Dolar (USD)
35.21
Euro (EUR)
36.70
Gram Altın
2975.40
BIST 100
10004.99
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
29 Mart 2021

AK Parti Kongresi

AK Parti, büyük kongresini 81 ilden gelen partililerle birlikte coşku içerisinde gerçekleştirdi. Bilindiği gibi AK Parti’nin salgın döneminde gerçekleştirdiği kalabalık kongreler başta olmak üzere diğer partilerin düzenlediği etkinlikler ve kimi grupların gerçekleştirdiği yürüyüşler hatta bazı düğün merasimleri kamuoyunda eleştirilere neden oldu.

Bırakın polisleri, sokak başlarını tutan muhabirlerin bile maske avına çıktığı, insanların kafelerde yan yana gelip çay içemediği, küçük esnafın feryat ettiği bir salgın ortamında bu tür görüntüler hoş karşılanmadı.

Hatırlarsanız geçen yıl sokağa çıkma yasağından hemen önce marketlere akın eden insanlara insafsızca hakaret eden hatta bir ay önce işten çıkarılan gariban bir adama “luppocu” diyerek haftalarca dalga geçen insanların büyük bir kısmı da kalabalık kongre salonlarını gayet normal karşıladı.

Yanlış anlaşılmasın, “sokakta yasaksa herkese yasak olsun” diyenlerden değilim tam tersine kongrelerde, zengin düğünlerinde, nevruz kutlamalarında, kayak merkezlerinde bir şey olmuyorsa ve serbest ise “herkese serbest olsun” diyorum. Adil olan da bu değil mi?

*

MKYK listesinde Metin Külünk gibi tabanın sevdiği bir vatanseverin, kendisini Brezilya ziyaretinde yakından tanıma fırsatım olan Mustafa Şen’in, hak geçmesin diye doktorlara yazdırdığı reçeteyi devlete ödetmeyip kendi parasıyla satın alacak kadar titiz bir insan olan M. Kasım Gülpınar’ın ve Abdurrahim Fırat ile Abdurrahman Kurt gibi isimlerin yer alması beni sevindirdi.

Alevilere ve Ermenilere temsilen iki ismin yer alması da çok isabetli bir tercih olmuş.

Lakin AK Parti son yıllarda başarısız olmuş siyasetçileri ödüllendirmek gibi yeni huylar edindi. Bu, “yeni küskünler oluşmasın” diye yapılıyor diyebilirsiniz.

Bir insan başarısız olmuşsa bırakın küssün, küsecek diye ona yeni itibarlar yüklemenin ne tür bir faydası olabilir ki? Tam tersi, bu durum sürekli yeni başarısızlıkları beraberinde getirmekten başka bir işe yaramayacaktır.

Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerel seçimlerden hemen sonra bilhassa İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerdeki başarısızlık için “milletin verdiği mesajı aldık, gereken neyse yapacağız” demişti.

MYK listesi için arkadaşlarımız doğal olarak “yenilikçi kadrolar” yorumu yapsa da ben listede ciddi bir değişiklik göremedim.

Düşünün 2053 yılında Allah ömür verirse Hayati Yazıcı 100, Binali Yıldırım ise 97 yaşında olacak. Blockchain tabanlı yeni bir teknolojinin ve bu teknoloji üzerinden yeni bir sosyolojinin kurgulanmak istendiği dijital çağda AK Parti, yirmi yıllık aynı kadrolarla 2053’ü hedeflediğini söylüyor.

*

Bilindiği gibi AK Parti, Türkiye’de devrim niteliğinde çok büyük icraatlar yaptı. Demokrasi, ekonomi, sivil toplum ve farklı kesimlerin hak ve hukuk sorunlarına varana kadar birçok alanda zamanın ötesinde çığır açıcı gelişmelere imza attı.

Bu gerçeği bilen ve başından beri Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde AK Parti’nin vatan, millet lehine ürettiği politikalara destek veren birisi olarak diyebilirim ki; Ak Parti eğitim, kültür, düşünce alanında ve yeni, kaliteli, işinin ehli kadroların yetiştirilmesi noktasında sorunlar yaşıyor.

Demem o ki; bunca yıl yapılan hizmetlerin kadrini kıymetini bilecek nesiller yetiştirmeliyiz.

Geçenlerde sevgili kardeşim Muammer Kaya, bundan üç yıl kadar evvel bir TV kanalındaki söyleşimi bulup yayınlamış. O gün de aynı eleştiriyi yapmışım. Geleceğe dönük vizyon belirleyen bir parti öncelikle eğitim sistemini buna göre dizayn etmeli ve kadrolarını da bu doğrultuda oluşturmalıdır.

AK Parti’yi makam ve mevkide yükselme aracı olarak gören ve davayı dolar gibi basılan bir para birimi sanan daha da vahimi millete tepeden bakmayı alışkanlık haline getiren kibirli, menfaatperest insanların bu partiye ve ülkeye kazandıracağı hiçbir şey yoktur.

*

Erdoğan’ın; “Teknolojinin insansız bir dünyaya doğru evrilmeye çalışıldığı tarihi yol ayrımında, biz insanın fıtri güzellikleri üzerinden yeni bir dünya düzeni kurulmasına öncülük etmenin sorumluluğuna talibiz” ifadelerini de küreselcilerin Yeni Dünya Düzeni Projesi’ne karşı bir hamle ya da hazırlık olarak yorumlamak istiyorum.

Ülkemizin, ezoterik örgütlerin, uluslararası derin yapıların, finans oligarkların merkezinde ve hedefinde olan bir ülke olduğunu biliyoruz. Eleştirimiz de desteğimiz de bu çerçevededir.