Dolar (USD)
34.46
Euro (EUR)
36.15
Gram Altın
2959.64
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Aile ve Sözleşme

Toplumsal hayatın en önemli unsuru, ailedir. Ailenin varlığını ise, karı ve koca sürdürmektedir. Zira aile, ‘aynı kan, aynı soy ve aynı atadan gelen kişilerin hepsi’nin kurduğu ve devam ettirdiği kutsal bir kurumdur. Bu kurum, sıradan devlet müesseselerinden birisi değildir. Aile kurumu öncelikle toplumu, sonra da devleti ayakta tutan ana ve tek sütundur. Diğer ikincil dayanaklar/sütunlar, bu tek aile sütununun gücüne ve kudretine ulaşamaz. Zira aile; dengedir, düzendir, sabırdır, tahammül etmektir; rıza göstermek ve birbirinin yerine kendini koyabilmektir (diğerkâmlıktır).

Kan, soy, ata olguları, ailen kurumunun üç sacayağıdır. Muhabbet ise; bu olguları önemsemek, korumak ve savunmakla ailenin temellerini sağlamlaştıran güçtür. Aynı çatı altında olmak, aileye (veya fertlerine) yönelik dışarıdan gelen bütün tehdit, saldırı ve kışkırtmalara karşı zırhlı olmak demektir.

Aile içindeki kuralları, bizzat onun fertlerinin hakları belirler. Bu haklar, her türlü, yasa, yaptırım, emir, kural ve denetimden daha güçlü bir fonksiyon işlevi görür.

Evlilik, aileyi ve içindeki fertlerin haklarını denetim altına alan kutsal bir sözleşmedir. Hiçbir sözleşme, ailenin ana fertleri/aktörleri olan karı-koca arasındaki sözleşmeden daha etkin ve yetkin olamaz. Aile ve evlilik sözleşmesi, bütün sözleşmelerin üzerinde olan bir akittir, mukaveledir ve bağlılıktır/bağlantıdır.

Ailenin korunması, tek bir fertle geçerleşmez. Her fert değerlidir, kıymetlidir ve hakları vardır. Birbirleriyle karşı karşıya getirilemez, birinin diğeri üzerinde üstünlüğü, hakların ve vazifelerin verdiği ayrıcalıklarladır.

Hak, görev ve sorumluluk, ailenin kendi içindeki ilâhî, tabiî ve medenî bir hukukla mümkündür. Medeniyetimizde ailenin hukuku, referanslarını, din, kutsal, gelenek, uygarlık, yasalardan alır. Bunların tümü, adalet düzleminde gerçekleşen olgulardır. İnsan hakkı, onuru, şerefi, haysiyeti ve namusu, adaletin ilkeleriyle mukayyettir/kayıtlıdır. Bunlar aynı zaman da medeniyetimizin değerlerini ifade eder.

Erdemli bir medeniyet mensupları olarak, aileyi yıkan, parçalayan, bölen, birbirlerini düşman taraflar olarak kodlayan, ayrıştıran, ötekileştiren hiçbir sözleşme ve antlaşmayı kabul etmek mümkün değildir.

Aile; sevgi, saygı ve dayanışmanın teminatı olan kutsal bir sözleşmedir. Cinsiyet karşıtlığını kışkırtan, kamplaştıran sözleşme ve yasalar, cemiyetin bu kutsal ocağını yıkar ve söndürür.

Kültür ve medeniyetimizde, ailenin rolü ve fonksiyonu, yüzlerce yıllık tecrübe ve birikimlerle inşa edilmiştir. Onu hayatta tutan karı, koca, çocuklar ve kardeşler, ihya edici özellikler gösteren en değerli organlardır. Sağlıklı bir vücut, hastalıklı ve hasarlı organlardan uzak olan bir bedene sahiptir. Aile de tıpkı, sağlam bir beden gibi, bütün fertleri hak, ödev ve sorumluluklarıyla toplumun bu en hayati uzvunu ayakta tutup ihya eden bir kurumdur. Fertlerinden meydana gelen aile meclisi, meselelerin konuşulduğu ve müzakere edildiği barış, sevgi ve saadet ortamıdır. Orada bütün sorunlar, sıkıntılar ve problemler tartışılır ve çözüme kavuşturulur.

Karı, koca ve çocukların meydana getirdiği (çekirdek) aile içinde, fertler birbirlerini etkilerler. Bu etkileşim, ortak bir kültür oluşturur. Ortak kültür, birlikteliğin bereketi üzerine kuruludur. Ailenin bereketi, paylaşmak, bölüşmek ve muhabbeti büyütmekle gerçekleşir. Sevgi ve muhabbet, aileyi ayakta tutan en büyük güçtür. Hastalık, sıkıntı, bela ve musibet, karşılıklı muhabbetin varlığıyla tedavi edilir, çözülür ve sabırla karşılanır.

Aynı çatı altında olsun veya olmasın aileyi büyüten, büyükler ve küçüklerdir. Büyük baba, büyükanne, amca, dayı, hala, teyze ve onların çocukları, geniş ailenin bereket haleleridir. Bereket; ilişki kurmakla, yardımlaşma ve dayanışmayla ziyadeleşir.