AK Parti bunları yapabilirdi
31 Mart seçiminden sonra CHP birinci, AK Parti ikinci ve YRP üçüncü parti oldu. Böyle bir sürpriz beklenmiyordu. Bu halkın feraseti gerçekten harikalar harikası. Böyle bir tabloyu ortaya koyabilmek büyük bir maharet ister.
AK Parti’nin bir iç muhasebe yapmasını defalarca arz ettim. Seçimden önce böyle bir muhasebe yapılsaydı, eksik veya aksaklıklar tespit edilip, gerekli düzeltmeler yapılsaydı, AK Parti böyle bir duruma düşmezdi.
Malum olduğu üzere, bütün toplumu derinden yaralayan İstanbul Sözleşmesinin geride bıraktığı on binlerce ailenin yıkılıp darmadağın olduğu bir uygulama izahtan varestedir. Her ne kadar İstanbul sözleşmesi iptal olsa da bu sözleşme ile birlikte yürürlüğe giren 6284 sayılı kanun uygulanır olması hiç bir şeyi değiştirmedi. Bu kanun yürürlükte olduğu müddetçe, İstanbul Sözleşmesinden çekilmenin hiç bir anlamı yoktur.
Bu gün sadece Urfa’da dört aile hâkimliği kurulmuştur. Her bir mahkemede nerede ise üç binden fazla boşanma davası açılmıştır Bütün Türkiye’de yüz binlerce davanın açılması aile yapısının ne kadar zarar gördüğünün açık bir belgesidir. Aile toplumun en muhteşem temel direğidir. Bu direk yıkıldığı zaman toplum da yıkılır, hatta arkadan devlet dahi yıkılır.
Bu kanunun uygulanmasıyla erkekleri âdete kadınlara köle yapan dehşetli bir sonuç ortaya çıkmıştır.
Herkes lise mezunu olmalı diye bir uygulamaya geçildi milyonlarca gencimiz iş, güç ve sanat sahibi olamadı, Sadece bir diploma elinde kaldı. Üniversiteyi bitiren ve işsiz kalan yüzbinlerce gencimiz de aynı felaketi yaşadı ve yaşamaya devam ediyor.
Faize, dövize ve altına yatırım yapanlar vergiden muaf tutuldu. Risk alıp iş yapan yatırımcının canı çıktı. Liyakatsiz, ehliyetsiz ve şehircilikten anlamayan birçok belediye başkanının topluma ve devlete verdiği zarar kolay kolay telafi edilemez. Ayrıca yıllardır milletvekili oldukları halde, ne meclis kürsüsünde bir konuşma yapan ve ne de devletin yanlış uygulaması hakkında hiç bir kanun teklifi vermeyenleri nereye koyacağız.
Görevi kalmamış 53.000 muhtara verilen maaşın helal haram boyutunu zaten tartışmaya hiç gerek yok. İşi olmayanlara maaş vermek bu milletin sırtına yüklenmiş büyük bir kambur değil midir?
Bir malın hem alış hem satış fiyatı etikete yazılmalı. Bu gün ise sadece satış fiyatı yazılıyor. Nerede ise köyler boşaldı, tarım ve hayvancılık büyük bir darbe yedi. Ziraatı teknolojinin gelişmesiyle makinalarla telafi edebilirsiniz, hayvancılık ise ancak insanın emeğiyle ayakta kalabilir. Bu da olmayınca et fiyatları mutfaklarda büyük bir yangının çıkmasına sebebiyet verdi.
Memur maaşları fazlasıyla artarken, emekli maaşları yetersiz kaldı.
Türkiye’nin önceliği yanlış uygulanan aile hukuku ve ekonomik darlıktır.
Barış sürecinde Kürtlerle ilgili buzdolabına konulan her ne varsa hayata geçirmek için çalışma yapılmalıydı,
İsrail'e karşı mutlaka ihracat yapılmamalı ve daha etkin tedbirler alınmalıdır.
İnşallah yeniden yapılacak bir iç muhasebe ile bu yanlışlar düzeltilir.
Şimdilik bu kadar, daha yazılacak çok şey var.
Haydi kalın sağlıcakla..