Aile bazen her şeydir!
Kur’an ve Sünnet ne diyorsa, o!..
İnancımız, “boşanmayı”
arşı titreten olay olarak nitelendiriyor.
Arşı titreten olay.
Bir yuvanın yıkılması böyleyse, boşanmaların hızla arttığı
bu süreçte arş nasıl titriyordur?
Aman dikkat!..
Aile hakkında konuşan herkesin sözlerini iyice tartması…
Yanlış kelâm etmişse hemen “tashih” yoluna gitmesi çok
mühim meseledir.
Bizler ağzımızdan çıkan her bir kelimenin mesulü değil
miyiz?
Sözün nerelere gittiğinin ve bizi izleyenlerin ruhlarında,
kalplerinde hangi tesirleri uyandırdığının mesulü değil miyiz?
Elbette öyleyiz.
Öyleyiz Kardeşim!
*
Bundan dolayı, sarf ettiğim kelimelerden birinin “Kur’an ve Sünnet’e uygun olmadığını”
söyleyen kardeşlerime teşekkürlerimi sunuyorum.
Onların söylediklerinin doğruluğunu mümkün mertebe araştırıyor
ve ikaz edenlerin haklı olduklarını anladığım an, paylaşımı siliyor, bir daha
yapmamaya söz veriyor ve özür diliyorum.
Beni dostça ikaz edenleri de dualarımdan eksik etmiyorum.
*
Aile, bazen her şeydir efendim.
Olmazsa olmaz.
Ekranlardaki bazı kadın programlarında, “E,
hadi o zaman boşanın”, “Ne çekiyorsun boşan!”.
“Boşanmaya karar
verdiler!”,
“Avukatımız, boşanan
çiftle birlikte adliyenin önünde!”,
“Boşandınız işte,
duygularınızı alabilir miyim?”,
“Boşandığınız için
rahatlamış hissediyor musunuz kendinizi?”, yollu cümleler sürekli olarak
tekrarlanıyor.
Bir kişiye kırk kez deli derseniz, delirme ihtimali
artarmış!..
Bir topluma da, habire habire “boşanmaktan” bahsettiğinizde…
“Arşı titretecek”
bu kötü hadise, normalleşmiş olur!
Kanıksanmış yani!..
*
Sonra ne olur?
Defalarca yazdık;
Sayın Aile Bakanı “Nüfusun
en hızla yaşlandığı Kara Avrupa’sından bile 4-5 kat hızla yaşlanıyoruz!”
demekte. (Kaynak: Anadolu Ajansı)
Ne kötü bir durum!
Hatırlarsınız; 28 Şubatçılar ailemizi yıkmak için ellerinden
geleni yapıyor, bize habire “Nüfusunuzu
azaltın!” diyorlardı.
Bununla da yetinmiyor, devasa “nüfus azaltma kampanyaları” düzenliyor, kısırlaştırılmak isteyene her
türlü “kolaylığı” sağlıyorlardı.
Biz de bunun “Ülkemizi
yıkmayı, bölmeyi hedefleyenlerin oyunlarından biri” olduğu gerçeğine vurgu
yapıyorduk.
Onlar 28 Şubat sonrasında yenilmiş gibi göründüler ama,
Sayın Aile Bakanı’nın söylediği de gösteriyor ki, bazı noktalarda maalesef
başarılı oldular.
Bu da o noktalardan biri işte!..
Boşanmaların hızla artması, evlenme arzusunun hızla azalması,
nüfusumuzun Kara Avrupası’ndan bile 4-5
kat hızlı yaşlanması hoşlarına gitmiyor mudur onların!..
Sayın Aile Bakanı, “Huzurevleri sayısını arttırmamız gerekiyor!”
dedikçe mutluluktan dört köşe olmuyormudur 28 Şubat zihniyeti!
*
Aile bazen her şeydir efendim.
Benim bu konudaki hassasiyetimin çok fazla olmasının özel
sebepleri de var elbette.
Özel sebepler çok önemlidir, insanların hallerine
hareketlerine, söylemlerine büyük ölçüde etki eder.
Benim özel sebebim, ailemden ayrı büyümekten, büyütülmekten
kaynaklanır.
Annem ile babam, maalesef “arşı titreten” o fiili işlemişler, boşanmışlar.
Ben küçükken.
O günden sonra bana düşen, hep çile hep çile!..
Anne, baba boşanmışsa…
Ne anne eski anne olur, ne de baba eski baba.
Her biri bir şekilde yollarını çizer.
Olan çocuklara olur.
O küçük yürekler, anne babalarıyla gülüp oynaşan her çocuğu
gıpta ile, daha çok da kıskançlıkla izlerler.
Yüreklerinden hiç silinmez, kötü izler!
Birileri…
Ne kadar “her şey
eskisi gibi olacak, yine görüşeceğiz, biz yine seni seviyor olacağız” dese
de, küçük yürekler artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını hissederler.
Annem ve babam boşandıktan kısa bir süre sonra, kendileri
için de bizim için hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını anlamışlar.
Bizim için, her şey çok kötü oldu, ne kadarını bilirler,
bilmem.
Babam, mekânı cennet olsun,
hayli vakit önce Hakk’a yürüdü.
Validem, mutsuzluğun pençesinde, 80’ine yaklaştı.
Ben Annemi çok
seviyorum ama hiçbir şey eskisi gibi olmuyor.
İkimiz de gayret ediyoruz ama, bir şeyler olmuyor.
Birbirimize her bakışımızda arş titriyor!..
*
Bugün, Hanım’ın köyüne geldik.
Burada, Muhtereme Kayınvalidemin mezarı var.
Birkaç yıl evvel rahmetli olmuştu.
Hanımefendim ve Kayınpederimle birlikte mezarını ziyaret
ettik.
Ruhu için Kur’an-ı Kerim’den ayetler okuduk.
Kayınpederim’i Babam kadar severim.
O da beni çok sever.
Evlâtlarını çok çok sever.
Merhume Hanımefendisi’ni ise hepsinden çok sever.
Atmış yıldan fazla süren evliliklerinin her anını büyük
aşkla yaşamışlar.
Hiç zengin olmamışlar, hep kıt kanaat geçinmişler.
Ama çok mesut olmuşlar!..
Merhume Kayınvalidem, Beyefendisi’ne duyduğu sevgi ve
saygının büyüklüğünü anlatırdı hep.
Kayınpederim de öyle.
Sekiz çocukları var, hepsi işinde gücünde.
Kayınpederimi huzurevine vermek mi?
Asla!…
Hepimiz etrafında pervane oluyoruz.
Bize gelsin, bizim evimizi de şenlendirsin diye gün
sayıyoruz.
*
Bir de Rahmetli Damadım var, biliyorsunuz, Enes.
Onu da çok özlüyoruz.
Hanımefendisi ve yetim bebeğiyle birlikte sık sık ziyaret
ediyoruz.
Mezarının başında Kur’an-ı Kerim okuyoruz.
*
Benim tabii ailem olmadı gibi bir şey.
Almanya’da doğmuşum, beni göndermişler bir yerlere.
Ve boşanmışlar!..
Çok dua ettim yıllar boyunca; öyle bir evlilik yapayım ki,
bir ailem olsun diye.
Oldu şükür.
Şimdi, ailemle birlikteyim.
Kayınpederim ve çocukları…
Onların çocukları…
Ölmez de erersek…
Kurban Bayramı’nda, bir sobanın etrafında toplanacağız.
Rabbim ne verdiyse hep birlikte yiyeceğiz.
Namazlarımızı da birlikte eda edeceğiz.
*
Bazen aile her şeydir efendim.
Herkese tavsiye ederim.