Dolar (USD)
32.55
Euro (EUR)
34.89
Gram Altın
2444.82
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

20 Temmuz 2020

Ailemize sahip çıkalım

Aile, toplumun en sağlam temel yapılarının başında gelir. İnsanlar aile olarak kalabalıkların arasından, hayatın koşuşturmasından ve günahtan kendilerini sakınmış olurlar. Aile insanın en güçlü zırhlarından biridir. Ev, en güvenlikli kaledir. Eğer aile dıştan gelecek her türlü tehlikeye karşı sağlam durursa o bireyleri hiçbir güç yıkamaz.

Çocuğun ilk eğitimi ailede başlar. Çocuk, hayata dair ilk örnekleri ailede görür. Çocuk hafızası ki en güçlü bir donanıma sahiptir. Çocuk, gördüğünü, duyduğunu unutmaz; ne görürse onu yapmaya meyilli bir yaradılıştadır.

Batılı toplumlar için düzenli bir aile yapısından bahsetmek mümkün olmayabilir fakat Müslüman bir kişinin düzeni ve tertibi ailede başlar. Hayatın ilk ipuçları, kişinin davranışlarındaki ilk tutumlar aileden gelen bir yapıyla şekillenir. Bir çocuğun temeli, ailede atılır. Orada hayata ilk adımlarını atar gibi tek tek öğrenir erdemli olmanın basamaklarını.

Yanlış bir davranışta bulunan çocuğa bizde hemen “Sen kimin çocuğusun?” diye sorarlar. Yanlış bir davranışta bulunan çocuğun en korktuğu şey bu yanlışı ailesinin de duymasıdır. Zaman ne kadar geçerse geçsin, değer yargıları ne kadar yer değiştirirse değiştirsin bilinen şudur ki bizim aile yapımızın bazı kuralları vardır ve onlar uymak her şeyin önünde gelir.

Çevresinde sevilen, saygı gören, terbiyesiyle öne çıkan kişiler en çok ailelerin göğsünü kabartır. Babaları gururla söyler, bu benim evladım diye. Anneler, gözü yaşlı gururla bakar evlatlarına. Terbiyesiyle çevresinde örnek olanlar, ailelerinin de aynasıdırlar.

Çocuğunu nasıl bir terbiye ile yetiştirmeli sorusunun en güzel cevabı; peygamber ahlakıyla yetiştirmektir. Ahlakların en güzelidir Resulullah’ın ahlakı. Ömrünün her anında örnek bir şahsiyet olmuş, yaşadığı çevrede onun ahlakı herkes için rehber haline gelmiştir. O, çocukların terbiyeli yetişmelerinin de önemini her zaman vurgulamıştır. Çünkü Kuran’da açık bir şekilde Allah bizleri uyarır : “Ey iman edenler, kendinizi ve çoluk çocuğunuzu ateşten koruyunuz.” Ateşten korunmak. Mümin olarak yapmamız gereken de budur zaten. Burada ne yaparsak yapalım ya kendimizi ateşten koruyacağız ya da cehennemimize odun taşıyacağız.

Çocuklarımızı ateşten korumanın yolu, onları en güzel ahlakla yetiştirmekten geçer. Çocuklar anne ve babalarıyla vakit geçirirler. Bütün davranışlarına şekil verirken rol olarak anne ve babalarını alırlar. Büyükler nasıl davranırsa çocuklar da onlar gibi olmaya başlarlar. Çocukları önemsememek, onlara karşı vurdumduymaz olmak, yapılacak en büyük hatalardandır. Çünkü çocuklar, her şeyin farkında olarak büyürler. Büyüklerinden gördüğü her davranış çocuklar için adeta bir rehberdir. Baba ne konuşursa çocuk da onu telaffuz eder. Anne evde nasıl davranırsa çocuk da davranışlarını o şekle sokar.

Çocuklar gül gibidir. Kendisine nasıl yaklaşılırsa ona göre şekil alır. Mahir ellerde sonsuz bir güzelliğe ulaşır çocuklar. Kokusuyla, rengiyle. Fakat gözden düşerse ve ihmal edilirse çocuklar, solan güller gibi yitip gider ellerimizin arasından. Bir çocuğun usta ellerde yetişmesi sadece aile için bir kazanç değildir. İyi ahlaklı, terbiyeli yetişen bir çocuk aynı zamanda memleket için de bir kazançtır.

Ailenin elinde İslam ahlakını alan bir çocuk, attığı her adımda bu ahlakın nuruyla aydınlatır dünyasını. Girdiği her mecliste terbiyesiyle göz doldurur. O çocuk için dünyada başka bir nimete ihtiyaç yoktur. O, hayatının en büyük kazancını ailesinden almıştır. Terbiye, alınları aydınlatan, insanın cennetini hazırlayan en büyük erdemdir. Çünkü üstün bir terbiye ile yetişen çocuklardan vatana, milletle zarar gelmez. Kul hakkını bilir böyleleri. Saygıda kusur etmez hiç kimseye. Ümmet sevdasıyla kucaklar tüm müminleri.

Her şey çocuğu sevmekle başlar. Peygamber Efendimiz, çocuklara sevgiyle yaklaşılması gerektiğini, onlara her şeyi sevgiyle anlatmanın önemini kendi yaşantısından örneklerle göstermiştir. “Çocuklarınıza hoş muamelede bulunun ve onları güzel terbiye edin.” derken anne ve babalara çok önemli bir görev vermiştir. Sevmek ve terbiye etmek ailenin çocuğu üzerindeki en önemli hakkıdır. Eğer aile bu görevlerini hakkıyla yerine getiremezse çocuklar ne sevgiyi ne de terbiyeyi başka yerden alamaz. Aile eğitimini tamamlayamamış çocuklar ne yazık ki okullarında ve hayatın her noktasında çok büyük problemlerle karşılaşmaktadırlar.

Aile, temeldir. Sağlam bir temele oturması için çocuğun ailenin elinde en doğru şekilde topluma hazır hale getirilmesi gelmektedir. Çocuktur, adı üstünde. Ondan çok büyük olgunluklar bekleyemeyiz. Bu bilinçle çocuklara yaklaşmalı, onların kalbinin hizasından konuşmasını bilmeliyiz.

Çocuk kendisine eğilmesini bilen anne ve babasına karşı daha bir eğilir ve tertemiz kalbini onların usta ellerine teslim eder. Önemsendiğini bilen çocuğun kalbine hükmetmek daha kolaydır. Daha kolay şekil alır böyle bir kalp. İman ışığını böyle bir kalbe yerleştiren anne ve baba için bundan büyük bir bahtiyarlık yoktur. Bir anne ve babanın çocuklarına vereceği paha biçilmez armağan terbiyedir. Bu armağanı alan çocuk için dünyanın bütün nimetleri ancak gelip geçici hevesten ibarettir.