Ahmet Türk ve ters algı
SONBAHARIN ilk haftasıydı, yıl 2014.
Gözümüz gibi baktığımız Çözüm Süreci topal olsa da devam ediyordu. İstişare eksikti, muhatab eksikti, bölge ayağı çürüktü, Akil İnsanlar heyet seçimi akla ziyandı, ama hüku00fbmetin Çözüm Süreci konusundaki samimiyet ve kararlılığı tamdı. Sürecin yürümesi konusunda HDP'den de Kandil'den de daha cesur, daha kararlı bir iktidar tarafı vardı.
O tarihte sürecin yürütülmesinden ziyade "Bu süreçte ne elde edersem kardır" mantığıyla yaklaşan HDP-Kandil, sürecin sağlam adımlarla ilerlemesine kayda değer katkı sunmadılar.
Geçen gün Ahmet Türk'ün vermiş olduğu röportajı okudum. Öncelikle Sayın Türk'ün serbest kalmasına sevindiğimi ifade etmeliyim. Sayın Bahçeli'nin tavrı da son derece değerliydi.
Sayın Türk röportajında özellikle iki konuda gerçekleri çarpıtmaya ve bu vesileyle ters ALGI oluşturmaya devam ediyor. Birincisi, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Ekim 2014 Gaziantep'teki konuşmasını hala çarpıtıyor ve bu çarpıtma ile oluşan ALGIyı tazeleyerek referandum için kullanıyor.
İşin daha vahimi AK Parti cenahı da 2,5 yılı aşkın süredir bu algıyla alakalı ciddi hiçbir şey yapmadı. Nitekim 7 Haziran seçimlerinden sonra yapılan anketlerde AK Parti'nin bölgede büyük oy kaybetmesinin önemli bir nedeninin de bu ALGI olduğu ortaya çıktı. Bu tarihten sonra söylenenleri de zaten halk ciddiye almadı.
Sayın Ahmet Türk'ün röportajına dönelim. Sayın Türk, Sayın Cumhurbaşkanının 2014 Ekim ayında yaptığı konuşmayı kastederek, "Çıkıp Kobani düştü düşecek diye açıklama yaptılar. Bu yanlış politika bin yıllık dostluğu zedeledi." diye sitem etmiş.
Burada duralım. Ve Sayın Cumhurbaşkanının 7 Ekim 2014'te Gaziantep'te yaptığı konuşmanın harfine dokunmadan bakalım:
"Şimdi Batı'ya sesleniyorum, havadan bombalamak suretiyle bu sorunlar çözülmez, işte bir İŞİD terör örgütü çıktı, bu Suriye'de güç buldu, bunlar İslam adına Allah'u Ekber diyerek Allah'u Ekber diyenleri öldürüyorlar. Müslüman Müslüman'ı bu şekilde öldürebilir mi? Müslüman'ın Müslüman'a canı, malı, kanı haramdır. Sadece havadan bombalamak suretiyle bu terörü sona erdiremezsiniz. Bununla ilgili olarak yerde kara harekatında bu görevi ifa edenlerle iş birliği kurulmadıkça hava harekatıyla bu iş bitmez. Şu anda Aynu'l Arap da diğer adıyla Kobani de buyrun düştü düşüyor. Üç şey istedik, bir, uçuşa yasak bölge ilan edilmesi lazım. İki, o bölgeye paralel güvenli bölge ilan edilmesi lazım. Ve eğit donat anlayışıyla Suriye ve Irak'ta oradaki ılımlı muhalif kesimin hem eğitilmesi hem de donatılması lazım."
Zerre kadar insafı olan biri o konuşmayı dinlediğinde ya da okuduğunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Kobani de buyrun düştü düşüyor." cümleciğinden "Bu temenni ifadesiydi, mutluluk duyduğu bir gelişmeydi." anlamını çıkar(a)maz. Bu konuyu defalarca yazdım. Eğer bu bir temenni olmuş olsaydı mutlaka ilk eleştiren ben olacaktım. 33 yıldır tanıdığım Sayın Erdoğan HDP kesiminin oluşturduğu ALGI anlamında böyle bir ifadeyi asla kullanmaz. Ama tam 30 aydır HDP'lilerin oluşturdukları bu tehlikeli olduğu kadar asılsız olan algı aynen devam ediyor. AK Partililer ne ediyor onu bilmiyorum, gerçekten de bilmiyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan o konuşmasında Batı'ya seslenerek İŞİD'e karşı daha etkin mücadele etmenin yollarını anlatıyor. İŞİD'e karşı sadece havadan göstermelik bombardıman ile mücadele edilemeyeceğini, İŞİD'i hava harekatları ile durduramayacaklarını, karadan mücadele edilmediği için İŞİD'in pek çok kasabayı ele geçirdiğini ve sıranın Kobani'ye geldiğine dair endişesini dile getiriyor. Batı'nın İŞİD'le mücadelesindeki sahtekarlığı ve bu sahtekarlığın yol açacağı yaraları anlatıyor Sayın Erdoğan. Dolayısıyla endişeye yönelik bu ifadesini çarpıtarak halkı galeyana getirmek hiçbir vicdana sığmaz. Üstelik 7-8 Ekim 2014 Kurban Bayramında bu ifadeyi bahane ederek 52 vatandaşın katledilmesi ile sonuçlanan "sokaklara çıkın" çağrısını yapan da Selahattin Demirtaş idi. Hiç olmazsa bu yalan-yanlış ALGI'nın sebep olduğu katliamın acısına hürmeten artık kimse bu kışkırtıcı ALGIyı sürdürmemeli.
Bakınız, Cumhurbaşkanı Erdoğan aynı konuşmasında başka ne demiş?
"Sınırımızın yanı başındaki gelişmeleri çok yakından takip ediyoruz. Başta Kobani olmak üzere Kürt kardeşlerimizin yaşadığı şehirlere yönelik saldırıları da dikkatle, endişeyle takip ediyoruz."
Sayın Türk, bu sözler de konuşmadan ve üstelik "Kobani de buyrun düştü düşüyor." sözlerinden hemen sonra söylenmiş.
Röportajında yapıcı dili de unutmayan Sayın Türk geçmişin yanlışlarını tekrarlamaktansa geleceğe dair doğrular ortaya koyar ise bugün yaşadığımız sorunları daha kolay aşabiliriz diye düşünüyorum.