AK Parti MHP ittifakı tartışmasına katkı
AK Parti’nin MHP ile “seçim ittifakı”nı doğru bulmayanlardanım. Bu, MHP’nin ideolojisi ya da MHP’den kaynaklı bir olumsuzluk ile alakalı değil, AK Parti’nin seçim ittifaklarına ihtiyaç duymadığına ve ittifak halinde AK Parti’nin kendi ilkelerinden tavizler verebileceğine dair taşıdığım endişelerimden kaynaklanıyor.
2017 referandumu ile başlayan AK Parti-MHP seçim ittifakının sonuçları son iki seçimde görüldü: AK Parti zararlı çıktı.
Biz AK Parti’nin MHP ile seçim ittifakını bu sebeple doğru bulmazken, kimileri de ideolojik, politik saiklerle buna karşı çıkıyor.
Mesela;
AK Parti’nin İstanbul seçimlerinde MHP ile yaptığı ittifakı eleştirenlerin önemli bir kısmı, “Kürtler MHP ile ittifak yaptığı için Ak Parti’ye kızdı ve küstü” diyorlar.
Bu iddia sahiplerinin yaptıkları bir araştırma var mı bilmiyorum, lakin bu iddianın ciddiye alınacak yönü vardır, zira MHP Türkçü-Milliyetçi bir siyasi harekettir, eyvallah, ancak unutulmamalı ki HDP de Kürtçü-ulusalcı bir siyasi harekettir, bunun aksini iddia edecek kimse yok sanırım. İdeolojik olarak birbirinden çok uzak iki ulusalcı-milliyetçi partinin birbirinden hazzetmemesini anlıyorum. Ancak, AK Parti’nin MHP ile seçim ittifakını MHP’nin milliyetçi olmasından dolayı doğru bulmayanların, HDP’nin, MHP’den daha katı ulusalcı-Türkçü CHP ile ittifakını kabul etmelerini anlamakta zorlanıyorum.
CHP sadece Türkçü-Milliyetçi bir parti değil, aynı zamanda Kürtçülük hareketinin CHP’nin bu tek tipçi, inkarcı, jakoben anlayış ve uygulamalarından neşet ettiği bir partidir. Öyle ki eğer CHP’nin belli dönemlerde ırkçılığa vardırdığı ulusalcılığı olmasaydı muhtemelen bugün HDP gibi partiler olmayacaktı.
Dolayısıyla MHP’nin milliyetçiliğini Kürtler için “muhtemel tehlike, tehdit” görenler, karşılarında ihtimale yer bırakmayan hakikatleri göz ardı etmemelidirler. Karşımızda bir değil, iki değil, üç değil, tam 7 “CHP gerçeği” var:
Bu ülkede adına Kürt dediğimiz bir toplumun, halkın varlığını anayasada, yasalarda, genelge, tüzüklerde, ayrıca parti ve hükümetlerinin pratiği ile inkâr eden,
Bu ülkede Kürtlerin varlığını kabul etmedikleri için “Kürtlere” en küçük bir hak ve hukuku tanımayan,
Anayasada, yasalarda, genelgelerde Kürtlere dair en ufak bir değinide dahi bulunmayan,
Bütün bunlar yetmeyince,
Katliamlarla, sürgünlerle, tecrid ve tenkillerle Kürtleri yaşadıklarına bin pişman eden,
Elli yıllık inkâr ve katliamlardan sonra Kürtlerin varlığını ancak ‘kuyruklu olmaları koşuluyla” kabul eden ve bu “kuyruklu Kürtleri” de asimile etmek için seferberlik ilan eden CHP idi, MHP değil.
Şimdi bütün bunlara rağmen hala aklı başında bir Kürt çıkıp, “Olsun, ben kendimi CHP’ye daha yakın hissediyorum, ama MHP ve MHP ile ittifak yapanlar düşmanımızdır” diyorsa ona: Karl Marx’ın, “Celladına omuz verenler, kendisini kesmek üzere olan kasabın elindeki bıçağı yalayan koyun gibidir” sözünü hatırlatma hakkımız doğar.
Siz işte bu CHP ile ittifak kuranları hoş görürsünüz, ama AK Parti’nin, bugüne kadar Kürtlere zerre-i miskal zararı dokunmamış MHP ile ittifak yapmasına veryansın ederseniz hakkaniyete uygun davranmış olmazsınız.
MHP’nin iktidar ortağı olduğu yıllarda Kürtlere zararının dokunduğunu gören olmadı. Lakin, CHP’nin sadece 1979’dan sonraki iktidar ve/ya iktidar ortaklıklarında Maraş Katliamı, Çorum Katliamı, Madımak Katliamı, Lice’nin yakılışı yaşanmıştı.
Faili meçhullerin meydana gelmesi,
Kürtçe kasetlerde müzik dinlenilmesi CHP dönemlerinde yasaklanmıştır. Yasağa uymayanlara ağır hapis cezaları verilmiştir.
İşte bu CHP ile Kürtlerin hiçbir şekilde bağ kurmaması gerekirken, HDP’nin, İslam karşıtlığı dışında CHP ile uzlaşabileceği siyasi, ideolojik, düşünsel hiçbir konusu olmadığı halde ittifak yapmasını doğru bulanların AK Parti’nin MHP ile ittifakını bu bağlamda eleştirmelerini doğru bulmuyorum.
Tekrar ediyorum;
AK Parti-MHP ittifakının AK Parti’ye oy getirisi olmamıştır, aksine MHP’ye yaramıştır. Lakin bu ittifakın “MHP’nin milliyetçiliği” bağlamında eleştirilmesini de doğru bulmuyorum.