Aileye 3 çocuk
YUNANİSTAN ekonomik darboğaza girip iflas etmeden birkaç yıl önce Batı Trakya'ya gitmiştim. Orada Türklerle Rumların bir arada yaşadığı bir köyde dostlarla oturup muhabbet ettik. Köyün yaklaşık 2 bin nüfusu varmış. Bunu bini Türk, bini Rumlardan oluşuyormuş. İlkokula gidenlerin sayısı o zaman dikkatimi çekmişti. Türkler azınlık kabul edildiği için okulları ayrı idi ve 100 civarında öğrenci olduğu söylenmişti. Rumların ilkokulunda ise 10 civarında öğrenci varmış.
Niçin böyle olduğunu sorduğumda; Rumların genellikle evlenmediklerini, evlenseler de çocuk istemediklerini, çocuk olan ailelerin de tek çocuğu bulunduğunu anlattılar. Türkler çok mu çocuğa sahipti? Hayır en fazla iki çocuk vardı. Buna rağmen böylesine on kat bir farklılık oluşmuştu.
Yunanistan'ı gezdiren rehberimiz bize o zaman, "Yunanistan'ın en büyük sorunu nedir?" diye sordu. Türkiye sorunu, işsizlik vs. saydık ama hiçbiri doğru değildi. Üniversite öğretim üyesi olan rehberimiz, "En büyük sorun ülkede üremenin durmasıdır. Çocuk ve genç nesil adeta kaybolmuştur" diye cevap verdi.
Gerçekten Yunanistan'da çok şehir dolaştık. Sokaklarda, bahçelerde fazla çocuk görmedik. Adeta terk edilmiş bir ülke gibiydi.
Sonunda Yunanistan iflas etti. Çünkü kalkınmayı üç unsur sağlar: Teknoloji, bilgi ve sermaye birikimi. İktisadi kalkınma harekete geçtikten sonra kalkınma sürecinin devam etmesi nüfus artışıyla mümkündür. Zira nüfus bir yönüyle ekonominin pazarı, diğer yönüyle de işgücüdür.
Nüfusun artması demek genç nüfusun, eli iş tutan insanların artması anlamına gelir. Nüfus azalıyorsa nüfus içindeki yaşlıların, üretim dışı ve emekli maaşı alan ihtiyar insanların artışı demektir. Bu da ekonomiye ağır yük getirir.
Nüfusun artmamasının ve hatta azalmasının pek çok mahzurları vardır. En başta gelir ve kültür düzeyi yüksek ailelerin muhakkak en az üç çocuğu olmalıdır. Çünkü bu aileler çocuğa bakabilecek seviyeye sahiptirler. Yoksa toplumdaki denge bozulacaktır.
Başbakanımız "en az üç çocuğunuz olsun" derken öncelikle bu kesime seslenmektedir. Zira bakıyorsunuz bir doktorun veya bir iş adamının ya hiç veya tek çocuğu bulunmaktadır.
Bir de evlenmeme veya boşanıp yalnız yaşama cereyanı toplumu sardı. Bu da nüfusun artışını engelleyen önemli bir problem durumundadır ve giderek artmaktadır.
Halbuki bakabilecek ailelerin en az üç çocuğu olduğunda hiç olmazsa bir denge sağlanır ve toplum üretici yönünü geliştirmiş olur. Uzun vadede nüfus artış hızımız, kalkınmanın itici gücü olacaktır. Bugünün küçük tüketicileri yarının üretgen beyinleri olacaktır. Çocuklar var olan pastayı bölüşmeyecek, aksine oldukça büyüterek bütün topluma refah ve bereket verecektir.
Ülkemiz nüfusunun azalmaması, nitelikli ailelerin tek çocukla yetinmemesi, genç ve üretici nüfusun artması sadece ekonomimiz açısından değil insanlarımızın sosyalleşmesi ve ruh sağlığı yönünden de çok önemlidir. İleride bu konuya tekrar tekrar döneceğiz.