Ailene sahip çıkmazsan başkaları sahip çıkar
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de küresel terör örgütü LGBT, çocuklar ve gençler üzerindeki insanlık öldürücü faaliyetlerini sürdürüyor. Çoğu ülke bu sapkın oluşumu desteklerken Rusya cesur bir adım attı ve LGBT'yi terör örgütü listesine ekledi. Türkiye'de yürüyüş yapmaları yasak olan bu dört harfli şer örgütü ise sözde sanatçıların, kendisi de LGBT birey olmak üzere bazı akademisyen ve sağlıkçıların, ayrıca yurtdışından fonlanan STK ve derneklerin vasıtasıyla alan bulmaya devam ediyor. Üstelik siyasette de CHP ve DEM'den büyük destek alan bu küresel çete, sosyal medya aracılığıyla çocuklara ve gençlere kolaylıkla ulaşabiliyor. Azınlıkta olmalarına rağmen terörize söylem ve eylemlerle çoğunluğa tahakküm kuran bu terör oluşumuna karşı sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada aklı başında bireyler karşı çıkıyor. Bir toplum için ailenin önemini bilen kanaat önderleri, yazarlar, eğitimciler ve basın mensupları bu tehlikeye dikkat çekmek için çeşitli faaliyetler yürütüyor. Bu çalışmalardan biri de 11-12 mayısta düzenlenen Aile Sempozyumu oldu. 15 farklı ülkeden yaklaşık 100 akademisyenin bir araya geldiği sempozyuma ilgi büyüktü. Açılış gününde konuşan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran aileyi tehdit eden unsurlar dikkat çekerek cinsiyetsizleştirme politikalarıyla ve dijital dünyada çocuklarımızın sapkın takımlarla meşgul edilmesiyle hep birlikte mücadelede edeceklerini vurguladı. Kıran, Türkiye'nin bu tehditlerle başa çıkabileceğini tüm dünyaya göstereceğini ifade etti. Bir anne olarak Gazze'de yaşanan dramda çocukların yaşadığı zulmü izlerken yüreğinin yandığını söyleyen Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Kurtuluş Savaşı Mücadelesinde Antep'in gazı çocuklarının direndiği gibi Gazzeli çocukların da direneceğini ve destan yazacağını belirtti.
Yahudiler Anadolu'ya göz dikti
Sempozyumun ikinci gününde üç ayrı salonda farklı konuşmacılardan uzman oldukları konularla ilgili konuşmalar gerçekleştirdi. Programa halkın ilgisi beklediğimden yoğundu ve tüm salonlar doluydu. Hemen hemen tüm konuşmacılar Gazze'de terör devleti İsrail'in yaptığı soykırıma ve yok edilen ailelere dikkat çekti. İkinci gün salon 3'te gerçekleşen 'Göç, Mültecilik ve Aile Dinamikleri' başlıklı program Suriye savaşıyla birlikte göç alan ve bilhassa sınırı olması hasebiyle Suriyeli nüfusun yoğun yaşadığı Gaziantep'e ve Türkiye'yi çok ilgilendiriyordu. Oturum başkanlığını Prof. Dr. Sami Şener'in yaptığı oturumda konuşan Dr. Rıdvan Kara, Gazze'de yaşananlara karşı kınamaktan başka bir şey yapılmaması bir zillet olarak değerlendirecek nehirden denize özgür Filistin mesajı verdi. Oturumda en çok dikkatimi çeken nokta ise Dr. Zeynel Özlü'nün Adıyaman'da normal bir Türk vatandaşının asla para vermeyeceği dökük, işe yaramayan, dağ başı olarak adlandırılabilecek yerleri Yahudilerin satın aldığını söylemesiydi. Ben de zaman zaman Şanlıurfa'da İsrail'den gelip doğum yaparak çocuklarına Türk vatandaşlığı alan Yahudilerin olduğunu duyuyorum. Bunlar elbette tesadüf değil, vaad edilmiş topraklar planının bir parçası. Burada Müslüman Türk milletine çok büyük iş düşüyor, sırf para için topraklarını, evlerini bilhassa yahudilere satmamalılar. Zira bugün topraklar mızı satın alanlar yarın bizi sırtımızdan hançerlemek için fırsat kolluyor.