruz.
Hem CHP
zihniyetinin zararlarına dikkat çekebiliyor, hem de AK Parti Yönetimi’ni “Gidişat iyi değil!” diyerek ikaz
edebiliyoruz!
Böyle
yapınca da, hem CHP’lilerin, hem de bazı Ak Partililerin tepkilerine muhatap
oluyoruz.
Bazı
dostlarımız ise, tespitlerimize katıldıklarını söylemekle birlikte, bunları
alenen ifade etmek yerine, kapalı kapılar arkasında, bizzat yetkililere
iletmemiz gerektiği söylüyorlar.
Hayır,
gazetecinin işi değildir bu!
Sokaktaki
vatandaş, duygu ve düşüncelerini, taleplerini dile getirir…
Bizleri
arar, bizlere yazar…
Bizler de,
seslerinin daha fazla duyulması için
elimizdeki imkânlardan istifade ederek kamuoyuna yansıtırız.
Yetkililer,
bunları dikkate alır ya da almaz.
Alırlarsa
istifade ederler, almazlarsa, tarihe not düşmekle yetinmiş oluruz.
Tarihe
düştüğümüz notlar arasında, uzun süredir işlerin sadece Camia Lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın sırtına
yüklendiğine, takım oyunu oynanmadığına dair tespitler var.
Sokaktaki
vatandaşın taleplerine duyarlılık noktasında büyük sıkıntıların olduğunu, taleplerin
bir kısmının sadece seçimlerin az öncesinde değerlendirmeye alındığını, diğer
zamanlarda ise büyük bir “boşluğun”
meydana geldiğini…
Eğitim,
kültür, aile başlıkları altında büyük sıkıntıların yaşandığını…
“İsraf, kibir, menfaat çekişmesi” görüntülerinin iyice yıprattığını
defalarca söyledik ve yazdık…
Önceleri, “Doğru diyorsun ama bunları söylemen
CHP’nin (filan) işine yaramaz mı?” diyerek karşı çıkan birçok vatandaşımız,
şimdilerde daha fazla, çok daha fazla
ikaz etmemiz gerektiğini ifade ediyor artık.
Evet, kafayı
kuma gömmenin faydası yok!
Bunu
anlayanların sayısı gittikçe artıyor.
Bu olumlu
bir gelişme.
Bakarsınız, “zararlı unsurlar” bünyeden
uzaklaştırılır ve “hasbî” insanlara
yol açılır.
“His kaybı”na son verilir…
Bir şeyler,
iş iyice işten geçmeden toparlanır!
Bugünkü
vaziyette, iktidar Partisi, Sayın
Erdoğan’ın liderliği ve başta CHP olmak üzere, muhalefet partilerinin “dağınıklıkları” sayesinde idare ediyor.
AK Parti
uzun yıllar boyunca, muhalefet güçsüz olduğu için değil, sokaktaki vatandaşla bağları güçlü olduğu
için iktidarda kaldı ve kitlelerin gittikçe artan teveccühüne mazhar oldu.
Bu durum,
son yıllarda hayli değişti.
“İktidar iktidarı kaybetmek,
muhalefet ise iktidara gelmemek için özel gayret sarf ediyor adeta!” dedirten vaziyetlerle karşı
karşıyayız.
Evet, ortada
ümit vaat eden bir muhalefet partisi yok ama iktidar da sürekli olarak patinaj
yapıyor!
Bunları
söylediğimizde, “kamyon devrilmeden”
yol göstermeye çalıştığımızda, sokaktaki vatandaştan başkası destek vermedi
bize.
“Aydın”larımızın çoğu, kamera önünde başka,
kamera arkasında başka şeyler söyledi.
Kamuoyu
Araştırmacısı İhsan Aktaş, bu duruma
Yeni Şafak’taki yazısında yer verdiği iki cümleyle dikkat çekmiş:
“Bazı kimseler AK Partide sorun
olmadığını düşünüyor ve bunu açıkça dile getiriyor. Cemiyet önünde böyle
konuşanlar, kapalı kapılar ardında ise daha sert eleştirilerde bulunuyorlar.”
Evet, doğru…
Ekranlarda
pek çok şeyin iyi gittiğini söylüyorlar ama kapalı kapılar ardında bambaşka
lâflar ediyorlar.
Herkesin bir
hesabı var.
İktidara
yaslanarak elde edilen mevkileri ve diğer dünyevî imkânları “tehlikeye” atmıyor kimileri!
Neyi demek “işlerine” geliyorsa onu diyorlar, neyi
dememek işlerine geliyorsa onu demiyorlar!
Onun için
de, kameralar önünde ve arkasında farklı farklı kişiler oluyorlar!
İhsan Aktaş’ın yazısından bahsetmiştik.
“AK Parti’de toparlanma, CHP’de
durağanlık” başlıklı
yazısında, CHP’nin oy oranının yüzde 33.4 olduğunu belirtmiş Sayın Aktaş.
AK Parti
yüzde 32,9 ile hemen arkasındaymış.
MHP ve DEM
ise, yüzde 9 olan oy oranlarını muhafaza ediyormuş.
Sayın Aktaş’ın “… milletin CHP’ye karşı tereddütleri artmış ve bu durum önceki
dönemlerde olduğu gibi devam etmektedir.
Millet tekrar Ak Parti ile konuşma eğilimine girmiştir. Ak Parti’nin bu
durumu karşılayacağı bir başka yazıda
enine boyuna ele alınmalıdır. Görelim Mevla neyler.” cümleleriyle biten
yazısında, “içeriye” ince ikazlar
dikkat çekiyor.
X
En çarpıcı
ikaz ise, elbette ortaya konulan rakamlarla ifade edilmiş oluyor.
Kasım ayında
yapılan ankette bile CHP’nin gerisinde AK Parti.
Bütün kalbi
ve gücüyle AK Parti’yi destekleyen Sayın
Aktaş’ın verdiği rakamlar bunu gösteriyor.
CHP, yüzde
25 civarındaki geleneksel oyunun çok çok üzerinde.
Sayın
Aktaş’ın yönetimindeki GENAR’ın Kasım 2024 araştırmasından çıkan oranları
tekrar edelim:
CHP: Yüzde 33.4,
AK Parti: Yüzde 32.9
MHP: Yüzde 9,
DEM: Yüzde 9.
Evet,
verilen rakamlar böyle.
Uzun yıllar
boyunca yüzde 25 civarına kilitlenen, yüzde 30’ları ancak HDP-DEM ile ittifak
yaparak bulabilen CHP, artık tek başına
yüzde 33’ü aşabiliyormuş.
Ve “hâlâ”,
AK Parti’nin az da olsa önündeymiş…
AK Partili Mehmet Metiner bu durum karşısında şunları
yazmış sosyal medya hesabına:
“İhsan Aktaş’ın bugünkü yazısından…
Kasım ayında yapılan araştırmada bile
AK Partimizin CHP’nin gerisinde görülmesi yürek parçalayıcı bir durum. Son
derece üzgünüm. AK Partimizi bu durumlara düşürenler, ne yazık ki kongrelerde
küçük iktidar oyunlarıyla meşguller.
Çok yazık!”
Evet
arkadaşlar, vaziyet böyle.
“Demiştim!”
demekten hiç ama hiç hoşlanmıyorum!