Aile Bakanı, "Tehlikeye" dikkat çekiyor!
Birkaç
gün evvel Aile Bakanı Derya Yanık’ın sosyal medya paylaşımını gördüm.
Bir
“TEHLİKEYE” dikkat çekiyordu…
Katıldığı
televizyon programından 1 dakika 27 saniyelik bölümü çekip almış ve sosyal
medya hesabında yayınlamış Sayın Bakan.
O
bölümü, aynen yazıya dökelim:
“Maalesef
TEHLİKELİbir durumdayız. Bunu
ifade etmeliyim.
Sayın Cumhurbaşkanımızın biraz mizahi bir dille
hatırlattığı ‘en az 3 çocuk’ hatırlatması
var. Bu çok magazine edildi ama, çok
gerçek bir hatırlatma. Yani, bu bilimsel verilerin ışığında, işte nüfus
yaşlanmasına bir işaretti aslında. Nüfusumuz çok hızla yaşlanıyor. Yani, Avrupa’nın, Kara Avrupası’nın -ki şu
anda en yaşlı nüfus orada- ortalama 100, 125 yıldaki yaşlanma trendini,
yaşlanma sürecini biz 20, 25 yılda bitireceğiz. Şu anda 1.74 doğurganlık
oranımız... Dolayısıyla bu,aslında geri çevrilme, nüfusun yaşlanma kimliğini
geri çevirmenin çok altında. Ciddi anlamda yaşlanıyoruz. Bir defa bunu ifade
etmemiz lâzım. Yani, nüfusun gençleşmesi
açısından gerçekten, çocuk sayısının, ailenin çocuk tercihinin artması
gerekiyor. Bu artar artmaz, ayrı bir şey. Bir vakıadan bahsediyorum ben.
Birincisi bu. Ama biz, bunu nasıl yöneteceğiz? Bizim tabii, bakanlık olarak buraya odaklanmamız
gerekiyor. Bu bir vakıa ise, bundan sonraki sürecin nasıl yürümesi lâzım?”
*
Evet, okudunuz.
Her kelimenin üzerinde düşünerek okudunuz.
Ben de, öyle yaptım.
Biraz daha yaygınlık kazansın diye, Sayın
Bakan’ın twitter hesabındaki paylaşımını,
kendi hesabımda da yayınladım.
İsteyen twitter
hesabıma bakar, söylenenleri dinler,
vatandaş yorumlarını okur.
*
Efendim…
Birkaç yazımızda dikkat çekmiştik.
Sayın
Bakan, dört ay önce de“benzeri” ifadeler kullanmıştı.
Bu
senenin Ocak Ayı’nın tam ortasında bize “Eyvah,
Eyvah” dedirten bir “tespitte” bulunmuştu Sayın Bakan.
Anadolu
Ajansı’nın başlığında yer alan cümlesi aynen şöyleydi:
“Avrupa’dan yaklaşık 4-5 kat hızlı
yaşlanıyoruz!”
Bu
başlığı görünce aynen şunu söylemiştim nefsime:
“Aile Bakanı’nın, ailesini
kaybetmiş, annesini, babasını kaybetmiş Kara Avrupası’ndan bile 4-5 kat hızlı
yaşlandığımızı söylemesi, tüylerimizi diken diken etmiyorsa, o işlevsiz tüyleri
kökünden aldırmak gerek!..”
Bu
gidiş nereye?
Biz
genç nüfusumuzla övünmüyor muyduk?
Pek
yakında “yaşlı” bir ülke haline mi
geleceğiz?
Nüfusumuzun
Avrupa’dan bile “4-5 kat hızlı” yaşlanması, “beka” meselemizi nasıl etkiler?
Genç
nüfus, ülkemizin en büyük avantajlarından biri değil miydi?
Öyle
demiyor muyduk?
Son
20 yılda memleket yönetimine damgasını vuran “sağlam irade” de bu görüşte değil mi?
Karşı
çıktığımız 28 Şubat Zihniyeti’nin, “nüfus plânlaması” maskesiyle dayattığı, “nüfusumuzu azaltma ve ülkemizi hızla
yaşlandırma” projesi “başarıya”
mı ulaştı yani?
Biz
“plâncılarla” boşuna mı uğraştık?
*
Sayın
Bakan’ın “Avrupa’dan yaklaşık 4-5 kat
hızlı yaşlanıyoruz!” cümlesini görünce sorular birbiri ardına gelmişti.
Ve
benim “ümitvar” ruhum, Sayın
Bakan’ın, ellerinde yetki olmayan biz sıradan vatandaşlar gibi, “durumu
tespit etmekle” iktifa etmeyeceğini...
Bu
“korkunç gidişâtı”
durdurmak için atılması plânlanan adımları, alınmakta olan tedbirleri
sıralayacağını ummuştu.
Heyhat!
“Nüfusumuzun yaşlanmasını
engelleyecek” bir projeden, çalışmadan bahis yoktu
orada.
Ya
ne vardı?
Tespitin
hemen ardından gelen şu cümle vardı:
“ Dolayısıyla
önümüzdeki süreçte huzurevlerine, yaşlı bakım ve rehabilitasyon merkezlerine
daha çok ihtiyacımız olacak.”
Daha çok huzur evi, daha çok yaşlı bakım ve
rehabilitasyon merkezi!..
E, tabii..
Nüfus böylesine korkunç bir hızla yaşlanırsa...
Bunlara çok daha fazla ihtiyaç olacak...
Biz yaşlılarımızı “huzur”evlerine gönderiyoruz ya…
Yaşlandığımızda bizi de “huzur”evine gönderecekler!
Ya da, yaşlı bakım ve rehabilitasyon merkezine!
*
Bugünkü yazımızda, Sayın Aile Bakanı’nın 4 ay
önce ve geçtiğimiz günlerde yaptığı iki açıklamaya dikkat çektik işte.
Sayın Bakan, “Büyük tehlikeye” işaret ettiği4 ay evvelki konuşmasındada, Sayın
Cumhurbaşkanı’nın en az 3 çocuk çağrısına atıfta bulunmuştu.
Bulunmuştu bulunmasına da…
“Bütün vatandaşlarımızı en az 3 çocuk sahibi
olmaya davet ediyoruz.” dememişti.
Durum tespiti ile yetinmiş ve “huzur” evi, yaşlı bakım ve
rehabilitasyon merkezi ihtiyacının gittikçe artacağına vurgu yapmıştı.
Şimdi...
Bugün de, Sayın Cumhurbaşkanı’nın “En az üç çocuk” çağrısını hatırlatıyor.
Bir “tehlikeye”
dikkat çekiyor.
Bir adım daha atıyor;
Nüfusun gençleşmesi için ailelerin daha fazla
çocuk yapması gerektiğini, çocuk
tercihinin artması gerektiğini söylüyor.
“Bu
artar artmaz, ayrı bir şey”
diyor.
“Ben
bir vakıayı ortaya koyuyorum” diyor.
*
Yani..
Şimdi ne demeli bilmem ki?
Ortada büyük bir tehlike varsa ki, var...
Bunu biz biliyoruz ve Sayın Aile Bakanı da
açıkça ifade ediyor...
Bu tehlike nasıl bir tehlikedir?
“Beka
meselesi” boyutundaki bir
tehlike midir?
*
Sayın Bakan’ın tespitlerine yer verdik bugünkü
yazımızda.
“Tehlikenin
farkında mısınız?” demiş
oluyorlar aslında.
Evet, farkındayız ve bizler, ellerinde yetki
olmayan sıradan vatandaşlar olarak…
Yetkililerimizden, bu “tehlikeli” gidişin durdurulması için gerekli tedbirlerin
alınmasını, gerekli atılımların yapılmasını bekliyoruz!
Gençlerin evlenmelerini kolaylaştıracak
şartların hazırlanmasını…
Doğumların daha fazla teşvik edilmesini…
“Süresiz
nafaka” gibi “evlilikten uzaklaştıran” uygulamalara
son verilmesini…
İstiyoruz…
Çok geç olmadan!