Aile nasıl kurtulur?
Geçmiş tecrübelerimizden biliyoruz ki topla-tüfekle yıkamadıkları bütünlüğümüz, birlikteliğimiz fitne-fesat, bir takım algı yönetimleri, propaganda ile kolaylıkla yıkılabilir. Belirgin ve karşı taraf olarak gözüken şey/o/düşünce/cenah vs vs üzerinden göstere göstere gelen cemi cümle saldırılar kenetlenerek püskürtülür, oyun ustalıkla bozulur.
Ancak bir saldırı; örtük, güzel bir kılıfa büründürülmüş, azıcık da hoşumuza giden/inandığımız şeylerle süslenmiş, hele bir de bizim gibi görünen kimileri tarafından sunulmuşsa işte o, paramparça olduğumuz haldir!
Modern sömürü sistemlerinin hüküm sürdüğü, klasik savaşların azaldığı, propaganda savaşlarının hız kazandığı bir dönemde algı, her türlü hakikatin önüne geçmiş durumdadır. Küresel emperyalizm, silahlarını çağa göre şekillendirerek savaşını gayet ustalıkla sürdürürken başarısına başarı katmaya da devam etmektedir.
“İyi güzel de bu izahın başlıkla ilintisini kurar mısınız” dediğinizi elbette duyuyorum. İşte en güzel donanımla taarruz eden modern emperyalizm, son zamanlarda bizdeki saldırı unsurunu keşfetmiş gibi görünüyor.
Birkaç yıldır belirginleşen, üç beş aydır da zirveye çıkan “aileyi kurtarma” tema’sı, ülkemizde bırakınız aileyi kurtarmaya katkı sağlamayı, tam tersine dindar/muhafazakârlar arasında derin uçurumlar açmayı başardı!
Aile gibi değerlerimiz arasında öncelikli bir yerde konumlanmış olan yapı, içerdiği hassasiyet, anlam, etki, payda olarak herkesin korunması konusunda -herkesin derken dindar/muhafazakâr camiadan bahsediyoruz- hemfikir olduğu bir dokunulmaz.
Hal böyle olunca aileyi korumak, kurtarmak adına yapılan her türlü girişimin yöntem, usul, üslup gözetilmeksizin meşruiyet kazanması kaçınılmaz olmaktadır. Ailenin kutsiyeti, bu değere yüklenen anlam bu yapının korunması yönünde atıldığı iddiası bulunulan her adımı kutsayan bir bakış açısını ortaya çıkarmıştır.
Korunmaya çalışılan yapının değeri, adı bunu korumak olunca yapılan her türlü girişimi meşrulaştırma tehlikesini içinde gizlemektedir. Oysa bu yaklaşım her şeyden önce İslam’ın üslup, yöntem, usul gibi her detayda dahi meşru, yasal, insancıl ve yanlıştan uzak bir yaklaşımı zorunlu tutan buyruğuyla çelişmektedir.
En doğruyu savunurken dahi meşru ve hukuki sınırlar içerisinde kalınmasını emreden bir dinin mensupları olarak aileyi korumak için yola çıktığı iddiasındaki her yolcudan bu yönde bir uygulama beklememiz normal. Amacın kutsallığı aracın yanlışlığını örtbas etmez yahut görmezden gelmemizi sağlamaz. Zaten yakinen biliyoruz ki amaca ulaşmak için her yolu mubah görme anlayışı klasik FETÖ’cü tekniğidir ve İslam ile hiçbir şekilde bağdaşmaz!
Bu minvalde; aileyi kurtarma yolcularının öncelikle kullandıkları yol/yöntemin İslami ve insanilik boyutu, etiksel yönü, argümanları incelenmeden önce dikkat edilecek husustur ve bunu asla gözden kaçırmamamız gerekir.
En basit ifadelerle; insanlara küfrederek, hakaret ederek, asimile olmakla suçlayarak, küfür veya münafıklık ile niteleyerek, dış mihrakların oyuncağı ilan ederek, topyekûn erkek düşmanı olduklarını ilan ederek yapılan propaganda neyi söylediğinizin önüne geçer ve iddialarınızı tartışılmaktan uzaklaştırır.
İddialarınızın çok güçlü, argümanlarınınızın tartışılmaz olduğunu söyleseniz bile kullandığınız dil etik dışı, gayri İslami olursa ortaya koymaya çalıştığınız deliller küfür ve hakaret, suizan çemberinde yok olur, kimliğiniz de küfürbaz, saygısız bir etiketle kaplanarak görünmez olur! Son sözü yazarak konuyu bugünlük bitirelim de sonraki yazılarda devam etmek üzere noktalayayım. Bazılarının aileyi kurtarma girişimleri bana “Asiye nasıl kurtulur?” filmini hatırlatıyor nedense!
Twitter.com/sabihadogann
