AİLEDE ŞİDDET (2)
Kimler dayak atıyor?
- Bahsettiğimiz gibi alkol kullanan şahıslar kaba kuvvete daha çok başvururlar.
- Eğitim seviyesiyle dayak arasında çok belirgin bir ilgi yoktur. Mühendis, doktor, yönetici gibi tahsilli kişiler bile şiddete müracaat edebilmektedirler. ABD'de yapılan bir araştırma da, aile içi şiddetin yaşandığı ailelerde kadınların yüzde 40'ının, erkeklerin ise yüzde 44'ünün lise ve yüksek öğrenim görmüş olması bunu göstermektedir.
-İktisadi sebepler, maddi problemler yine dayakta önemli bir faktördür.
- Bazen gelin u2013 kaynana arasındaki anlaşmazlıklar da eşler arasında kaba kuvvete kadar giden geçimsizliklere yol açabilmektedir.
Dışarda kuzu, içeride kurt
Dayak olayından söz ederken ev dışında sakin, yumuşak bilinip de evlerinde hanımlarına dayak atan erkeklerden de bahsetmek gerekir.
Bugünkü geçerli eğitim, insanlara devamlı bağışlayıcı olma telkininde bulunmaktadır. İnsanlar, kendilerine kötü davranan kişiye sonuna kadar sabır ve nezaket göstermek konusunda adeta şartlandırılmaktadır. İşte bu kişiler, dışarıda aşırı nezaket ve yumuşaklık göstererek içlerine attıkları öfkelerini, maalesef eşlerine boşaltabilmektedir.
Böyleleri muhakkak kendilerini özeleştiriden geçirmeli, kendi iç dünyalarına girmeye çalışmalıdırlar. Ancak böylelikle bu tehlikeli alışkanlıktan vazgeçebilirler. Çünkü aslında kendilerini öfkelendiren hanımları değil, dış dünyanın şartlarıdır. Bunu iyi değerlendirmek zorundadırlar. Bunu iyi değerlendirmek zorundadırlar.
Kaba kuvvet nasıl önlenir?
Dayağın sebebi eşler arasındaki problemler olabilir. Aslında problemleri büyüterek, evde boşalma sağlanması için farkında olmadan şiddete başvuruluyor olabilir.
Şöyle ki: Akşam eve gelen evin erkeği, eşinin yaptığı yemeği beğenmeyerek hanımına bağırmaya başlar. Böyle bir durumda hanım, yemekte öfkelenecek bir şey olmadığını, hergünkü gibi özen gösterdiğini söyleyerek cevap verir. Bunun üzerine evin erkeği, yine kendine göre bahaneler bularak sertliği arttırabilir ve kaba kuvvete kadar olayı sürükleyebilir.
Burada aslında hanımın yapacağı kocasını yumuşatmaktadır. Zor da olsa, önce olayı anlamaya ve eşine karşılık vermeyip alttan almaya çalışmalıdır. Böyle davrandığında görecektir ki, beyi yaptığı bir iş görüşmesinde kötü sonuç almıştır veya birine kızmış, ancak kendini boşaltmamıştır.
RAKAMLARLA TÜRKİYE'DE AİLE İÇİ ŞİDDET
Aile içi şiddet araştırmalarından elde edilen sonuçlar:
- Evli kadınların çoğunluğu kocadan, babadan şiddet görmüş. Fiziksel şiddet oranı yüzde 59. fiziksel olmayan şiddet oranı yüzde 63.
- İntihar girişiminde bulunan kadınlar istismara daha çok uğramışlar.
- Şiddete uğrayan kadınların yüzde 41'i intihar girişiminde bulunmuş.
-Şiddete başvuran erkeklerin yüzde 33'ünün alkol ve kumar alışkanlığı var.
- Evli kadınların yüzde 92'si evliliklerinin ilk günlerinde şiddete uğramışlar.
-Şiddete uğrayan kadınların yüzde 41'i şiddet nedeniyle karakola gitmemiş.
- Karakolda polisin temel tutumu barıştırmaktır. Kadınların yüzde 26'sı polisin polis'in ilgisiz kaldığını, yüzde 18'i ise çok anlayışlı davrandığını belirtmiş.
- Kadınların tamamı şiddete ev ortamında maruz kalmış.
- Şiddete başvuranların yüzde 46'sı hiçbir nesne kullanmadan fiziksel gücüyle şiddet uyguluyor. Bunu yüzde 22 ile kesici alet ve yüzde 13 ile sopa izliyor.
- Kocasını kızması durumunda kadınların yüzde 77,8'i hiç kimseden yardım istememiş.
- Kadınların yüzde 49'4'ü çocukluğunda anne-babasından dayak yemiş.
(Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Dergisi "Bizim Aile" Sayı 3. Yıl 1
Yani öfke doludur. Yemeği bahane etmesi, aslında bardağı taşıran son damladır.
Böyle davranmakla sadece bir kavga önlenmiş olmayacaktır. Ayrıca kocası bir süre sonra gereksiz kızdığını ve hanımının kalbini boş yere kırdığını anlayacaktır. Bütün sorunlar, karşılıklı sevgi ve saygı çerçevesinde konuşarak çözülür. Bazen öyle çiftleri görüyorum ki yıllarca evliler ama bir kere olsun ilişkilerin, hayatlarını, problemlerini konuşmamışlardır. Birbirilerinin iç dünyalarına girmemişlerdir.
- Evlilik, karşılıklı fedakarlık üzerine kurulur. Bir çift ne kadar uyumlu olursa olsun, iki ayrı şahsiyettirler. Yani iki ayrı dünyadadırlar. İlgi ve zevkleri değişik olabilir. Aralarında birçok farklılık bulunabilir. Önemli olan bu farklılıklara karşılıklı saygı göstermektir.
- Karşılıklı olumsuz duygular bazen yanlış anlamadan veya gereksiz alınganlıktan kaynaklanabilir. İşte konuşmak, iletişim burada devreye girmeli ve hemen kaba kuvvet sergilenmesinin önüne geçilmelidir.
- Eşler, aralarındaki problemleri herhangi biri öfkeliyken, açken, yorgunken veya çocuklar yanlarındayken konuşmaktan kaçınmalıdırlar.
- Yine eşlerin birbirilerine sık sık jestler (kocanın hanımına uygun hediyeler alışı veya hanımın beyine sevdiği yemekleri hazırlaması gibi yapmaları iletişimi kolaylaştırır.
- Yine unutulmamalıdır ki, İslam nazarında dövmek kötü bir fiildir. Peygamberimiz (s.a.v.) hayatında hiç kimseyi dövmemiş, yüze vurmayı kesinlikle yasaklamış, bırakın dövmeyi kötü söz söylemeyi bile menetmiştir. "Karılarını döven erkekler hayırlı kimseler değildir" buyurmuştur.
- Erkekle kadın, birbirilerinin işlerini ve faaliyetlerini küçümsememelidirler. Mesela evin hanımı, akşama kadar evde çocuklarıyla uğraşır, çamaşır yıkar, bir çok iş yapar. Erkek bunlara rağmen "Ne yaptı ki" der, eşinin yaptıklarını küçük görürse kalp kırmış olur. Halbuki bunlar başlı başına bir iştir, yorucudur. Erkek, eşine teşekkür ve taltif etmelidir.
- Bunlara rağmen kaba kuvvetin devam ettiği aileler, o zaman ebeveynlere, aile büyüklerine başvurmalıdırlar. Onlardan yardım istemelidirler.
- Bundan sonraki safhadaysa hala şiddet olayı varsı bir uzmanın yardımı istenmelidir. Bazı ruhu00ee hastalıklar veya kişilik bozuklukları söz konusu olabilir.
Unutmayalım ki, evlilikte şiddetle iyi geçim bir arada olmaz ve şiddet meseleleri halletmez. Aksine arttırır, içinden çıkılmaz hale getirir.