Ahmet Sezgin'in 'Ayağa Kalk Sakarya'sı üzerine
Tanzimat’tan beri beklenen ama bir türlü beceremediğimiz bir duadır uyanmak, silkinmek ve ayağa kalkmak… Üstad Necip Fazıl’ın Sakarya Türküsü şiirinde sloganlaştırdığı ve Sakarya Nehri özelinde tüm Anadolu’ya ve hatta İslam âlemine haykırdığı “Yüzüstü çok süründün AYAĞA KALK SAKARYA” mısraları beynimize, ruhumuza o kadar kazındı ama gereğini bir türlü yapamadık.
Eğitimci Ahmet Sezgin hocamız da bu sözleri son kitabına isim olarak koymuş. Etüt Yayınları’ndan çıkan bu 144 sayfalık eserdeki 15 farklı yazıda neden yüzüstü yattığımızdan tutun da neden ayağa kalkacağız, nasıl ayağa kalkacağız sorularının cevabı ile ayağa kalkmanın pratiği ve reçetesi tek tek izah edilmiş.
Ahmet Sezgin Hoca, yaklaşık dört asırdır yüz üstü yere kapaklanmış Anadolu ruhunun serencamı da ipuçlarıyla gergef gergef işlenmiş. Hastalık tam teşhis edilmeden tedavi imkansızdır. Ahmet Sezgin Hoca bir mütehassıs edasıyla ruhumuzun MR’ını çekmiş. Hoca’nın şu tespitleri ne kadar da haklı değil mi?
“Yalan konuşup insanları aldatan, sözünde durmayıp emanete ihanet eden, hak ve hakikatin yanında olmayan, zengin olup fakirleri ve yetimleri gözetmeyen, paylaşmayan, empati yapamayan, kendini ve hakikati bilmeyen, milletin ve insanlığın dertlerine duyarsız kalan, canlılara merhamet etmeyen insancıklar; en görkemli üniversiteleri bitirip en popüler mesleklere sahip olsalar, en büyük dünyevi makamları elde etseler neye yarar?” (sh.11)
“McDonald’s’ta yemek yiyip ‘Coca Cola’ ve ‘Neskafe’ eşliğinde ‘Malbora’ içerken, ‘Mercedes’ ile gittiğimiz 7 yıldızlı otellerde ‘iftar’ ziyafetleri verirken, dolar ve borsayla birlikte ‘zikir’ yaparken; mazlumlar da zulüm, kan ve gözyaşı içindeyken Cennet hayali mi kuruyoruz sahi?” (s.78)
Evet, bu tespitler noktasına, virgülüne kadar doğrudur. İnsanımız maalesef yanlış mecralara savrulmakta ve dünyeviliği uhreviliğe tercih etmekte… Okuldaki çocuğun kulağına “adam olmak” yerine en çok para kazandıracak meslekleri fısıldıyor, onun zihnini bu şekilde kodluyoruz.
Sezgin Hoca tespitlerine çözüm yolları göstererek sadece eleştiren değil düşünüp çare arayan bir kişi olduğunu bizlere gösteriyor.
“Bu ülke ve milletin istiklâl ve istikbalini kurtaracak çözüm de; ‘yarınki Türkiye’yi, ‘Türkiye Yüzyılı’nı inşa edecek en büyük meselesi de millî eğitim, kültür ve sanat davasının bütün eğitim ve kültür kurumlarına, sivil toplum örgütlerine, medya ve sanat dünyasıyla devlete hâkim kılınmasıdır. Başta devlet aklı olmak üzere aydınların, düşünürlerin, yazarların, sanatçıların, eğitimcilerin, bütün milletin hayata bakışında, özellikle de eğitim ve kültür anlayışıyla medya sisteminde çok köklü bir millî ve manevî zihin inkılâbını gerçekleştirmeleri gerekir.” (s. 84)
Halimizi düzeltmek ve ayağa kalkmak için okumak, düşünmek ve inandığımız gibi yaşamamız gerektiğini belirten Hoca’nın okumakla ilgili olarak yaptığı şu uyarı da gerçekten çok önemli.
“Sağlam terazisi olmayanların rastgele okumaları sıkıntılı olur, rastgele ilaç içmek gibi. Okuduğunuz yazı, suya sabuna dokunmuyorsa sizi temizlemiyor demektir. Okuduğunuz kitap rahatınızı ve uykunuzu kaçırmıyorsa, zihin konforunuzu bozmuyorsa cehalet karanlığından aydınlığa çıkarmıyorsa sizi uyuşturuyor demektir.” (s. 23)
Kendi kendimizi kandırmadan hedefe doğru sağlam adımlar atmamız gerekiyor. Bizler “adam sende” dedikçe aradaki mesafeler açılıyor, bizim yapmadığımız her şey, atmadığımız her adım gelecek nesillerin sırtına yüz misli bir yük olarak binecek bir kötü miras olarak ortada duruyor…
Oysa Sezgin Hoca istiklal ve istikbalimizi bizim sağlam bir şekilde yetiştireceğimiz gelecek nesillere bağlıyor.
“İstikbal ve istiklâlimiz ne tek başına bilim ve teknolojide ne de ahlâkını yitirmiş ve canavarlaşmış Batı medeniyetindedir. Büyük Türkiye'nin istikbal ve istiklâli, aydınlık ve huzuru kendi kültür ve medeniyetimizin ışığında bilgili, ahlâklı, vatansever, geniş ufuklu, onurlu, sorumlu, kişilikli, merhametli, adaletli, dürüst, cesur ve çalışkan olarak yetiştireceğimiz idealist bir gençlikle 'kökü mâzide olan âti' bir millet olmamıza bağlıdır." (s.80)
Ahmet Sezgin, tüm bu idealleri gerçekleştirmek için ümitvar olmanın, inanmanın ve bu uğurda gayret etmenin önemini Ayağa Kalk Sakarya başlıklı yazısında şu satırlarla belirtmiş.
“Üç yüz yıldan beri gerileyen, iki yüz yıldır Batılılaşma sevdasıyla buhranlar içinde kıvranıp sürünen, yüz yıldır siyasi ve gönül coğrafyasını kaybeden, son 60 yıldır da çeşitli darbelerle dövülüp krizler yaşayan Müslüman Türk milleti; büyük Türkiye sevdasından, ‘Büyük Doğu’ idealinden, ‘diriliş medeniyeti’ ülküsünden, “nizam-ı âlem’ mefkuresinden,’i'lâyı kelimetullah’ kızıl elmasından vazgeçmeyecektir asla. Sırtına Türk tarihi vurulan, ‘yüzüstü çok sürünen Sakarya’, mutlaka ayağa kalkacaktır.” (s.140)
Ahmet Sezgin’in bu kitabı ve bundan önce çıkardığı diğer sekiz kitabı da Büyük Türkiye idealine hizmet eden mutlaka okunması gereken eserlerdir. Onun 35 yıllık eğitimci tecrübesinden ve birikiminden faydalanmak adına bu eserlerin okunması da bizlere çok şey katacaktır.
Ahmet Sezgin Hoca’yı bu kitabı için tebrik ediyor, kendisinden daha nice eserler beklediğimizi belirtiyorum.