Aileden hayati dersler ve çocuklar
‘Anne ve babamın uyarıları hürriyetimi kısıtlıyor’ diyen Murat, defalarca evi terk etmek istedi lakin gidecek yeri yoktu. Ailesiyle bundan başka bir sorun yaşamasa da bilhassa babasının uyarıları onu evi terk etmeyi göze almaya sevk etmişti.
Neticede 24 yaşına giren Murat evden
ayrılma kararı aldı. Babasının:
‘Dış kapıyı açık bırakmayın,
Dişinizi fırçalarken suyu açık bırakmayın,
Gündüz ortası salonun ışıkları neden açık?
Sehpayla işiniz bitince onu yerine bırakın...’ gibi ikazlarına artık dayanamıyordu
Murat. Özgür olmak, evde dilediği gibi hareket edecek, ortalığı istediği gibi
dağıtacak bir hayat istiyordu.
Ancak önce çözmesi gereken bir sorun
vardı: Evden ayrıldıktan sonra geçimini sağlayacak bir iş.
Bu sorununu çözmeliydi Murat, bunun
için pek çok yere başvurdu ancak netice alamadı.
Bıkmadı, sonunda uygun iş ve uygun
maaş bulmuş, sabırsızlıkla beklediği mülakat günü gelmişti.
Murat sabah erken evden çıktı.
Heyecanlıydı, çok istediği bu işe girebilse
artık aileden ayrılıp kendi hayatını yaşayacaktı.
Sabah, babası onu kapıda uğurladı. Murat’ın
aklından geçenlerden habersiz:
‘Dikkat et oğlum! Soruları iyice dinle’ dedi.
Murat mülakat için gittiği kurumun
bahçe kapısından girince kapıda bekçinin olmadığını fark etti. Bahçe kapısı da
açıktı, üstelik sürgülü kilidinin demiri dışarıdaydı ve kurumdan çıkan da
bahçeye giren de bu demire değiyordu.
Murat durumu fark edince önce kilit
sürgüsünü geri çekip içeri girdi, sonra kapıyı kapattı. Biraz ilerleyince
kurumun bahçesinde bulunan hortumdan boşa akan suyu gördü, derhal hortumu alıp sulaması
için usulünce bahçedeki bir ağacın dibine bıraktı.
Kurumdan içeri giren Murat bomboş
avluda çalışan bir vantilatör gördü. Babanın uyarılarından dolayı alışkanlık
olmuş ya, gidip vantilatörü kapattı. Kurumun bahçesinden içeri girdikten sonra bu
yaşadıklarına anlam veremedi.
Neyse,
Murat avluda biraz yürüdükten sonra üzerinde
ok işareti bulunan ve ters bir şekilde duvara asılı olan kâğıdı düzeltti. Görüşme
salonunun bekleme yerine geldi. Orada diğer adaylar oturup sıralarını
bekliyorlardı. Murat salonda ışıkların yandığını gördü, hâlbuki gün-düz ışığı
her yeri yeterince aydınlatıyordu. Önce boş yere yanan ışıkları söndürmek
istemedi fakat babasının her zamanki sesini duyar gibi oldu. Sanki babası, “Boşa yanmasın çocuğum, kapatın bu
ışıkları” diyordu. Biraz bekledi ancak kulağında çınlayan babasının sesi
Murat’ın dikkatini dağıtıyordu. Dayanamadı, gidip boş yere yanan salon ışıklarını
kapattı.
Epey vakit bekledi Murat,
Mülakatı yapan yetkililer adayları
çağırmakta acele etmiyorlardı, bu yüzden mülakat sırası çok ağır ilerliyordu.
Herkes oturduğu yerde oflayıp dururken Murat sabırsızlanacak gibi olsa da
sükûnetini bozmuyordu çünkü annesinin bu tür durumlarda sık sık:
‘Sabırlı olmayı öğrenin, aceleden hayır gelmez!’ sesini duyar gibiydi.
Derken mülakat sırası geldi. Murat
görüşme odasına çağrıldı.
Masanın öbür tarafında oturanlardan
biri Murat’tan evraklarını istedi. Görevliler evrakları inceledikten sonra hiçbir
soru sormadan:
‘Murat, işe ne zaman başlayabilirsin?’ dediler.
Murat kekeledi. Duyduğum sözler işe
alındığım anlamına mı geliyor yoksa… yoksa ne?
Murat’taki tedirginliği fark eden
kurum yetkilisi:
Bak Murat,
‘Biz burada kimseye soru sormadık çünkü adayları cevaplarıyla değil
davranışlarıyla değerlendirmek istedik. Adaylardan hiç birisi senin gibi
davranmadı. Bahçe girişinden itibaren herkesi izledik. Açık sürgü kilidi, boşa
akan su, vantilatör, ters kâğıt, salon ışıkları ve mülakata geç çağırmalarımızın
tümü imtihanın birer aşamasıydı. Bu sınavı başarılı bir şeklide sadece sen
geçtin. Belli ki ailenden iyi bir terbiye ve gerekli eğitimi almışsın, sorumluluklarının
bilincinde olduğuna inandık. İşin hayırlı olsun’ dedi.
Kulaklarına inanamadı Murat.
Kurumdan ayrıldı şaşkındı, işe
alınmasının sevinci şaşkınlığının gölgesinde kalmıştı. Evden ayrılmaya sebep
kıldığı anne ve baba öğütleri onun mülakatta başarılı olmasına vesile olmuştu.
Babasının disiplinine ve sürekli ikazlarına kızması geldi aklına. Bin pişmanlık
duydu Murat ve çok istediği bu işteki başarısını sadece anne ve babasının
tembih ve uyarılarına borçlu olduğunu anladı.
Eve çok mutlu döndü, babasına sarılıp
gözyaşlarıyla ellerinden öptü. Annesi de geldi sarıldı Murat’a. Murat, anne ve
babasına kendisine öğrettiklerinden dolayı teşekkür etti.
Not: Kur’an-ı Kerim Kavramları yazılarımızı sürdüreceğiz lakin sıkıcı olmasın
diye bazen farklı yazılarla sizlerle çıkacağız.